Diyarbakır’da yaşayan Gülden Özkorkmaz (36), böbrek naklinden sonra diyalize mahkum kaldı. Hastalığından dolayı eşinden ve işinden ayrılarak çocuğuyla tek kalan çaresiz kadın, ihtiyacı olan hemodiyaliz için yardım bekliyor. 13 yaşında tip diyabet teşhisi konulan Özkorkmaz, insülin tedavisiyle başladığı hastalığına evlendikten sonra hamileliğiyle preeklampsi teşhisi konuldu. Preeelampsi yüksek tansiyon nedeniyle böbreğini kaybeden Özkorkmaz, diyaliz sürecine başladı. Gönüllü olarak babası Abdullah Özkorkmaz tarafından böbrek nakli yapılması için hastaneye giden Özkorkmaz, hastane enfeksiyonu kaptığı için hastaneden çıkarıldı. 6 ay diyalize tekrar giren Özkorkmaz, tekrar hastaneye giderek nakil gerçekleştirdi. 10 yıl nakil sürecinden sonra vücudunda çeşitli şişlikler olduğunu fark eden Özkorkmaz, tekrar hastaneye gittiğinde biyopsi yapılarak böbreklerinin vücudu reddettiğini öğrendi. Diyaliz sürecine başlayan Özkorkmaz, çocuğundan uzak kaldığı için çeşitli araştırmalar yaparak hemodiyaliz tedavisini öğrendi. Hemodiyaliz tedavisi gören vatandaşlara ulaşan Özkorkmaz, tedavinin hayatını kolaylaştıracağını öğrendi. Diyarbakır’da hemodiyaliz olmadığından dolayı farklı şehirlere gidecek durumu olmayan Özkorkmaz, çalışmadığını ve gidecek durumu olmadığından dolayı Diyarbakır’da da hemodiyaliz tedavisinin başlamasını istedi. Türkiye’nin birçok ilinde olan hemodiyaliz, Diyarbakır’da da başlaması için Cumhurbaşkanına seslenen Özkorkmaz, çocuğuyla zaman geçirmek ve çalışmak istediği için hemodiyaliz tedavisine ihtiyacı olduğunu belirterek hastalığından dolayı hem eşinden hem de işinden olduğunu, tek başına çaresiz bir şekilde yardım beklediğini söyledi. Özkorkmaz, “13 yaşında tip diyabet teşhisi konuldu. İnsülin tedavisi başladı, 23 yaşında evlendim. Evlendikten sonra hamileliğimle beraber preeklampsi teşhisi konuldu. Preeklampsi yüksek tansiyonlu böbreğimi kaybettim. Böbreğimi kaybettikten sonra diyaliz sürecim başladı. Diyalize girdim babam da gönüllüydü böbreğini vermeye. Tam nakil esnasında hastane enfeksiyonu kaptığım için apar topar hastaneden çıkarıldım. Diyaliz sürecim başladı, 6 ay diyalize girdikten sonra tekrardan hastaneye yatma gereği duyuldu. Hastane enfeksiyonu geçtiği için babam böbreğini verdi. 10 yıl nakil sürecim devam etti, 10 yıl boyunca hiçbir sıkıntı yaşamadım. Son zamanlarda tekrar sıkıntılar olduğunu ve vücudumda şişlikler olduğunu fark ettim. Hastaneye gittim, orada yapılan tetkiklerden sonra biyopsi yapılarak vücudun böbreği reddettiği ortaya çıktı. Bununla ilgili tedavi sürecim başladı. Fakat olumsuz sonuçlandığı için şuan diyalize giriyorum. Bu arada araştırdım, alternatifleri çok fazla olan, bir tedavi öğrendim. Geceleri uygulanan hemodiyaliz, adı altında bir tedavi yöntemi. Bunu alternatifleri mide bulantısı, tansiyonda yükseklik, halsizlik ve çalışan için iş hayatına engel olmuyor. Benim bir çocuğum var, bu yöntemle çocuğum hasta olduğumu bile fark etmeyecek ve hissetmeyecek. Bu tedavi yönteminin Diyarbakır’da olmadığını öğrendim. Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü tarafından onay verilmediği için, bu yöntem Diyarbakır’da uygulanmıyor. Türkiye’nin birçok ilinde uygulanıyor, Doğu ve Güneydoğu illerinde sadece Gaziantep’te uygulanıyor diye öğrendim. Araştırdım bu yöntemi uygulayan arkadaşlarım da var, çok rahat teninde hiçbir farklılık bile hissetmiyor, normal bir vatandaştan hiçbir farkı yok. Ben Diyarbakır’da yaşıyorum, başka bir ilde yaşama gibi bir şansım yok. Ben İl Sağlık Müdürlüğü tarafından bu yöntemin, Diyarbakır’da da uygulanmasını istiyorum. Benim maddi durumum yok, bir evladım var hastalığım nedeniyle eşimden de ayrıldım, Diyarbakır’da büyük bir kurumda çalışıyordum ve diyalize girdiğimden dolayı işimden de ayrılmak zorunda bırakıldım. Devlet büyüklerinden, yetkililerden, Sağlık Bakanlığından, valilikten, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan`dan destek bekliyorum” dedi.
Gönüllü olarak böbreğini veren baba Abdullah Özkorkmaz, torununun kızından ayrı kaldığından dolayı okulda derslere odaklanamadığını aktardı. Özkorkmaz, “Gülden 13 yaşındayken, ilkokul 5. sınıfa giderken şeker hastalığına yakalandı. O zamanlar imkanlar yoktu, şeker hastalığının ne olduğunu da bilmiyordum. Doktor 400 şekeri var dedi, 400 şekerde ne var dedim, tabi sonra öğrendim. Tedaviye insülinle başlayarak 2007’ye kadar uzattı. 2007’de böbreklerini kaybetti o zamanlar da evlenmişti. Çocuğu Emir’den hamileydi, burada o imkanlar olmadığı için Ankara’ya sevk etiler. Çocuğu da erken doğduğu için kuveze koydular. 2007’de ona böbrek verdim, böbrek 10 yıl sürdü. 10 yıl süren böbrekte iflas edince tekrar diyalize bağlandı. Batıda olan imkanlar burada da olsa seviniriz, en azından insanlar kendi evinde hemodiyaliz yaparsa daha iyi. Çünkü ev ortamı ve diyaliz ortamı çok farklı. Oğlu annem nerede diyor, diyalize gitti diyoruz ne olduğunu bilmiyor ve yavaş yavaş öğreniyor" diye konuştu.