Ayşegül Doğan Dağlı; “Dicle Naz’ın ölümü hiç bir şüpheye yer bırakılmayacak şekilde aydınlatılmalı”
Yeşil Sol Parti, Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan Dağlı, Sakarya Korucuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde hemşire olarak görev yapan Dicle Naz’ın 13 Nisan 2023 tarihinde evinde ölü bulunmasını İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına önerge vererek meclis gündemine taşıdı.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN HUKUKSUZ OLARAK ÇIKILMASI SONUCUNDA KADIN CİNAYETLERİ VE ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİ ARTIYOR”
Dağlı, Türkiye’de, “kadın kırım/cins kırım” boyutuna varan kadına ve genelde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları, önemli ve yakıcı bir gündem başlığıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz olarak çıkılmasıyla ağırlık kazanan, kadınları koruma ya da failleri durdurma amaçlı etkili politikaların oluşturulmadığı koşullar kadın cinayetlerini ve şüpheli ölümleri artırıyor dedi.
“DİCLE NAZ’IN ÖLÜMÜNÜN AİLEDE VE KAMUOYUNDA HİÇBİR TEREDDÜTE YER BIRAKMAYACAK ŞEKİLDE AYDINLATILMASI FAİL VEYA FAİLLERİN YARGI ÖNÜNE ÇIKARILMASI AÇISINDAN ÖNEMLİDİR”
Dağlı, Sakarya Korucuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde hemşire olarak görev yapan Dicle Naz (27) 13 Nisan 2023 tarihinde evinde ölü bulundu. Basında yer alan haberlere göre; ailesine, kimi kolluk görevlileri tarafından, kızlarının kesici bir alet ile intihar ettiği söylendi ancak sağlık çalışanı Dicle Naz’ın, olay öncesi yaşadıkları göz önünde bulundurulduğunda (bir hasta tarafından ölümle tehdit edilmesi gibi) olayın cinayet olabileceğine dair şüpheler doğuyor. Nitekim Dicle Naz’ın bir arkadaşına, çalıştığı bölümdeki hastalardan birinin “ben 3 kişiyi kestim, seni de keseceğim” ifadelerini kullanarak kendisini tehdit ettiğini söylediği, öte yandan olay tarihinde bir kişinin, Dicle Naz evine girdikten hemen sonra binaya girdiğine dair iddialar da söz konusudur. Dicle Naz’ın ailesiyle yapılan görüşmelerde kendilerine yeterli bilgi verilmediği, adli tıp raporunun ellerinde bulunmadığı öğrenildiğini söyledi.
“ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ EKSERİYETLE ‘İNTİHAR, DÜŞME, KAZA’ GİBİ GÖZTERİLMEKTEDİR”
Dağlı, kadın ölümlerinin çoğu, gerçekte bir şiddet ve cinayet eylemine maruz kaldıkları yolunda haklı şüpheler doğursa da, adli ve/veya kolluk birimleri tarafından ekseriyetle “intihar, düşme, kaza” gibi gösterilmektedir. Bu durum, şüpheli ölümün öncesinde yaşananlar göz ardı edilerek, soruşturma, olay yeri inceleme ve delil toplama süreçlerinin detaylı bir biçimde yürütülmemesine ve olası şüpheliler hakkında etkin bir kovuşturmanın yapılmamasına neden olmaktadır. Bu da faillere yönelik bir cezasızlık pratiği yaratıyor. Yasaların etkin bir şekilde uygulanmadığı şüpheli kadın ölümleri davalarında failler, ancak dava dosyası hakkında kamuoyunun takibi ve etkili tepkisi oluşmuşsa gereken cezaları alabiliyor dedi.
Ayşegül Doğan Dağlı’nın İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yönelttiği sorular şöyle:
ADALET BAKANLIĞI
Dicle Naz'ın ölümünün üzerinden üç (3) ay geçti, bu süre zarfında olayın kendisinin bir şiddet ve/veya cinayete maruz kaldığı şüphesiyle ilgili adli bir soruşturma yürütülmekte midir? Sakarya - Cumhuriyet Başsavcılığı ve adli kolluk birimleri nezdinde gerekli ve yeterli görevlendirmeler yapıldı mı? Bu konuda adli birimlerin görevi ihmal, gecikme ve/veya kayıtsız kalmaları söz konusu oldu mu?
Ölüm nedeniyle ilgili olası kanıtlar ve sair olgular henüz toplanıp bilimsel/teknik kapsamda değerlendirilmemişken; ilgili kişi ve birimler tarafından, aileye Dicle Naz'ın ölüm sebebi olarak "intihar" açıklaması yapılmasındaki saikler nelerdir?
Dicle Naz'ın bir hasta tarafından ölümle tehdit edildiği yolundaki iddialar etkin biçimde soruşturulmakta mıdır?
Sakarya ilinde yaşayan genç bir kadının, erkek şiddetine maruz kalarak öldürülme şüphesi bir olasılık olarak soruşturma kapsamına alındı mı?
