Dünyada insanların Kıymetini Bilmediği İki Nimet!

Dünyada insanların Kıymetini Bilmediği İki Nimet!
Çoğu kişi vakitlerini faydasız işlerle, sıhhatlerini de zararlı şeylere heba eder. Hadislerle açıklanan ‘iki nimet olan sağlık ve boş zamanın kıymetini ve Allah yolunda nasıl kullanmamız gerektiğini Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek detayları ile açıkladı.

Dünya hayatında rehberimiz olan Rasulüllah (s.a.s.), sözleriyle dünyada aldandığımız, kıymetini idrak etmekte zorlandığımız pek çok nimetten özellikle Sağlık ve boş zamana” dikkat çekmemiz gereken nimetlerden biri olduğunu söyleyen Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek, Hz. Peygamber (s.a.) şu hadisini hatırlatarak “İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: “Sağlık ve boş zaman ”Önemine vurgu yaptı.

Allah birtakım ibadetlerin edasını vakitlere, insanın zaman ile ilişkisini bir cetvele bağlaladığını. Bu suretle günlerin, haftaların, ayların bir taksime tabi tutulduğunu ifade eden Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek, Sağlık ve Boş zaman olan iki nimet hakkında şu açıklamaları yaptı,“Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini çok iyi bilmelisin, ihtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, yokluğundan önce varlığının, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının” buyuran Hz. Peygamber (s.a.), günü üç bölüme ayırıp vaktinin bir kısmını ailesiyle, bir kısmını ibadetle, bir kısmını da ashabıyla geçirmek suretiyle gününü planlamıştı diye belirten Dilek, sağlığımıza verdiğimiz değeri ve boş zamanımızı nasıl kullanmamız gerektiğini Hadislerle şu şeklide açıklıyor” Rabbimiz birçok ayet-i kerimede dünya hayatının gayesine değinerek ömrün değerlendirmesine dikkat çekmektedir. Ne var ki insan, dünya hayatının geçiciliğini unutmuş, dünya nimetleriyle kendisini oyalamıştır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah: “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).” buyurmaktadır. Bu bağlamda Allah (c.c.), “asr”a (zamana) yemin ederek onun ne kadar değerli olduğunu hatırlatmaktadır. İnsan, zamanı iyi değerlendirdiği takdirde ebedî saadet yurduna kapı aralayabilmektedir. Surede iman, salih amel, hakkın ve sabrın tavsiyesi, zamana yenik düşmemek için sunulan bir kurtuluş reçetesidir”

Allah birtakım ibadetlerin edasını vakitlere, insanın zaman ile ilişkisini bir cetvele bağlamıştır. Bu suretle günlerimiz, haftalarımız, aylarımız bir taksime tabi tutulmuş olur. Farz orucun ramazana hasredilmiş bulunması, haccın zilhicce ayına hasır kılınması ve namazın günlük bir ibadet olarak Müslüman’ın vakit tasarrufunda önemli bir yere oturması, bir yönüyle bireyin dünya ile ilişkisini zaman açısından belirli bir düzene koymuştur.

Hz. Peygamber’in (s.a.) insanların aldandığını söylediği bir diğer husus da sıhhattir. Sağlığımız yerindeyken farkına varmasak da herhangi bir sağlık problemiyle karşılaştığımızda anlıyoruz ki göz ardı ettiğimiz ufak tefek noktalar hastalığa sebep olmuş. Beden emanetinin muhafazasında başta yeme alışkanlığı olmak üzere birçok konuya dikkatimizi çeken Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kişi midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe ayırsın ve diğer üçte birini de nefes alıp vermek için boş bıraksın.” diyerek dengeli olmayı tavsiye etmiştir. Ayrıca beden bakımından diş sağlığına kadar ayrıntıların hadislerde yer alıyor olması da önemlidir.

Bedenimizin emanet oluşu bağlamında, gündüzlerini hep oruçla geçiren Abdullah b. Amr’a “Böyle yapma. Oruç tut, fakat iftarını da yap. Gece ibadetini yap ama uykunu da al. Zira vücudunun sende hakkı var, gözünün sende hakkı var” buyuran Hz. Peygamber, insanın bedenine karşı vazifelerini aksatmaması gerektiğini vurgulamıştır.

Dinimiz, vaktin ve sıhhatin doğru değerlendirilmesini istemektedir. Zira ömür sermayesi bir defa kullanılabilmektedir. Her şeyden önce sağlığımızı ve zamanımızı nasıl kullandığımızı gözden geçirmeli, hatalarımız varsa bunların telafisini yapmak için hâlâ zamanımız olduğuna sevinip şükretmeli ve bundan sonra sahip olduğumuz bu iki eşsiz nimeti daha özenli kullanmanın yollarını aramalıyız. Diğer nimetlerle birlikte bize bahşedilen “zaman”ı nasıl kullandığımızın da hesabını vermekle yükümlü olduğumuzu asla unutmamalıyız”.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.