“Bir önceki yazımızda Emir Bedirxan’ın Osmanlı’ya karşı bir dönem sessiz kalmasının altında yatan sebeplerden birisinin dini çekinceler ve ümmet bilinci olduğunu belirtmiştik. Bu yönde çekinceleri olması Osmanlı’nın ona karşı olan öfkesini ve Mirliği’nin en güçlü dönemlerinde onlara karşı başkaldırışı ve aldırmaz tavırlarını unutturmayacaktı. Aslında Osmanlının tek hedefi Botan Mir’i Bedirxan değildi. Beylikler üzerinde etkisini yitirme korkusu Osmanlı sultanı birinci Selim’de ortaya çıktı. Sultan Selim 1514 yılında meydana gelen Çaldıran Savaşında Safevileri yenilgiye uğrattıktan sonra tarih yazıcısı İdris-i Bitlisinin (Aşiretleri Parçalara Ayırma Projesi ) tavsiyelerini izleyerek, Botan yöneticilerinin yanı sıra komşu Hakkari, Behdinan, Bitlis ve Hasankeyf’in önde gelen hanedanlarının bu hatlar boyunca yöneticilik yapmalarına yönelik düzenlemeler yaptı. Bu düzenlemeye karşı çıkanlardan birisi de Emir Bedirxan oldu.”
Bu müdahalenin sonuçları olarak ; Emir Bedirxan, ailesi ve çok sayıda taraftar askeri olarak yenilgiye uğratıldıktan sonra anavatanlarından sürgüne gönderildiler. Botan Emirliğinin Başkenti Cizre’de Emir Bedirxan'in yegeni Yezdin Şêr kisa bir süre sonra yerel yönetimin başına geçirildi ama onun da Osmanlı merkezine olan sadakati sürmedi: Cizre'deki mütesellim makamına, İstanbul'dan gönderilen, Emir Bedirxana karsı yürütülen askeri seferde yer alan eski komutanlarından biri olan Mustafa Paşa gecti.Kürdistan eyaletinin bu yeni idari birimi 1847 Aralık ayında Emir Bedirxan'in yenilgisinden kısa bir süre sonra yaratıldığı zaman, Cizre aynı adla bölgenin (sancak) merkezi haline geldi. Mustafa Paşa Cizre'yi yönetmeye,artık kaymakam olarak devam etti. Selefi Yezdin $êr görevden alindi ama Osmanlı hükümeti tarafından maaşa bağlanılıp ödüllendirildi, önce İstanbul'a daha sonra da Musul'a gönderildi.Yezdin $êr' in Botan'da yerel topluluklar arasındaki nüfuzu yokluğunda bile kayda değer oranda vardı. Osmanlı kuvvetleri Kırım Savaşı ile uğraşırken kısa bir süre sonra 1854'te Botan bölgesine dönüp, yerel ayaklanmayla yeniden anavatanındaki denetimi ele geçirmeye çalıstı.! Denilmektedir ki bu ayaklanma bugün tümüyle unutulmuş olsa da ulusal tarih yazımında haksız bir biçimde tüm bağımsızlık hareketinin çıkış noktası olarak gösterilmiş olan daha önceki Emir Bedirxan'in isyanından kayda değer oranda daha fazla taraftarı harekete geçirmişti. Yezdin Sêr Botan nüfusu arasında Osmanlıların merkezileştirme çabaları ve yerel işlere müdahale etmelerine yönelik hoşnutsuzluklardan yararlanmıstı. Kasım 1854’te taraftarlarıyla birlikte Cizre'de hükümet binasını işgal etmiş yerel Osmanlı yöneticilerini tutuklamıştı. Ayaklanma Cizre'den bölgenin aşiretlerine yayılmıştı. Yezdin $êr ile Emir Bedirxan arasındaki açık düşmanlıklara rağmen, Osmanlı yöneticileri Emir'in Kürdistan'daki bu ayaklanmaya katılabileceğini ve Cizre'deki bu ayaklanma sırasında Bedirxani ailesinin sürgünde gözetimlerinin daha da sıkılaştırılmasına dikkat etmislerdi. 1855' in baharında yapılan bir Osmanlı operasyonunda Yezdin $êr ve taraftarları yenilgiye uğratıldı. Yezdin $êr Musul'daki Britanyalı konsolos vekilliğine sığınmaya çalıstı, daha sonra da tutuklanıp İstanbul'a ve oradan da Bulgaristan'daki Vidin'e sürgüne gönderildi.Bedirxani ailesinin mensupları 19. yüzyılın ikinci yarısı boyunca eski anavatanlarıyla birkaç bağlantısını sürdürmeye devam edebilmiş olsalar bile, bölgede meydana gelen gelişmeler birkaç nedenden dolayı değişmeye maruz kaldı.
