Arapçada ‘Sancak’ anlamına gelen ve toplulukların bir araya geldiği sancaklarda alemler birliği temsil ediyor. Estetik açıdan da kubbe veya minare adeta semaya yükseliyormuş gibi bir his uyandırıyor. Türk ve İslam sanatında cami, türbe ve medrese tipi kubbeli inşa edilen mekanların minare bölümlerinin üst kısımlarına yerleştirilen alemler Gaziantep’ten Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırılıyor. Kentin tek alem ustası 81 yaşındaki Yaşar Kervancıoğlu, hazırladığı kubbe alemlerini doğudan batıya, kuzeyden güneye her bölgeye gönderiyor. Yaptığı alemler ile kubbeleri sema ile buluşturan Kervancıoğlu, ilerleyen yaşına rağmen hala mesleğine dört elle sarılarak dede ve baba mesleğini sürdürmeye çalışıyor.
“HEMEN HEMEN TÜRKİYE’NİN HER TARAFINA BENDEN GİDİYOR”
Hazırladığı kubbe alemleri ve mesleğe giriş hikayesinden bahseden alem ustası Yaşar Kervancıoğlu, “81 yaşındayım, gözümüzü açtık baba mesleği olduğu için onların sayesinde yetiştik. Levha bakırını döverek bu şekle getiriyoruz. Hemen hemen Türkiye’nin her tarafına benden gidiyor. Kısmet olduğu kadar, yetişebildiğim kadar yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“BOYLARINI 4,5 METREYE KADAR YAPIYORUZ”
Hazırladıkları alem boylarının cami yapısına değiştiğini anlatan Kervancıoğlu, “Alemine göre 3 günde yapılan, 1 hafta süren ve 15 günde yapılan da var. Şekline, büyüklüğüne göre değişiyor. Boylarını 3,5 metreye kadar yapıyoruz. Hatta 4,5 metre de yaptık burada Ulu Camii var oraya bundan 20 yıl önce yaptık. İsteğe göre yapıyoruz” şeklinde konuştu.
“BU SABIR, TAHAMMÜL İSTEYEN BİR MESLEK”
Ayrıca alem ustası Yaşar Kervancıoğlu, artık yaptıkları mesleğe heves edenin olmadığını dolayısıyla çırak da yetişmediğini belirterek, “Heves eden yok. Bu sabır, tahammül isteyen bir meslek. Gelen gidiyor, o eskidenmiş okul yokken hali vakti yerinde olan çocuğunu getirirdi. Dedemin yanına getirir hem ahlakı hem de sanatı öğrenirlerdi. Aynı bir üniversiteye göndermiş gibiydi. Maalesef şimdi kırsal kesimden bile gelen geldikten sonra tahammül etmiyor. Mesela babamın, dedemin zamanında Antep’in 4 alim hocası çocuklarını babamızın yanına vermişler askere gidinceye kadar çalışmış, öğrenmişler. Ondan sonra işyeri açmak da kolaymış el emeği olduğu için fakat şimdi, türlü türlü şeyler var. O zamanın şartları şimdi değişti. Biraz kolaylama var. Mesela evvelce çırak, kalfa bol olduğu zaman onların yaptığı işleri şimdi bakır yapan fabrikalar presliyorlar, sonradan biz şeklini veriyoruz” dedi.