Bakan Özhaseki, “Mimarlar ve Mühendisler Grubu Ankara Buluşmaları” programının konuğu oldu. Grand Ankara Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Özhaseki, şehircilik faaliyetlerine ilişkin önemli bilgiler verdi. Anadolu coğrafyasının son yüz yıldır, yurtlarında zulüm gören milletlerin toplandığı bir yer olduğunu ifade eden Özhaseki, “Son yüzyılda bu coğrafya mazlumların sığındığı yer olmuş. Yüz yıl kadar önce Balkanlar’da daralan kim varsa mazlum milletler adına Anadolu’ya göç etmiş. Kafkaslar’da daralan herkes bu coğrafyaya gelmiş. Güneyde, doğuda daralan, bunalan kim varsa hep bu coğrafyaya gelmiş” diye konuştu.
Türklere yaklaşık bin yıldır yurtluk yapan Anadolu’da Selçuklular ve Osmanlılar tarafından iki büyük medeniyet kurulduğuna işaret eden Özhaseki, “Geldikleri yerde öyle bir medeniyet kurmuşlar ki 200 sene, 500 sene, bin sene öncesine bakarak onların bıraktığı izlerle iftihar ediyoruz. Günümüzde yaşadığımız ortama geldiğimizde o birikimin üzerine bizlere düşen bir vazife ile işe koyulup, 100 yıldır cumhuriyetle yaşıyoruz, inşallah bundan sonra da bağımsız bir şekilde yaşarız. Bize yakışan bir medeniyetin temsilcileri olabildik mi, dışarıya bunu yansıtabildik mi? Sokağa çıktığımızda ‘Bunlar zamanında Selçuklu ve Osmanlıyı kuran insanların torunları, çok güzel bir medeniyet inşa etmişler, işte o medeniyetin de eserleri dışarıda’ denebilecek bir hava var mı? Ne yazık ki bundan uzağız” ifadelerini kullandı.
“GÖÇ DALGASINA İDEOLOJİK TAVIRLA BAKILINCA ÇARPIK KENTLEŞMELER ORTAYA ÇIKMIŞ”
Özhaseki, son yüzyılda Anadolu’daki eski kadim medeniyetlerin izlerinin büyük bir tahribata uğradığını belirterek, “Kayseri’de mesela rahmetli Mimar Sinan’dan kalan hamamları yıkarak caddeler açmışız biz. 1980’li yılların sonuna doğru kalenin çift katlı surlarını yıkarak ‘Meydan açılsın’ demişiz. Ve sonra da bu geç planlama üzerine bir göz dalgası yaşamışız. 50’li, 60’lı yıllarda başlayan bu göç dalgasına karşı hepimiz hazırlıksız yakalanmışız. Merkezi idare ve yerel yönetimler bu göç dalgasını tam olarak anlayamamış. Genellikle sağ partilerden gelenler ‘Gecekondu yaptırmayız, yıkarız’ gibi zabıta tedbirleriyle yeneceklerini zannetmişler. Sol anlayışlardan gelenler de ‘Bunlar bizim arka bahçemiz olurlar. Yarın biz istediğimiz devrimi gerçekleştirirken, bunlarla birlikte işçi sınıfını örgütleriz’ gibi hesaplar yapmışlar. Yıllar boyunca bu ideolojik tavırla yaklaşılınca meseleye göçle gelen insanlar başlarını bir yere sokmak için buldukları her yere derme çatma evleri yaparak hayatlarını sürdürmeye çalışmışlar” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM ARTIK BİR GEREKLİLİK”
Kentsel dönüşümün Türkiye için bir lüks değil, zorunluluk olduğunu açıklayan Özhaseki, şöyle konuştu:
“Kentsel dönüşüm için de bizim bir mecburiyetimiz var. Bir taraftan deprem ülkesiyiz. Bir taraftan da insanlarda hala şehirlere doğru göç duygusu devam ediyor. Bir taraftan zenginleşme de devam ediyor. O zaman Türkiye’de kentsel dönüşüm artık bir gereklilik. Bir lüks değil, zorunluluk. Bunu doğru bir mantıkla yaptığımız zaman Türkiye’nin neredeyse yarısını 15 yıl içinde değiştiririz, dönüştürürüz diye düşünüyorum. Bu ülkenin topraklarının altı iyice hareketli, o hareketliğe karşı şu andaki teknolojiyle bir şey yapamıyoruz. Ancak onu anlarız, ona uygun davranırız, o zaman işi kurtarırız.”
Konuşmasını tamamlamasının ardından Bakan Özhaseki’ye hediye takdim edildi.