Birincisi Osmanlının merkezileşme çabaları 1850 'lerden bu yana hız kazandı, hatta bu çabalarda her zaman başarılı olmasalar bile, Osmanlı Devletinin bölgedeki genel varlığı arttı.İkincisi, Kürt emirliklerin sona ermesiyle birlikte bölgedeki dayanışma ve himaye ağları büyük ölçekte değişime ugradı.Bu değişimlerden yararlanmayı, başarabilmiş bir grup çoğunlukla Nakşibendi-Halidiye tarikatının şeyhleri olmak üzere dini yetkililer oldu. Bunlar 19. yüzyılın sonları ve 20. Yüzyılın başları boyunca önemli bir siyasi rol oynamaya devam ettiler ve pek Çok yönde de Bedirxani’lerin bölgedeki nüfuzlarından geri kalanını sağlamak için anlaşmak zorunda kaldıkları rakipler olarak ortaya çıktılar. Bedirxani ailesinin gidişinden sonra nüfuz kazanmış diğer aktörler de ikinci sırada yer alan aşiret liderleriydi. En önde gelenleri İbrahim Paşa Milli olmak üzere bunların pek çoğu ikinci Abdülhamid döneminde düzensiz Kürt savaşçılarından kurulmuş Hamidiye Alaylarındaki faaliyetleriyle konumlarını geliştirmeyi başarabilmişlerdi. İktidar için mücadele eden ciddi başka biri de Kürt Miran Aşireti lideri olan Mustafa Axa idi. 1899 'da Cizre'ye giden Carl Lehmann-Haupt bu yerin tümüyle Mustafa Axa liderliğinde yerel Hamidiyeler tarafından yönetildiğine tanık olmuştu.
Resmi ve yerel sivil idare sadece seyirci konumdaydı.' Miranlılar ile Bedirxaniler arasındaki gerilim çok eskiye dayanıyordu ve bu gerilim Emir Bedirxan Miran lideri İbrahim Ağayı ortadan kaldırıp öldürdüğünde, tam bir kan davasına dönüştü. Bedirxaniler sürgündeyken Mustafa Ağa'nin iktidarını sınırlamak için ona karşı bir kumpas geliştirmek üzere Cizre'deki yerel temasların ve Osmanlı başkentindeki giderek artan nüfuzlarını kullandılar. Miran lideri gerçekten de bir dönem cezalandırılmak üzere İstanbul'a çağrılmış olsa bile,iktidarını elde tutmayı başarabilmişti. İddia o ki 1902'de Mustafa Ağa, Bedirxani ailesinin yerel müttefiki olan Axayê Sor lehine suikaste kurban gitti. Mustafa Ağa'nın oğlu Abdülkerim babasının ardından Miran aşiretinin lideri oldu.İbrahim Paşa Milli gibi Mustafa Ağa da yakın zamanlarda kurulan Hamidiye Alaylarına mensuptu. Diyarbekir Valisinin himayesi altındaydı ve İstanbul'dan da biraz destek görüyordu. Bu yüzden 1890 'lar boyunca onun giderek artan iktidar ve nüfuzunu frenlemek Bedirxaniler için kolay olmamış olabilir.