Dicle Naz'ın ailesi söz konusu ölümün bir şiddet ve/veya cinayet eylemi olabileceğine dair ciddi kaygılar taşımaktadır. Yetkili adli birimlerin soruşturma sürecine dair aileye ve kamuoyuna sağlıklı ve şeffaf bir bilgilendirme yapılmamasının nedeni nedir?
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Dicle Naz davasına müdahil mi? Bakanlık davanın takip edilmesi amacı ile avukat görevlendirdi mi? Eğer görevlendirme yapılmadıysa bakanlık davayı neden takip etmiyor?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın, Türkiye'de şüpheli kadın ölümleri hakkında bir raporu var mı? Bakanlık bu konuda herhangi bir veri tutuyor mu?
Şüpheli kadın ölümü davaları ekseriyetle "intihar, düşme, kaza" olarak gösterildiğinden deliller de bu doğrultuda toplanıyor ve failler cezalandırılmamış oluyor. Bakanlık olarak, şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatılması amacıyla özel bir çalışma grubu oluşturulmasına dair herhangi bir girişiminiz var mı?
Bakanlık olarak, kadın cinayetlerindeki artışta, etkin kovuşturma yapılmamasının ve faillere iyi hal indirimi uygulamalarının etkisi var mı?
İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden kabulü ile 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanunun etkin uygulanmasına dair bakanlığınızın diğer bakanlıklarla koordineli çalışmaları var mı?
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Dicle Naz'ı tehdit eden kişi/kişiler hakkında soruşturma yürütülüyor mu, çıkarılmış herhangi bir koruma kararı var mı? Mesai arkadaşlarının ifadelerine başvuruldu mu?
Detaylı olay yeri incelemesi yapıldı mı ve tüm deliller toplandı mı?
Olası şüpheliler hakkında etkin bir kovuşturma yapıldı mı? Dicle Naz'ın ölümü öncesinde maruz kaldığı olası ısrarlı bir takibin belgelenmesi ve Dicle Naz'ın olayın yaşandığı konutuna giren çıkanların tespitine yönelik kamera kayıtları incelendi mi?
Olası kanıtlar ve sair olgular henüz toplanıp bilimsel/teknik kapsamda değerlendirilmemişken; ilgili resmi kişi ve birimler tarafından olayın bir intihar olduğu yolunda ailesine açıklama yapılmasının nedeni nedir?
Bakanlığınızca hazırlanan, şüpheli bir biçimde yaşamını yitiren kadınlar hakkında bir raporu var mı? Dicle Naz'ın ölümü bakanlığınıza bağlı birimlerin kayıtlarına ne olarak geçti? Bakanlık bu konuda herhangi bir veri tutuyor mu? Tutuyor ise neden düzenli olarak kamuoyu ile paylaşmıyor?
SAĞLIK BAKANLIĞI
Dicle Naz'ın, arkadaşlarına ilettiği tehdit ve rahatsızlıkla ilgili çalıştığı hastanenin idari (ilgili) birimlerine yazılı ya da sözlü bir şikayet başvurusu var mı? Söz konusu Psikiyatri Bölümü'nde, kadın sağlık çalışanlarına yönelik benzer durumlar daha önce yaşandı mı? Bu konuda hastane ve bakanlık birimlerinde önlem, caydırıcılık ile şikayet sahibi kadın sağlık çalışanının korunması adına neler yapıldı?
Dicle Naz'ın ölümü ile ilgili, şiddete maruz kaldığı ve mesai saatleri içerisinde sağlık çalışanı bir kadın olarak tehdit edildiğine dair Sakarya Korucuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde bir soruşturma yürütülmekte midir? Bakanlığınız ilgili birimleri, 663 Sayılı KHK'nın 54. üncü maddesi ve 2016/3 sayılı Beyaz Kod genelgesi hükümleri ile yerleşik idari uygulama ve gerekleri ile görev ihmallerini içeren bir soruşturma başlattı mı?
Bakanlığınızın ilgili birimleri, Dicle Naz'ın bir hasta ve/veya hasta yakınının sözlü ve/veya fiziksel şiddetine maruz kalmış olabileceği ihtimaline dair kanıt ve bulguların tespit, muhafaza ve değerlendirmesini usulünce ve ivedilikle gerçekleştirdi mi? Elde edilen kanıt ve bulgular adli mercilere iletilerek ilgili bakanlıklarla iş birliği yapıldı mı?
Bakanlığınız tarafından konuyla ilgili idari inceleme ve soruşturma başlatıldı mı? Bakanlığınız, hastane ilgili birimleri ve personelinde görevi ihmal, gecikme ve/veya kayıtsızlık tespit etti mi? Olayda ihmal ve/veya kayıtsızlık tespit edilen sorumlu herhangi bir personel hakkında yaptırım uygulandı mı?
Dicle Naz'ın ailesi, kızlarının ölümü sonrasında görev yaptığı Sakarya Korucuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği tarafından kendilerine olayla ilgili herhangi bir bilgilendirmede bulunulmadığı gibi, bir baş sağlığı dahi dilenmediği yönündeki açıklamaları doğru mu?
(Azad Mendeş)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.