CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, yanlış Suriye politikasının, yanlış Orta Doğu politikasının Türkiye’nin gündemine getirdiği ağır sorunlarla, toplumsal sorunlarla karşı karşıya bulunduklarını belirterek, "Bir de böyle bir ortamda bugün Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir açıklamayla karşılaştık. Dışişleri Bakanlığımızın mensuplarının, Türk Dışişleri camiasının üyelerinin bu açıklamayı, böyle bir metni yazabileceğini kesinlikle düşünmüyorum; Sayın Bakanın ve tabii, belki kendisinin Bakanlığa getirdiği arkadaşlarının kaleminden çıkmış bir metin olabilir. Şöyle deniyor metinde: ‘Tüm bu gerçekleri görmezden gelerek, salt siyasi rant amacıyla mesnetsiz ithamlarda bulunan kesimlerin, bölgemize nüfuz etmeye çalışan egemen güçlerin vekilleri hâline geldikleri de gözden kaçırılmamalıdır’. Bu ‘egemen güçlerin vekilleri’ ifadesinin üzerine gerçekten gitmek lazım. Burada, Genel Kurulda, sizlerin huzurunda birkaç soru sormak istiyorum: Acaba bu metinde ‘egemen güçlerin vekilleri’ şeklinde tanımlananlar yabancı devletlerin verdiği akılla adına ‘eğit donat’ faaliyetleri denen programlarla iç savaşa katılan insanları hazırlayanlar mıdır, yoksa ‘Komşudaki çatışmayı derinleştirmeyelim’ diye uyarıda bulunanlar mıdır egemen güçlerin vekilleri? ‘Esad’la görüşün’ çağrılarına hakaretlerle karşılık verenler midir egemen güçlerin vekilleri, yoksa heyetler oluşturan, Suriye'ye gönderen, Şam’a gönderen, Esad’la görüşerek siyasi çözüme katkıda bulunmak isteyenler midir egemen güçlerin vekilleri” ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya ise, Suriye meselesinin Cumhuriyet tarihinin en büyük güvenlik meselesi ve sadece Türkiye’nin Suriye’yle olan ilişkilerini değil; Amerika’yla, Rusya’yla, İran’la, Irak’la olan bütün ilişkilerini kökünden etkilediğini belirterek, “Bugün Türkiye’de bulunan sığınmacı sayısı yaklaşık 3,5 milyondur ve ilişkiler artık girift hâle gelmiştir; ilçelerde, illerde sığınmacı göçmen sayısının oranlarını takip edebilmek için İçişleri Bakanlığı özel uygulamalar yapmak zorunda kalmıştır. İşin insani ve hukuki olarak çözülmesi şarttır. Biz, sadece kendi duygularımıza hitap eden ensar muhacir tanımlamalarıyla birlikte sorun üzerine odaklanırsak maalesef sorunu çözme imkan ve ihtimalimiz yoktur. Ayrıca, bir de 'İdlib' diye bir sorun var. İdlib denilen sorun, Türkiye'nin 2010 yılından beri karşı karşıya kaldığı sığınmacılar meselesinin en az 10’la çarpılması demektir. İdlib’de 100 binden fazla silahlı grup vardır, 100 binden fazla “silahlı savaşçı” diye tarif edilen insanlar vardır. Suriye'nin farklı bölgelerinden çıkarak İdlib’e giden 4 milyondan fazla insanın yaşadığı burada herhangi bir çatışma, Türkiye'nin mevcut sığınmacı sayısının en az 1,5-2 milyon daha fazla artmasına sebep olacak demektir. Türkiye mutlaka acilen bir adım atmak durumunda, insani ve hukuki boyutlarını mutlaka değerlendirmek durumunda” şeklinde konuştu.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir de, Kayseri’de yaşanan olayların ardından Suriye'de Türk bayrağına, askere ve yardım tırlarına yapılan saldırıların, Türkiye'de sığınmacı olarak misafir edilen insanların bizimle kardeşlik bağlarının olmadığını bir kez daha gösterdiğini belirterek, "Sığınmacı konusu dindarlık, ensar, muhacir söylemleriyle geçiştirilemez. Aynı dine mensup olmamız, farklı kültürlerin insanları olduğumuz gerçeğini de asla ortadan kaldırmaz. Uygulanan politikalar nedeniyle neler yaşıyoruz, askerimize, bayrağımıza yapılanlar ortada. Yarın ne olacak belli değil arkadaşlar. Soruyorum sizlere: Kimdir bunun sorumlusu? Bu iş nasıl çözülecek? Daha ne olması gerekiyor ki sığınmacıları göndermek için bekliyoruz? Onları burada tutmak isteyen güç kim? Elinizi bağlayan ne? Millet açıklama bekliyor. Bu iş için Avrupa'dan, oradan buradan aldığınız para neyse lütfen sığınmacıları göndermek için harcayın” diye konuştu
.
DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 'gönderilsin' demekle konunun çözülemeyeceğine işaret ederek, “Türkiye iki üç gündür 6-7 Eylül 1955 olaylarının bir benzerini yaşıyor ya, görmüyor musunuz? Kayseri’de başladı olaylar -Gaziantep, Reyhanlı- utanç verici görüntüler var. 'Durun, etmeyin, eylemeyin.' dedik. Kayseri’de 70 bin kişi etkilendi, 21 dükkan yakıldı, insanlar evlerinden çıkamıyor ya. Yani çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar evlerinden çıkamıyor, perişan durumda; kimsenin umurunda değil. 'Gönderilsin de gönderilsin.' Esas olan insan haklarıdır arkadaşlar. Biz insan hakları savunucuları Kürt, Türk, Müslüman, Hristiyan, şu bu ayırt etmeyiz; insanın hakkını öne çıkarırız” şeklinde konuştu.
AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, Suriyeli konusunun siyasi rant konusu haline getirildiğini söyleyerek, “Bu nefret söylemi, ırkçılık Avrupa'da yükseldi maalesef Türkiye'ye de sirayet etti. Oysa bu alan bizim kodlarımızda yoktur, olmaması gerekir. Nefret söylemi insanları düşmanlaştıran söylem; bu, bizim medeniyetimize yakışmaz. Bizim sığınmacılarla ilgili politikamız nettir arkadaşlar, göç politikamız nettir. Bir kere düzensiz göçle ilgili mücadelemizi devam ettiririz, sınırlarımızı devam ettiririz, sınır dışı süreçleri de devam ettiriyoruz. İkincisi, sığınma konusu, göç konusu dünyanın konusudur. Dünyada 350 milyondan fazla göçmen var. Bunlarla ilgili de bizim sığınmacılarla ilgili çözümümüz şudur: Kaynak ülke sorunları halledildikten sonra sığınmacıların kendi ülkesindeki yaşamalarına devam etmesidir, gönüllü bir şekilde geri dönüş süreçlerinin sürdürülmesidir” ifadelerini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre de, Türkiye'yi bir sığınmacı deposu hâline getirdiklerini iddia ederek, “Suriyeliden, Iraklıdan, Afganlıdan, Pakistanlıdan geçilmiyor İstanbul'un caddelerinde. Türkiye büyük bir güvenlik kaosuyla karşı karşıya, daha birkaç yıl önce İstanbul'da eğlence merkezlerinde büyük saldırılar olmadı mı yabancılar tarafından yapılan? Terör saldırıları Taksim’in göbeğinde gerçekleşmedi mi? Bu insanlar hakkında hangi incelemeler vardı, bu insanlar Türkiye'ye nasıl geldiler? Bu olayın sizin Orta Doğu politikanızla, Suriye politikanızla, sığınmacı politikanızla bir bağlantısı yok mu? Bütün bunlar ortada duracak, bizi suçlayacaksınız ha? Yazıklar olsun” siye konuştu.
AK Parti Kayseri milletvekili Murat Cahid Cıngı ise şöyle konuştu: “Orada insanlar arasında bir şayia yayıldı ve bazı tahrikçi gruplar 'Çocuk Türk çocuğu, ciğeri patlatıldı, öldürüldü, tecavüz edildi' falan gibi bir dedikodu ürettiler insanları tahrik etmek için. Sayın Valimiz Gökmen Çiçek ve Emniyet Müdürümüz çıkıp bu çocuğun Suriyeli bir çocuk olduğunu ama Suriyeli dahi olsa çocuk çocuktur, bu suç dünyanın her yerinde aynı sıkıntıyı doğurur ve aynı şekilde cezalandırılmalıdır dediler. Çıkan yanlış şayiaları doğrulamak için Sayın Valimiz, Sayın Emniyet Müdürümüz bu açıklamayı yapmıştır ama her ikisi de Gökmen Çiçek de Emniyet Müdürü Atanur Aydın da herkesin cesaret edemeyeceği şekilde kalabalıkların arasına girmiş halkı teskin etmek için çok doğru politikalar üretmişlerdir. Lütfen, hadiseyi tek boyutlu olarak inceleyip burada yansıtmayın.”
AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu da, Suriye vatandaşlarına geçici koruma verdiklerini kaydederek, “Biz güvenli bölgeyi oluşturduk, kaynak ülkede güvenli bir alan oluşturduk, güvenli ve gönüllü gidiş süreçleri oluşturduk. Sonra da siz diyorsunuz ki: 'O bölgede güvenli bölge oluşmasın, tezkereye oy vermeyelim.' Neden? Kimin baskısıyla diyorsunuz, kiminle beraber hareket ediyorsunuz” ifadelerini kullandı.