Bedirxanilerin ayrılmalarından sonra, Cizre bölgesinde iktidar boşluğunu dolduranlar sadece yerel dini otoriteye sahip şahsiyetler değil, Milli ve Miran gibi Kürt aşiretleriydi de. Özellikle de Bedirxanilerin daha önceki nüfuz bölgesinin güneyinde, Suriye çölüyle sınır olan Cezire bölgesinde Arap Şammar aşireti Botan Emirliğinin kuzeyine doğru nüfuzunu genişletebildi. 1850'lerden sonra ve 20. yüzyılın ilk on yıllarında yerel Kürt aşiretler Şammar'a saygı gösteriyorlardı.Ek bir değişim unsuru da Birinci Dünya Savaşından sonra yerel Nasturi Hiristiyanlarının Doğu Anadolu'dan ayrılmasıyla beraber geldi. Onların arazileri ve malları orada kalan nüfus arasında dağıtıldı ve bunun da yerel iktidar dengesinin değiştirmeye yönelik bir potansiyeli vardı.
Bedirxaniler sürgünde eski anavatanlarında olup bitenlerden haber almada zorluk çekiyorlardı. Bölgeye gitmeleri yasaklanmıştı ama bu geniş aileye mensup olanlar, özellikle de Yezdin $êrin koluna mensup olanlar hala bölgede oturuyorlardı. Bununla birlikte ailenin bu koluyla olan ilişkiler anlaşılabilir bir biçimde gergindi. Bedirxanilerin kendilerine Botan bölgesindeki aşiret gruplarının üzerinde kontrol sağlamalarına yardım eden yerel aracılara bel bağladıklarına dair işaretler vardır.Önemli bir aracı Axaye Sor ( diğer adı ile Mehmed Sor Ağa ya da Şırnaklı Mehmed) adında biriydi. Bu şahsın başka şeylerin yanı sıra Abdurrahman ve Miktad Midhat Bedirxan tarafından yayımlanan Kürdistan Gazetesinin Botan bölgesinde dağıtımını kolaylaştırdığı söyleniyor.Axaye Sor Kürt Şırnak aşiretinin lideriydi. Aşağı yukarı yüzyılın başında Osmanlı vilayetleri Bitlis, Diyarbekir ve Musul arasındaki sınır bölgelerini kontrol ediyordu. Nüfuz alanı arasında Cizre kazası da yer alıyordu. 1907 ‘de oğullarından ikisi bölgeden geçen yolculara saldırmaktan ve onları koruma ve sınırdan geçirme adına paralarını almaktan sorumlu tutuldu. Şirnak aşireti ile Bedirxani’lerin ortak bir düşmanı vardı, o da Bedirxani ailesinin bölgeyi terk etmesinden sonra iktidar boşluğunu doldurmuş olan ve Şirnak aşiretiyle nüfuzlarına yayma konusunda rakip olan İbrahim Paşa yönetimindeki Milli aşiretiydi. Bedirxanilerin Doğu Anadolu'daki yerel müttefiklerinin arasında Hakkâri ve Müküslü Kürt aşiretler de vardı.
Bedirxani ailesi eski anavatanlarının üzerindeki siyasi nüfuzlarını kaybetmekle kalmadılar, ekonomik varlıklarının neredeyse tamamını kaybetmekle de karşı karşıya kaldılar.Osmanlı yöneticilerinin karışmayacakları yönünde söz vermelerine rağmen, Bedirxani ailesi Beyliklerinin hüküm sürdüğü topraklarında mal varlıklarının hepsini kaybetti.
