İstanbul'da yaşayan Zühal Erat, ‘kadından kuşçu' olmaz görüşünü yıkarak iş için aklındaki arsayı bir ay önce gelip onu Diyarbakır'a yönlendiren konumda bularak kentte gelip Türkiye'nin ‘kuşçu ablası' oldu. Erat, "Bir bayanın çok şey yapacağını göstermiş oldum. Kadın isterse her şeyi yapar" dedi.
İstanbul'da yaşayan Zühal Erat (48), güvercin oteli açıp, bu alanda iş koluna girmek istedi. Erat, bu fikrini çevresindekilere anlatırken, “kadından kuşçu” olmaz klasik önyargılı cevapları aldığını söyledi. Hayalindeki işi yapmaktan vazgeçmeyen Erat, bu işi yapabilecek arsayı aramaya başladı. Bir gün kiralık arsa ilanlarına baktığını belirten Erat, bir ay önce Diyarbakır'a gelmesi üzerine aradığı ilanda konumun kendisini Diyarbakır'a yönlendirdiğini kaydetti. İlandaki arsa sahibi ile anlaşan Erat, 170 bin liraya yaptığı masrafla 20 kümes açıp müşterilerinden gelen 700'ü aşkın bir birinden değerli güvercinlere ev sahibi yapmamın mutluluğunu yaşıyor.
İstanbul'u olduğunu ve şu an Diyarbakırlı olduğunu aktaran Zühal Erat, İstanbul'da da aynı işi yaptığını hatırlattı. Güvercin derneği olduğunu aktaran Erat, “Ama hep istediğim bahçeli bir yerdi. Onu da Diyarbakır'da gerçekleştirdim. Çocukluğumdan beri böyle bir sevgi içimde vardı. Komşumuzun oğlu tarafından. Ondan sonra kuş beslemeye başladım. Eşimde kuş besliyor. İstanbul'da bir arkadaşımızı vardı. ‘Kadından kuşçu olmaz' dedi. Bende ona dedim ki, bir sene sonra Türkiye'de “kuşçu abla” lakabını herkes duyacak. Şu anda Türkiye'nin her yerinde bir evim var. Güvercin besleyenlere şöyle bir kanı var. İşsiz, güçsüz, aylak olarak görürler. Biz o imajı silmeye çalışıyoruz. Çünkü güvercin besleyen doktorda var, savcı da var, profesörde var. Normal bir işçi de var. Ben, bu izlenimi silme peşindeyim” dedi
“Diyarbakır'da burayı şans eseri buldum”
Diyarbakır'da işletmeye hazırladığı yeri şans eseri bulduğunu ifade eden Erat, “Bir gün kiralık arsa ilanlarına bakıyordum. Bir ay öncede Diyarbakır'a gelmiştim. Benim konum nasıl oluyor da burada kalıyor. Giriyorum, tam kafamdaki arsayı buldum. Ama bir baktım şehir olarak Diyarbakır. Buraya da inanılmaz aşık bir insanım. Özellikle insanlarını çok seviyorum. Telefon açtım, ‘gelin görüşelim' dediler. Geldim ve burayı tuttum. 170 bin liraya yakın bir masraf oldu. 20 kümes var. 700'ü geçen kuş var. Artık evlerde kuş beslenmiyor. Yapılaşma çoğaldığı için şikayetler mutlaka oluyor. Tüyünden, kokusundan. Güvercin besleyen arkadaşlar gelip oda kiralıyorlar. Aylık 300 lirası var. Gelip sevdikleri hayvanları burada besliyorlar. Onlar gelemediği zaman bize telefon açıyorlar. ‘Biz gelemiyoruz' diyorlar. Suyunu, yemini, bakımını biz yapıyoruz. Burada elemanımız var. O yapıyor” diye konuştu.
“Bir bayanın çok şey yapacağını göstermiş oldum”
Kuşlarla iç içe olmanın terapi olduğunu dile getiren Erat, “Ne kadar sinirli, moralin bozuk olursa olsun onların içine girdin mi hiçbir şeyin kalmıyor. Tamamen bir terapi. Şu an Diyarbakır'da olduğum için burayı konuşalım. Burada en pahalı kuş “güllü” diyorlar. Şu an da en pahalı kuş o. 25-30 bin arasında fiyat çekiyorlar. Türkiye geneli olarak her kuşun kendine özel bir kuşu var. Bundan 8 yıl önce Şanlıurfa'da bir marka arabanın anahtarı masaya bırakılıp bir çift kuş alındığını biliyorum. Bir bayanın çok şey yapacağını göstermiş oldum. Kadın isterse her şeyi yapar” şeklinde konuştu.