Geçen yıl 14 Aralık`ta elinde ve ayağında çıkan yaralar nedeniyle gittiği hastanede kanser olduğunu öğrenen Semiha İnatlı için arkadaşları Yeliz Özel ve Özlem Gürdal bir yıl sonra Silifke Belediye Düğün Salonunda doğum günü düzenlediler. Hastanede geçirdiği süre içerisinde hem maddi imkansızlıklar yaşayan hem de moral olarak çöken Semiha İnatlı’nın imdadına arkadaşları yetişti. Doktorların özel izni ile hastaneden bir günlüğüne taburcu edilen Semiha İnatlı için sevenleri bilet alıp doğum gününe katılıp hem maddi olarak destek hem de kendisine moral verdiler.
1 yıldır hastanede yatan ve kanser tedavisi gören ilaçların çok pahalı olması ve devletin yarısını karşılaması nedeniyle çıkmaza giren Semiha İnatlı için Silifke’de sevdiklerinden para toplandı. Toplanan paranın yeterli olmadığı için bundan sonraki tedavisinde de yardımseverlere ihtiyaç duyulduğu belirten Yeliz Özel ve Özlem Gürdal, “Semiha ile uzun süredir arkadaştık. Geçen yıl bugün doğum gününde kanser olduğunu öğrenmiştik. Biz de Semiha için neler yapabiliriz diye düşündük. Siz de bilirsiniz ki kanser tedavisi maliyetli bir hastalık. Kendisine sürpriz yaptık. Bir yıl sonra doğum günü düzenledik. Doktorlarından izin alarak kendisini Silifke’ye getirip Silifke Belediye düğün salonunda biletli doğum günü gecesi düzenledik. Tüm Silifke halkına bilet sattık. Maddi olarak destek istedik. Sağolsunlar bizleri kırmadılar. Bilet aldılar ve bugün de Semiha’nın doğum gününe gelerek kendisine moral oldular. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz” diye konuştular.
"Kanser olduğumu öğrendiğim gün doğum günümdü"
Doktoru tarafından kendisine Almanya’da Robert Gorter Nobel ödüllü kan hücre naklinin son çare olduğunu ve bunun yüklü bir miktarda olacağını belirten Semiha İnatlı, “Bir yıl önce elimde ayağımda çıkan yaralar sonucu birçok doktora gittim stresten olduğunu söyleyip krem verdiler, geçmedi. Derken gözümde çıktı. Yapılan biyopsiler kan alımları ve sonrasında teşhis konuldu. Bu haberi aldığım yani kanser olduğumu öğrendiğim gün doğum günümdü. Doktor beni zor günlerin beklediğini söylüyordu. Ölmek istemiyorum hayatımı seviyorum mutluyum. Bunu da sevdiklerime borçluyum. Ancak bazı şeyler artık elimde değildi. Halbuki bu teşhis konulmadan hemen önce aylarca tümörümle birbirimizden habersizce normal bir insan gibi yaşıyorduk. Son zamanlarda nefes darlığı sırt ağrısı ne yesem çıkarıyordum. Gece terlemesi, uykusuzluk, unutkanlık yaşıyordum. Ama en azından kimseye muhtaç olmadan yuvarlanıp gidiyordum. Gel gör ki teşhis konuldu. Bir ilaç 29 yaşındaki beni, 80 yaşında gibi hissettiriyordu. Yol yürüyemiyor, hiçbir işimi kendim halledemiyor, bırakın yatağımı toplamayı, duşumu kendim alamıyor, yemeğimi kendim yesem ne mutlu bana diyorum. Her şeyde birine bağlı olmak üzüyor beni. Bir yıl içinde kabullenemediğim tek şey birine bağlı olmak hatta birçok kişiye. Neyse ki güzel insanlar biriktirmişim. Ama bu sefer savaşmak zorundaydım. Bu savaşa da kendim için girdim sanmayın sakın. Sevdiklerim için girdim. Kalbinde yer edindiğim herkes seferber olmuştu. Onları yüzüstü bırakmamak için girdim. Sevilmeyi ne kadar çok sevdiğimi hatırladım sayenizde. Şimdi beni güçlü buluyorsunuz ya ben o gücü sizden alıyorum. Dini inancımdan alıyorum. Allah o kadar seviyor ki beni, bu dünyada imtihan ediyor. Ne kadar ağrılı sızılı zor geçse de elhamdülillah diyorum. Derdi veren Allah sabrını da veriyor gördüm” dedi.
"Hayatta anlamsız stresler içinde kaybolmayın"
“Kolay değil bir yıl oldu. En çok gittiğim yer hastane en çok duyduğum söz ise geçmiş olsun” diyen Semiha İnatlı, şöyle devam etti:
“Sayısız yapılan kan alımları damar yolu kan sayımları, intretekal biyopsi gibi gerçekler teker teker değil bir anda yüzüme vurmaya başladı. 4. Aşamada karaciğer mide diye korktuğum göğüs akciğer ve beyine sıçradı. Artık her şey daha da kötüye gidiyordu. Değişmiştim ben. Terim kokum kesilen saçlarım gözümde ki ışık sosyal hayatım. Özgür ruhum en acısı da benliğimden kopmuştum. Tek düşündüğüm şey kanımı hangi hemşirenin alacağı yada değerlerimin ne kadar düşük çıkacağıydı. Bakmayın böyle söylediğim kadar kolay değil böyle yaşamak. Düşününce ilk kanser olan genç ben değilim. Keşke son olsam ama eminim ki son da değilim. Ama zor çok zor arkadaşlar. Ne kadar çok düğümleniyor keşkeler nedenler hayaller. Yalnız başına kaldığımda boğazım düğümleniyor. Konuşamadığın yapamadığın her şey için bir ah be diyorsun. Koşarak geri dönmek istiyorsun. Ama ya bir bardak su içiyor ya da derin bir iç çekiyorsun. Kimseyi üzmek yada durumumu şikayet etmek için konuşmuyorum. Sadece paylaşmak istiyorum. İnşallah yaşamayın ve anlamayın yaşadıklarımı sadece bir hayal edin istiyorum. Hayal edin ki şükredin. Hayatta anlamsız stresler içinde kaybolmayın. İşten güçten uykusuzluktan trafikten borçtan ya da kuaförümüz saçımızı az kısa kesti. Tırnağım kırıldı. Kilo aldım diye üzülüp durmayın. Boşverin gitsin. Gitme sırası geldiğinde yemin ediyorum ki bunların hiç birini düşünmeyeceksiniz. Bırakın saçı tırnağı göbeği, benim bütün vücudum gözümün önünde çürüyor. Ben buna bile üzülemiyorum. Kendinize saygı duymak gücünüzü görmek sevdiklerinizle olmak her sabah uyandığınızda kahvaltıda çay kaşığı sesini duyup mutlu olmak gülmek ve şükretmek için. Lütfen daha çok gülün. Daha çok sevin. İlkbahar gibi olan bu dünyayı ne olursa olsun dolu dolu yaşayın. Çünkü hayat yaşamaya değer. Bu organizasyona emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.”