Ailenin sahip olduğu köylerden bazıları bizatihi Sultan Abdülmecidin eline geçti. Bununla birlikte aslan payını Bedirxani ailesinin gidişinden sonra bu iktidar boşluğundan yararlanan ikinci sırada yer alan yerel yöneticiler kaptı. Ailenin malları talan edildi, sarayları mahfedildi. Emir Bedirxan'in mal varlığını talan edenlerin başında gelenlerin arasında onun yeğeni Yezdin $êr ve Eğinli Hoca Kesbar adında biri vardı. Emir Bedirxan kendi mal varlığı üzerinde denetimini bir dereceye kadar sağlamaya yönelik bir girişimde bulunarak, gidişinden önce Cizre'de işlerini yürütecek ve ailenin malına mülküne göz kulak olacak bir temsilcisini atamıştı. Temsilci; borçları ödemek ve diğer kısmını da Girit adasında sürgünde olan aileye yollamak üzere ailenin mal varlığının bir kısmını satmaya yönelik emirler almıştı. Bu iş için Cizre'den Molla Sadik adında bir atanmıştı.Emir Bedirxan sürgündeyken onunla mektuplaştı ama Molla Sadik Emir'in talimatlarını yerine getirmedi. Tersine yerel yetkililerin yanı sıra yörenin diğer kudretli olanların ve bu ailenin muhaliflerinin onların mal varlıklarını talan etmesine izin verdi.
İzleyen on yıllar boyunca, hatta 20. Yüzyıla kadar Bedirxani ailesi hem mal varlıklarını geri almak için mücadele ettiler hem de Cizre ve Botan Emirliğinde siyasi nüfuzlarını yeniden kazanmaya çalıştılar. Osmanlının yasaklamalarına ve kişisel olarak büyük riskler taşımasına rağmen, ailenin tek tek mensupları 19. yüzyıl boyunca Botan bölgesine defalarca ulaşmaya çalıştı.Janet Klein de benim edindiğim izlenimlerle uyumlu olarak Bedirxanilerin eski Botan Emirliği bölgesinde geride iyi bağlantılar bıraktığını gözlemlemişti.1879'da Hüseyin Kenan Bedirxan Bey Botan bölgesine seyahat etmişti. Bu seyahatin amacı belli ki yörede bir isyanı örgütlemeye yönelik bir destek bulmaktı..1894'te, Abdürrezzak ve Halil Bedirxan Bey yerel aşiret toplulukları üzerinde iktidarlarını sağlamak üzere Rusya üzerinden Cizre'ye ulaşmaya çalıştılar. 1908'den sonra ITC'nin ( İttihat Terraki Cemiyeti ) iktidara gelmesiyle birlikte aileye mensup olanlar yeniden Cizre' ye seyahat ettiler, bu kez de yeni ortaya çıkan bu siyasi fırsatları kendi lehlerine kullanmaya çalışıyorlardı. 1911.'de olacak parlamento seçimlerinde aday olarak yer almak istiyorlardı. İttihat Teraki Cemiyeti ailenin eski rakibi Abdülkerim Miran'a destek verdiğinde, Bedirxaniler taraf değiştirerek İTC’ye e muhalif olarak seçim kampanyasında yer aldılar.Bedirxani Ailesinin tekrar Cizre ve Botan üzerinde ki nüfuzlarını yeniden sağlamaya yönelik girişimlerine rağmen bölge ve özellikle başkent Cizre Emir Bedirxanın gidişinden sonra bir karmaşanın içine düştü..
Bedirxani ailesinin uzun süre boyunca Cizre ve Botan bölgesinden uzak oluşu, aileye mensup olanlarla Birinci Dünya Savaşından sonra bölge üzerindeki otoritesini ileri sürmeye çalışırken dezavantaj oluşturuyordu.Başvurdukları Fransız yetkililer aileye mensup olanların hala ellerinde herhangi bir otorite bulundurdukları ya da Doğu Anadolu'da anlamlı bir destek toplayabildikleri konusunda ikna edilmediler.Onlara göre, İbrahim Pasa Millinin oğlu Mahmud eski Botan Emirliğini yönetebilecek çok daha muhtemel bir aday gibi görünüyordu. Bir başka deyişle Miran ve Milli aşiret liderleriyle olan bu rekabet Bedirxanilerin peşini 2o. yüzyıla kadar bırakmadı.
