Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezinde (GETAT) beş dalda verilen sağlık hizmeti hastalar tarafından tercih ediliyor.
Migren ağrıları nedeniyle bugüne kadar binin üzerinde iğne yapıldığını belirten bir hasta, aldığı yedi akupunktur seansı ile ağrılarının büyük oranda geçtiğini söyledi.
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, bölgede sağlık üssü görevini görmeye devam ediyor. Hastanenin Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezinde beş dalda hizmet verilirken, buraya gelen hastalar yıllarca ilaç tedavilerine rağmen kurtulamadıkları ağrılarından kurtulup olumlu sonuçla ayrılıyor. Uzman Doktor Özlem Aba Adıyaman, tedavi uzman ellerde yapılmadığı takdirde kişide geri dönüşümsüz hasarlar bırakabildiğine dikkat çekerek uyarıda bulundu. Hastanede geleneksel ve tamamlayıcı tıp adına beş dalda hizmet verdiklerini belirten Dr. Aba Adıyaman, bunların akupunktur, ozon, fitoterapi, kupa ve mezoterapi olduğunu söyledi. Hastaların tedavisinde tamamlayıcı, sağlıklı olma, sağlıklı kalma adına destek sunmakta olduklarını aktaran Dr. Aba Adıyaman, “Çevre illerden de gelen hastalarımız var. Bu tedavi yöntemi uzun süredir yapılan bir yöntem. Ama eğitim araştırma hastanesinde halkın her kesimine hitap edebilmesi açısından bizim için çok anlamlı. Hastalarımız daha rahat ulaşabiliyor, bu tedaviden fayda görebiliyor. Tedavilerine destek ve alternatif sunmuş oluyoruz. Çoğunlukla fibromiyalji, migren, ağrı hastalarımız, immün sistem düşüklüğü olan hastalarımız oluyor. Her birinde farklı tedavi protokolleri uygulamaktayız. Şu anda bir akupunktur hastası aldık. Hastamızı yaklaşık 10 seans kadar iğneledik. Kişinin hastalığına uygun hazırlanan reçetesine göre seans sayısı değişmekte. Ozon hastalarımız için de aynı şey geçerli. Yaklaşık 10 seans almaktayız” dedi.
"Bu işte bakanlık tarafından yetkilendirilmiş sağlık çalışanları olmalı"
Tedavinin hekimler tarafından yapılması gerektiğine dikkate çeken Dr. Aba Adıyaman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özelikle kupa hekim dışı kişiler tarafından da yapıldığını bilmekteyiz ama bunun için ciddi bir eğitim gerekmekte. Özelikle kişinin hekim olması, doğru uygulama yapması açısından komplikasyonlarla karşılaşmamak adına hastanelerde uzman ellerde yapılması şifayı getirmekte. Uzman ellerde yapılmadığı takdire kişide geri dönüşümsüz hasarlar bırakabilmekte. Bu işte Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilmiş, yetkilendirilmiş uzman sağlık çalışanları olmalıdır.”
“Tedaviyle birlikte yaşam kalitem arttı”
Hasta Orçun Duran (40), yaklaşık iki yıl önce burada geleneksel tıp uygulamasını tesadüfen gördüğünü dile getirdi. Doktor Özlem Aba Adıyaman ile tanışıp durumunu anlattığını aktaran Duran, “Sol omuz tarafımda dayanılmayacak şekilde fibromiyalji ağrıları vardı. İlaç tedavisi görüyordum ama dönem dönem tetikliyordu. Daha sonra akupunktur tedavisine başladık. İlk seanstan sonra oldukça rahatlama oldu. Ağrılardan kurtulduğumu hissedince daha çok rahatlamaya başladım. Yaşam kalitem arttı. Bu kliniğin açılmasında başta Özlem Hocam ve diğer tüm yetkililerin emeğine sağlık. Gerçekten güzel bir hizmet. Özellikle kamu hastanesinde olması, işin ekonomik boyutunu düşündüğümüz zaman kaliteli bir hizmet” diye konuştu.
Tedavisi devam eden hastalardan 50 yaşındaki Aga Aydın ise, ilkokulda kusma ve baş ağrısı yaşadığını aktardı. Ondan sonra 2-3 ayda bir ağrıları olduğunu anlatan Aydın, “Baş ağrısı biliyordum. Sonra doktora gittim, 25 yıldır tedavi oluyorum. Sonra bana migren teşhisi konuldu. Çeşitli tedaviler aldım, olumlu sonuç almadım. Ağrılarım çekilmez oldu. Bu süreçte binin üzerinde iğne yaptım. Kalçalarım üzerinde duramaz oldum. En son akupunktur düşündüm. Geldim ve yedi seanstır oluyorum. Şu anda ağrılarımın yüzde 20'si ya kalmış ya kalmamış. Çok iyiyim, hayat ne güzeldir” ifadelerini kullandı.