HZ. İBRAHİM’İN EŞLERİ SARA VE HACER İLE İMTİHANI - HZ.İSMAİL’İN ÇÖLE TERKEDİLME HADİSESİ…

Allah’ın Peygamberleri seçilmiş insan olmaları hasebiyle inanışları, meziyetleri ve davaları gereği sıradan insanlardan farklı bir yaşam sürerler. Yaşamları sadece kendilerini bağlamadığı gibi kendinlerinden sonra gelen topluluklara bir önder bir yol gösteren konumundadırlar. Yaradılışları bunu gerektiriyor. Fakat onların da bizler gibi insani davranışlar sergilediklerini, duyularının olduğunu, aile ve çocuk sahibi olduklarını, çalışmak zorunda olduklarını, yaşadıkları topluma karşı sorumluluk hissiyle yaşadıklarını unutmamak gerekir.

Bir peygamber düşünün ki seksen yaşına gelmiş ve bu sürede çocuk sahibi olamamış evlat hasreti çekmiş ve evlendiği kadın olan Hz.Saran’ın biyolojik olarak çocuk getirememesi üzerine ilk eşinin isteğiyle Habeşli bir kadın olan Hz.Hacer’i kendisine eş olarak getirmesi ve Hacer’den bir çocuk olan Hz.İsmaili dünyaya getirmiştir.Sonrasında iki eş arasında bir kıskançlığın gelişmesi hadisesi doğmuştur. Tabii ki hakikat ve hikmetin asıl sahibi Allah’tır. Biz burada İslam peygamberini anlatırken Tarihi olaylar, kutsal metinler ve İslami kaynaklara dayanarak analiz ederiz. Bu anlamda kendisinden de çokça faydalandığımız kendi adıma Kürtlerin Evliya Çelebisi ünvanına layık gördüğüm değerli yazar,araştırmacı İbrahim Sediyani’nin Kadın Peygamberler (Cilt 1 ) kitabını okurken hem tarihi gerçeklikleri öğreniyor ve İslam tarihini derinliğine öğrenmiş oluyoruz. Bu kitabı okudukça olayları ve dini olayları daha da derinliğine öğrenmiş oluyoruz.

Bu konuda elimizden geldiğince gerçekliği olan hakikatleri anlatacağız.

“ İbni Abbas’a göre, İsmail’in Hacer’den doğumu,kendisi ve hala kısır olan Sara arasında çekişmeye neden oldu. Hz.Hacer İsmail’i doğurduktan sonra Hz.Sara bunu kıskandı.Bu yüzden Hz.İbrahim’den onları göndermesini istedi. İbrahim Haceri ve oğlunu paran-aram adında bir bölgeye getirip bıraktı. Bu yolculuğun amacı Hz. Haceri korumak yerine yeniden yerleştirmek idi. Allah,İbrahim’e Hacer’i ve bebek İsmail’i alıp Mekke’ye götürmesi gerektiğini emretti. “ Hz.İbrahim Haceri ve İsmail’i bir ağacın altına bıraktı ve onlara su sağladı.Hz.Hacer Tanrı’nın İbrahim’e onları “paran “çölünde bırakmasını emrettiğini öğrenen kararına saygı duyuyordu.Kimi İslami kaynaklarda, Hz Hacer ilk başta İbrahim’in bu yaptığına isyan etti ve “ Bizi bu terk edilmiş vadide bırakıp nereye gidiyorsun? Ne için yapıyorsun bize bunu? “ diye sordu. Fakat Hz.İbrahim onları terk etmek üzere bıraktı. Hacer,” Bunu yapmanı sana Allah mı emretti ? diye sordu. İbrahim “ Evet “ dedi. Onları bıraktıktan sonra, İbrahim evine kenan topraklarına geri döndü. Müslüman inancı, Allah’ın bu görevi emrederek İbrahim’i imtihan ettiği yönündedir.