Bedirxani ailesinin eski nüfuz alanlarında kurumsallaşmış bir şekilde unutulması, Osmanlı devleti tarafından aktif olarak desteklendi. Yetkililer ailenin oturduğu evlerini yıktı ve tam da ayn yerde yerine hükümet binasını diktiler. Bu, sadece eski yöneticilerin izlerini ortadan kaldırmak değil, aynı zamanda onların eski siyasi merkezlerine el koymak ve sembolik olarak üzerine yazmak anlamına gelen güçlü siyasi bir mesajdı. Osmanlı siyaseti çok görünür bir biçimde Bedirxani ailesinin sürgündeki mensuplarına ve geride kalan yerel destekçilerine iktidar dengesinin değişmiş olduğunu, Kürt emirlerinin nesiller boyunca yönettikleri bu yerlerin artık merkezi devlet tarafından kontrol altına alındığına işaret ediyordu.
KAYNAK ; Osmanlı Kürt Bedirxani Aile Tarihinin İmparatorluk Bağlamındaki Anıları – Barbara Henning sayfa 97-98-99-100-101-12
1 Kardam, Sürgün Yillart, s. 140-141.
2 Badem, Ottoman Crimean War, s. 369.
3 Kardam, Sürgün Yillari, S. 144.
4 Kardam, Sürgün Villar, s. 146, yararlandign kaynak: BOA, I.MMS. 4.35, 02 C
1271 H (20 Subat 1855).
5 Kardam, Sürgün Villan, s. 116. 1865'te kardesi Mensur Bey ile birlikte Osma idaresinde basarili bir bigimde caligtilar ve Yezdin Sêr, Yanya mutasarrif o
1 Carl Friedrich Lehmann-Haupt, Armenien einst und jetzt, a c. (Berlin: Behr,
1910), c. L, s. 363: „Die Stadt ist gänzlich in den Händen der Hamidieh, die Zivilbehörden spielen eine völlige Nebenrolle'*, Lehmann-Haupt ayrica Ciz-re de Kürt alaylarinin barnmast için yeni barakalarn da insa edildigini göz-lemlemisti. Hamidiye lideri Mustafa Aga run gelir kaynaklan arasinda Dice Nehrinden geçen sallardan da vergi alma talebi de vardi, bkz. s. 364.
3 Klein, Margins of Empire, s. 90.
1 Janet Klein, "State, Tribe, Dynasty, and the Contest over Diyarbekir at the Turn of the 2oth century", joost jongerden & jelle Verhei (ed.), Social Re lations in Ottoman Diyarbekir, 1870-1915 (Leiden vd.: Brill, 2012), 5. 46rd içinde.
2 Britanyalt Binbagi Noel Birinci Dünya Savagindan sonra bölgeyi gezdiginde bu ugulamay kaydetmisti, bkz. FO 608/95, "Diary of Major E. Noel on Sipe cial Duty", Nisan 1919 tarihli.100
1 Klein, Margins of Empire, s. 90.
2MAE-Paris, 166 PO/E, Musul'daki konsolos yardimcisindan Istanbul'daki elçi Constans'à gönderilen 7 Subat 1907 tarihli raporda, aralarinda bir misoner de olmak üzere Cizreden geçip giden Fransiz yolculara Axay@ Sor'un bu iki
•Oglu tarafindan gerceklestiren saldirilar vardi.
4 Kardam, Sürgün Villar, s. 23.
5 Kardam, Sürgün Villan, s. 14.
*Yeadin.Ser, allenin Emir Bedirxan' in kolundan önce Botan Emirligini yönetmiş
1 Kardam, Sürgün Yillart, s. 30, BOA'daki belgeye dayanarak.
2 Kardam, Sürgün Villan, s. 68-69, aktardig kaynak: BOA, I.MSM. SL1300, be rada Emir Bedirxan'in Molla Sadik'a Arapça yazdig, bir mektup da yer alige
3 Klein, Margins of Empire, s. 89-90.
4 Hasan Hisyar Serdi, Görüs ve Anilarm (1907-1985,) (Istanbul: Med Yagmbe
1994), s. 105.