Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, saat tamircisi babasının yanında 10 yaşında çırak olarak işe başlayan Celal Yakışıklı, 52 yıldır mesleğini ilk günkü gibi sürdürüyor.
Merkez Sur ilçesinde baba mesleği saat tamirciliğini 4,5 metrekarelik iş yerinde sürdürmeye devam eden Yakışıklı, 10 yaşında babasından öğrendiği mesleğinde bugün aranan usta haline geldi. Unutulmaya yüz tutmuş meslek arasında yer alan mekanik saat tamirciliğinin son temsilcilerinden biri olduğunu söyleyen Yakışıklı, 1970'den bu yana ‘tik tak' seslerinin beynine işlediğini söyledi.
Eskiden ihtiyaç olarak kullanılan saatin günümüzde aksesuar niyetine kullanıldığını belirten Yakışıklı, “Bizim zamanımızda pilli saatler olmadığı için mekanik saatler vardı. Kurmalı duvar, cep, masa ve kol saatleri vardı. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte dijital saatler çıkmaya başladı. Eskiden ihtiyaç olarak kullandığımız saatler, günümüzde aksesuar niyetine kullanılıyor. Şuan orta yaşlardaki vatandaşlar mekanik saatleri ihtiyaç olarak kullanıyor” dedi.
Mesleğini ilk günkü hevesle yaptığını ifade eden Yakışıklı, severek yapılmayan işin meslek olmadığına dikkat çekti. Yakışıklı, “Eski duvar saatleri, mekanik cep ve kol saatlerinin tamirini yaptığım zaman herhangi bir zorluk çekmiyorum. Ama elektronik saatleri yaptığım zaman zorlanma yaşıyorum” diye konuştu.
“Ben ölürsem bu mesleği layıkıyla sürdürecek insan yok” diye konuşan Yakışıklı, “1970'de bu 4,5 metrekarelik dükkanda işi öğrenmeye başladım. Babam vefat ettikten sonra kardeşimle bir süre bu işi devam ettirdim. Belli bir zaman geçtikten sonra kardeşim işi bıraktı ben devam ettim. Bu süre zarfında çırak yetiştirdim onlar da bir zaman sonra işi bıraktı. Şuanda bu işi birilerine öğretmek istiyorum ama öğrenmek isteyen yok. Kimse ilgi göstermediği için bu meslek de yavaş yavaş ölüyor” ifadelerinde bulundu.
Mekanik saatin dışına baktığı an tamir edilip edilmeyeceğini kestiren Yakışıklı, “Ömrüm bu işte geçmiş. Hangi mekanik saat olursa olsun onu tamir ederim. Saate baktığım an tamir edilip edilmeyeceğini anlarım. Saatin mekanizmaları 52 sene içerisinde ruhuma işledi. Beynime yerleşmiş, zamandan başka bir şey düşünemiyorum. Saate baktığım zaman hemen içini görüyorum” şeklinde konuştu.