Hz.Hacer’in tulumundaki su kısa sürede tükendi ve o zamanlar bir bebek olan İsmail susuzluktan ( veya açlıktan ) ağlamaya başladı. Hacer paniğe kapıldı ve yakınlarındaki Safa ve Merve adlı iki tepe arasında tekrar tekrar su aramaya koyuldu.Yedinci koşusundan sonra, zemzem suyunun bulunduğu yerin üzerinde bir melek belirdi ve daha sonra topuğuyla yere çarptı ve yerden mucizevi bir şekilde su çıkmasına neden oldu. Buna “ Zemzem Kuyusu “ denir ve Mekke’deki Kâbe’ye bir kaç metre uzaklıktadır.Bu olayda Hacer’in analık içgüdüsü ile oğlunu yaşatma gayreti, gösterdiği insan üstü çaba, onun sadece mükemmel bir kadın değil, aynı zamanda hakikaten mübarek bir anne olduğunu göstermektedir.

20. yüzyılda İslam dünyasının yetiştirdi en büyük düşünürlerden biri olan İranlı dünyaca ünlü sosyolog, yazar ve öğretmen doktor Ali Şeriati ( 1933-77) , Bu durumu şöyle tasvir eder : ” Ama O ( Hacer ) abidler ve Zahitler gibi yapmaz.Mucize bekleyerek çocuğun yanında oturup durmaz.Görünmez, yerlerden bir elin uzanıp bir şeyler yapmasını beklemez. Tevekkülün ihtiyacı gidereceğini düşünmez. Çocuğu “aşka “ (Allah’a ) emanet eder. Kendisi ise hiç duraklamadan ‘sa’y’e,koşmaya başlar.’kendi iradesini gösteren ayaklarıyla ve ‘kendi gücünü gösteren elleriyle arayışa koyulur.’ demiştir ünlü yazar.

İslami kaynaklardan öğrendiğimize göre,Hz.Hacer,ıssız Mekke Vadisi’nde kocası Hz.İbrahim’in bırakmış olduğu az miktardaki su ve erzakın tükenmesi üzerine İsmail’in susuzluktan ölmesinden korkarak telaşlanmış, çaresizlikten Safa ile Merve tepeleri aslında yedi defa gidip gelmiş bu sırada oğlunun bulunduğu yerden zemzem suyunun çıktığını görmüş ve bu vadide kendisine su ihsan eden Allah’a şükür etmiştir. İslam Peygamberi Hazreti Muhammed (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur.” Allah İsmail’in annesine rahmet etsin. Eğer suyun önünü kapamasaydı zemzem akıp giden bir ırmak olurdu.”

Kimi tevrat temsilcilerine göre, İbrahim, oğlu İsmail ve annesi Haceri Be’er - Şeva çöllerine bıraktıktan sonra onları yalnız bırakmamış, sık sık ziyaret etmiştir. Bu düşünce müslümanların inancı da uyuşmaktadır.Tevrat’ta sanki ibrahim onları oraya bıraktıktan sonra kendi kaderine terk edip bırakmış gibi anlatılır. Tevrat, Hacer ve İsmail den evden çıkmalarına kadar ayrıntılı ve detaylı bir şekilde bahsederken, İbrahim’in onları oraya bırakmasından sonra Hacer ve İsmail’den adeta haber kesildi, fazla bahsetmez. Kur’an-ı Kerim ise tam aksine Hacer ve İsmail den evden çıkartılana kadar neredeyse hiç bahsetmezken ve hatta bu çıkış sebebi, evden çıkartılmaya sebep olan olaylara hiç değinmezken, buna mukabil, İbrahim’in onları “oraya” ( Mekke’ye) bırakmasından sonra Hacer ve İsmail’den çok detaylı ve ayrıntılı bir biçimde bahseder.Yani Kuran, Tevrat’ın anlattıklarını tekrarlamaz; bir nevi ,Tevrat’ın bıraktığı yerden konuyu anlatmaya devam eder.

