İslam dininde birlik ve beraberliğin önemi oldukça büyüktür. İslam, insanları birbirine yakınlaştırıp kardeşlik ve dayanışma duygularını güçlendirerek toplumda birlik ve beraberliği sağlamayı öğütler. Kur'an-ı Kerim'de birçok ayette Müslümanların birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiği vurgulanmıştır.
İslam'a göre birlik ve beraberliği sağlamak için öncelikle Müslümanlar arasında kardeşlik duygusunu güçlendirmek ve birbirlerine yardımcı olmak gerekmektedir. Ayrıca, hoşgörü, adalet, merhamet ve saygı gibi İslami değerlerin yaşanması da birlik ve beraberliği destekleyen önemli unsurlardır. İslam, toplum içinde farklılıkları kabul etmeyi ve çeşitliliği zenginlik olarak görmeyi öğütler.
İslam'da birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek,Hadis ve ayetler çerçevesinde bir çok değerlendirmede bulundu.
Bir toplumda, milli birlik ve beraberliğin sağlanması için o toplumda yaşayan herkese birtakım görevler düştüğünü ifade eden İl Müftüsü Dilek,” Tarih, insanoğluna çok açık bir şekilde şu gerçeği öğretmiştir: Birlik ve beraberlik içinde yaşayan toplumlar, hep güçlü olmuşlardır. Yeryüzüne adâlet dağıtmışlar, zengin kültür ve medeniyetler meydana getirmişlerdir. Buna karşılık; birlik ruhunu tesis edemeyen toplumlar ise, kısa zamanda tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir” dedi.
İslamda kişinin şahsi mefaatlerine yer olmadığına vurgu yapan Müftü Dilek, İslam dininde birlik ve beraberliğin önemini şöyle açıkladı:
“Biz kâinatta gayet net olarak, birlik içinde hareket eden bir düzen ve âhenk görmekteyiz. En basitinden ay ve güneş hareket hâlinde oldukları hâlde, birbirlerine hücum ediyorlar mı? Yıldızlar birbirleriyle çarpışıyor mu? Gök ile yer birbirine rakip oluyor mu? Hepsi de bir âhenk içinde vazifelerini icrâ etmekteler. Bütün bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın mutlak birliğine delildir.
inimiz İslâm, tevhid (birlik) dînidir. Cenâb-ı Hak, tek ilâhtır. İbadet yeri olan cami ise; cem eden, toplayan, bütünleştiren demektir. Mü’minleri bir araya getiren mekândır. Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen; ırkları, renkleri ve dilleri farklı yaklaşık beş milyon müslümanın Arafat’ta bir araya gelip, birlik oluşturmasının da çok geniş mânâsı vardır. Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de;
“Hepiniz birden Allâh’ın ipine (kitabına ve dînine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın.” (Âl-i İmrân, 103) buyurur.
Yüce Allah bu uyarının ardından birlik ve beraberliğin ihmal edilmemesini, “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır. “ (Al-i İmran, 3/105) ayetiyle hatırlatmaktadır. Başka bir âyet-i kerîmede ise; “Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Birbirinizle didişmeyin. Sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz elden gider.” (el-Enfâl, 42) diye birlik olma hususunda bizi uyarmaktadır.
Kur’ân’ın ve Hz. Peygamberin gösterdiği doğrultuda örnek bir kardeşlik ve birlik beraberlik tesis edilmiş ve bu, tarihe önemli bir numune olarak sunulmuştur.
Bunun içindir ki, hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere: “Beraberlik rahmet, ayrılık azaptır.” Din kardeşliği, toplum fertlerini daima birlikteliğe davet eder. Bu bakımdan insanlık, özünü dinden alan ve böylesine sağlam temeller üzerine oturan bu kardeşliğe ve birlikteliğe muhtaçtır. Arzu edilen birliğin sağlanması, inananların içten gelen samimi bir duyguyla birbirlerini severek kardeşlik duygularını pekiştirmesi ile mümkündür.
Dinde kardeşliğin en güzel numunesini Hz. Peygamber’in zamanında O’nunla birlikte yaşayan seçkin sahabiler ortaya koymuşlardır. Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle bize anlatılan Muhacir-Ensar ilişkisi, kardeşliğin ne anlama geldiğini canlı olarak bizlere gösteren son derece mükemmel bir örnekliktir.
Milli ve manevi değerlerin zayıflamaya başladığı, basit menfaatler uğruna karşılıklı diyalogun terk edildiği, buna karşın; dostlukları, menfaat ilişkilerinin belirlediği günümüz toplumunda Müslümanlar kendilerine bir huzur reçetesi gibi verilmiş olan “din kardeşliği” mefhumunu ve bu çerçevede birlik-beraberlik anlayışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir”.