Türkiye’de Ege ve Akdeniz bölgelerini kışlak olarak kullanan arıcılar, havaların mevsim normallerinin üstüne çıkmasıyla birlikte bal arılarını Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki yüksek ve serin yaylalara doğru yola çıkarmaya başladı.
Ülke genelinde havaların soğumasıyla başta Antalya, Muğla, İzmir, Aydın gibi iller başta olmak üzere birçok Ege ve Akdeniz ilinde kışlaklara çekilen bal arıların havaların yeniden ısınmaya başlamasıyla kışlaklardan çıkartılmaya başlandı.
Arıcılar, kış uykusundan uyanan bal arılarını, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde en fazla yağış alan serin ve yüksek yaylalara götürmek için zorlu bir yolculuk yapıyor.
Aslen Bitlisli olan ancak arılarını kış aylarında Ege ve Akdeniz bölgelerine götüren arıcı Yahya Gülmez, 600 kovanla Batman’ın Hasankeyf ilçesinde Dicle Nehri kıyısında Ilısu Barajı kenarına konuşlandı.
Oğlu Yakup Gülmez ile birlikte 250’si karakovan 350’si de normal kovanlarda bal üretimi yapacak olan Yahya Gülmez, bu yıl yağışların iyi olduğunu bunun da verimi artırabileceğini söyledi.
Yaz boyunca seyir halinde olduklarını ve çiçeği bol olan bölgelere arılarını götürdüklerini anlatan Gülmez, işin güzellikleri kadar zorluklarının da olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:
“35 yıldır bu işi yapıyorum. Oğlumu da çekirdekten yetiştiriyorum. Baba oğul bu işi yapıyoruz, bu işin rezillikleri de çok. Dağın başındayız, bazen ekmek buluyoruz, su bulamıyoruz, su buluyoruz ekmek bulamıyoruz. Her şey istediğimiz gibi gitse de ürün para etmiyor. Sahte ballar çıkmış, piyasaya sürüyorlar. Denetim mekanizması yok, merdiven altı bal üretiliyor. Hiç arıyı görmeden adamlar bal üretiyor. Bizler emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Onun için bizler de yavaş yavaş artık bu mesleği bırakacağız.”
“Arı olmasa insanın ömrü 4 yıldır”
Yaşadıkları zorluklardan dolayı arıcılığı bırakma noktasına geldiklerini anlatan baba Yakup Gülmez, “Arının insanoğluna olan faydası hiçbir şeyde yok. Doğadaki çiçeklerin, meyvelerin döllenmesini bu arılar yapıyor. Bilim adamları açıklamış. Arı olmasa insanın dört yıl ömrü var ama maalesef biz arıcılara müsaade edilmiyor. Güya ağaçlarına zarar veriyoruz. Oysa fayda veriyoruz. Ocak ayı sonunda Batman’ın Gercüş ilçesine geldik 2 ay kaldık, bayram günü de bizi ilçeden çıkardılar. Bize bayramı zehir ettiler. Buradan da artık Bitlis’e dönüş yapacağız” dedi
Süzmenin yanı sıra karakovan balı da ürettiklerini belirten Gülmez, üretilen sahte ballardan rahatsızlıklarını dile getirdi.
Havaların bu yıl iyi geçtiğini değerlendiren Gülmez, “Süzme ve karakovan balı üretiyoruz. Yüzde yüz doğal karakovan balı üretiyoruz. Kovanlarımızın içi sepetle örülmüş dışı ise hayvan gübresi ile sıvıyoruz. Bunun içinde arı nem bırakmıyor dışarı atıyor. Hasat, nasip kısmettir. Nasipte varsa gökten bal yağar. Bazen hava kurak gider bakarsın bal akıyor bazen de her taraf yemyeşil derya gibi ama bal yok. Mevsime ve hava şartlarına bağlı olarak bal bazen olur bazen olmaz” şeklinde konuştu.
“Sahtecilik balın tadını kaçırdı”
Orijinal karakovan balının kilosunun en az 800-1000 TL arasında süzme balın ise 250 TL’den aşağı olmaması gerektiğini vurgulayan Gülmez, “Bu sahtecilik işin içine girince balın tadı da kaçtı. Gerçek bal diye ucuza veriyorlar. Oysa bal değil o. Gerçek balı ancak tanıdığın birinden alırsın. Yoksa bütün gıda maddeleri içinde sahtekarlığa müsait tek ürün baldır. Onun için dikkat etmek lazım” ifadelerini kullandı.
Babası ile birlikte balcılık yaptığını aktaran Yakup Gülmez ise, “15 gündür Hasankeyf’teyiz. Gezgin arıcıyız. 600 kovan arıyla buraya geldik. Arı ürünleri arı sütü, polen, propolis üretimini yapıyoruz. Bu sene bal şuan erken ama arı gelişimi iyi, iyi bir sezon geçireceğimizi düşünüyoruz. Bahar iyi geçiyor şuanda herhangi bir sıkıntı görünmüyor ama nasip kısmet işte" diye konuştu.