Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek" İslam'ın esaslarından biri Neslin korunmasıdır”

Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek" İslam'ın esaslarından biri Neslin korunmasıdır”
İslam hukukunda yer alan beş temel ilke vardır. Bunlar sırasıyla can, din, akıl, mal ve nesildir. Bu beş ilkeye ''Zarurat-ı Diniyye'' ve ''Zarurat-ı Hamse'' adı verilir. Şırnak il Müftüsü Ahmet Dilek, kavramların korunması ve temel haklarını anlattı.

İslâm’ın en önem verdiği ve teminat altına aldığı konulardan birisi hiç şüphesiz neslin korunması olduğunu söyleyen Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek,” İnsan, yeryüzünde Allah'ın halifesi olarak yaratılmıştır. Bu yüce sorumluluğun bir parçası olarak, insanın akıl, irade, düşünme, konuşma ve yazma gibi özelliklerle donatıldığı inancı, İslam'ın temel prensiplerinden biridir” dedi.

"Neslin korunması sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir"

Kuran-ı Kerimde yer alan birçok ayet ve Peygamberimizin hadislerinde de vurgulandığını belirten Dilek,” İnsanların mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmeleri için beş temel hedef belirlenmiştir: Canın, Malın, Dinin, Aklın ve Neslin Muhafazası. Bu hedeflerin önemi ve korunması gerekliliği, İslam'ın temel öğretileri arasında yer alır.

Neslin korunması, insanların gelecek nesillerin yetişmesine ve gelişmesine yardımcı olmak için aldıkları önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, aile içinde başlar ve toplumun geneline yayılır. Neslin korunması, ahlaki değerlerin ve İslam'ın öğretilerinin nesilden nesile aktarılmasını sağlar, böylece toplumun sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunur.

Bu nedenle, neslin korunması sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir. İnsanlar, bu önemli sorumluluğu yerine getirerek gelecek nesillerin sağlam bir temel üzerinde yetişmelerini sağlamalıdırlar. Bu, İslam'ın öğretileriyle uyumlu bir şekilde yaşamak ve toplumsal refahı artırmak için hayati öneme sahip bir adımdır” diye vurguladı.

"Bir ebeveynin çocuğuna bırakabileceği en iyi miras, güzel bir terbiyedir"

Ebeveynlik, bir çocuğa yaşam yolculuğunda rehberlik etmenin kutsal bir sorumlulukla birlikte ebeveynlerin çocuklarına bırakabileceği en değerli miras, ruhlarını ve karakterlerini güzelleştiren iyi bir terbiyesi olduğunu söyleyen İl Müftüsü konuşmasını şöyle sürdürdü,” Peygamber Efendimizin, hicretin onuncu yılında yaptığı ve insanlığa önemli mesajlar verdiği Veda Haccına tanık olan sahâbîlerden biri de Câbir b. Abdullah'tı. Ömrünün ilerleyen yıllarında bir gün Hz. Hüseyin'in torunu ve Ca'fer-i Sâdık'ın babası olan Muhammed b. Ali, bu seçkin sahâbînin yanına gelir ve Allah Rasûlünün tek haccı olan Veda Haccı'nı ve hutbesini anlatmasını ister. O esnada gözlerini kaybetmiş olan Câbir, Peygamber torununun bu isteği üzerine Nebî'nin (sav) Veda Haccından aklında kalanları tek tek anlattıktan sonra sözü Veda Hutbesine getirir: Rasûlullah (sav), Arafat'ta, güneş zevalden batıya kaymaya başlayınca, çadırından çıkıp devesine binerek on binlerce insana hitaben yaptığı o tarihî konuşmasına şu cümlelerle başlamış “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde, bu gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız (şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir.”

Kutlu Nebî (sav), kutsiyetine inandığı gün, ay ve beldeye işaretle söze başlamış ve daha sözlerinin başında o coşkulu kalabalığın dikkatini bir ilkeye çekmek istemişti. 'Bundan böyle kimse, başkasının canına, malına ve kişilik haklarına saldırmasın.' buyuruyordu.

Kişilik haklarına özellikle dikkat çekmiş; insanın şeref ve haysiyetini zedeleyecek davranışlardan kaçınılması gerektiğine vurgu yapmıştı. Onun tanımıyla iyi Müslüman, Müslüman kardeşinin canına ve malına olduğu gibi, “kişilik haklarına” da saygı gösteren ve onun şahsiyetini dokunulmaz gören kimsedir. Peygamber Efendimiz bu durumu şöyle dile getirmiştir: “Müslüman'ın Müslüman'a malı, ırzı ve kanı haramdır. Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.”

Allah Rasûlü'nün Veda Hutbesi başta olmak üzere çeşitli hadislerinde saygın bir değer olarak zikrettiği “ırz” kavramı, “insanın kendisine ve sosyal çevresine yönelik övgü ve yergiye konu olan her türlü mânevî şahsiyetini” ifade eder. Yani ırz denilince insanın mânevî kişiliği, haysiyeti, iffeti, şerefi ve kişilik hakları anlaşılır. Bu durumda ırz, insanı insan yapan, ona toplum içinde şeref ve itibar kazandıran, her türlü saldırı karşısında dokunulmazlığı bulunan kişilik değerleridir. “Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir, ona hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu yüzüstü bırakmaz. Müslüman'ın ırzı, malı ve kanı saygındır, ona dokunulamaz. Takva, Allah'a karşı sorumluluk bilinci işte şuradadır, kalptedir. Müslüman'ın, Müslüman kardeşini küçük görmesi, kötülük olarak ona yeter.” buyuran Hz.Peygamber, müminin haysiyetinin rencide edilmesini büyük bir vebal ve sorumluluk olarak görmüştür.

Allah Rasûlünün buyurduğu gibi, bir ebeveynin çocuğuna bırakabileceği en iyi miras, güzel bir terbiyedir. Çocuğun hayata hazırlanması, ihtiyaç duyduğu insanî ve ahlâkî erdemleri kazanması, dinî ve sosyal yükümlülüklerini öğrenmesi ve ileride onları yaşaması, ancak anne babanın bu yönde harcayacağı çaba ile mümkündür. Çocukların varlığı Kur'an'da ebeveynler için ilâhî bir “imtihan vesilesi” sayıldığından, onların terbiye ve eğitimlerine 'bir imtihan' ciddiyetiyle bakmak ve onları yaşadığımız çağın zararlı ve tehlikeli alışkanlıklarına karşı korumak, neslin güvenliği açısından da önemli bir sorumluluktur. Günümüzde çocuk ve gençliğe yönelik sigara, uyuşturucu, alkol, kumar ve internet bağımlılığı gibi tehditlere karşı toplumun her kademesinde etkin bir mücadelenin sürdürülmesi zorunludur. Önce aile, sonra da toplum olarak, neslin maddî bakımdan korunması kadar, mânevî bakımdan da muhafazasına özen göstermeliyiz.

Bir millet, inançlı, bilgili, şahsiyetli, çalışkan ve dürüst insanların omuzlarında yükselir. Nesillerini inançsızlık, bilgisizlik, tembellik, alkol, uyuşturucu, hayasızlık, hırsızlık, kumar gibi tehlikelerden korumayan milletlerin yarınları olmayacaktır. Geleceğin teminatı evlatlarımızı her türlü kötülükten, cehaletten ve cehennem ateşinden korumak hepimizin vazifesidir ”.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.