Tüm bunların temelinde Hazreti İbrahim’in eşi Sara’nın belli bir dönem çocuk getirmemesi ve kendi isteğiyle Haceri kendine eş olarak getirmesi sonrasında Hacer’in Hazreti İbrahim’e bir çocuk yani İsmail’ivermesi ile bir kıskançlık yaşanması ve Allah’ın hükmü gereği Hazreti Sara’nın Hazreti İbrahim eliyle eşi Haceri terketmesi hadisesi ile tüm bunlar cereyan etmiştir. Tevrat ve Yahudi kaynaklarından bir kısmı ,Hacer ile İsmail’in i,ibrahim tarafından İshâk doğduktan sonra Sara’nın isteği üzerine evden çıkartılıp uzak bir diyara bırakması hadisesi bu şekilde anlatmaktadırlar. Kuranı Kerim ve İslami kaynaklarda ise bunlara yakın ve fakat kimi boyutlarıyla bunlardan tamamen farklı bir anlatım karşımıza çıkmaktadır. İslam geleneği, bu hadiseyi Yahudi ve Hıristiyan geleneğinden şu boyutları ile tamamen farklı bir hürriyete büründürür.;

- Hacerle İsmail’i Be’er- Şeva’ya değil ,alıp çok uzak bir yerdeki Mekke’ye getirir.

- O sırada 14 yaşında bir çocuk olan İsmail küçük bir bebek yapar.

- İbrahim’in daha sonra Mekke’ye gelerek Kabe’yi inşa ettiğini söyler. Hatta bununla kalmaz, Kabe’nin ilk yaratılan insanı olan Hz.Adem tarafından inşa edildiğini belirtir. İbrahim, harabe durumundaki Kabe’yi yeniden inşa eder.

- Hacer ile oğlu İsmail’in su ararken, buldukları suyun zemzem suyu olduğunu söyler.

- Bir peygamber olan ve Tevrat’taki anlatımlarda Cebrail’in defalarca vahyi getirdiği Hacer’in elinden peygamberlik vasfını alır. Buna karşılık tevrat ve İncile göre peygamber olmayan oğlu İsmail’i peygamber yapar.Gerçi her ne kadar hacere peygamberlik ünvanı vermesede,Hacer’e hiç bir İnsana nasip olmayan üstün bir Ünvan kazandırır.” Allah’ın komşusu olmak, Allah’ın evine komşu tek insan olmak. İlk insandan kıyamete kadar, insanlık tarihi boyunca peygamberler de dahil olmak üzere Hiçbir insana nasip olmayan bu üstün P, İslam’da sadece ve sadece Hacere bahşedilmiştir.

- Kürt bir baba ile Habeşli bir anneden doğma İsmail’i “ Arapların atası “ Yapar.

Öncesinde dediğiniz gibi tüm bu olaylarda ki yaşanan silsile Hazreti Sara’nın, Hacer’den önce çocuk getirmemesi ile birlikte iki kadın arasında özellikle Sara’nın ona karşı tepkisine ve kıskançlığına neden olmuştur. Sara,Hacer’in çocuk doğurması üzerine İbrahim’in ilgisinin Hacer’e kaymasına tahammül etmez.Süreç bu şekilde gerçekleşir.

Tabi ki hakikati en iyi bilen Allah’tır.
Gerçek bilgi ve hakikat,ancak O’nun katındadır.Bizler sadece tarihi ,dini kaynaklara ve kutsal metinlere dayanarak bu şekilde yaşanmış bir olayı sizlerle paylaştık.

Erkan ÖZKALAY
Kaynak- İbrahim Sediyani’nin Kadın Peygamberler Cilt - 1 kitabından.
Sayfa - 137 - 159

Bu yazı toplam 147 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erkan ÖZKALAY Arşivi