ÇATIŞMA KÜLTÜRÜ

Yazının başlığına bakıp “kültürel çatışma” sonucunu çıkarmamak gerekir. Konumuz olan çatışma ise bambaşka bir içeriği ihtiva ediyor.

Doğu-batı, hristiyan-müslüman ve zenci-beyaz gibi gerginlikler kültürel çatışmayı ifade eder. Oysa asıl üstünde duracağımız ise her insanın yaşadığı ve hatta yaşamak zorunda kaldığı “çatışma kültürü” dediğimiz bir nevi sorgulama biçimi. İşte bu anlamda yaşamın hem insanın kendi içinde hem de diğer kişiler arasındaki çatışmadan ibaret olduğunu yazımızda anlatmaya çalışacağız.

Çatışma kültürüne gelmeden önce Hedonizm yani hazcılık anlamına gelen felsefi akımın işleyeceğimiz ana temamızın tersi bir ifade olduğunu belirtmeliyiz. Hedonizm kısaca; hayatın esasının “haz almak”; insanın en soylu amacının da “hayattan alacağı hazzı maksimize etmek” olduğunu ileri süren felsefi düşüncedir. Görüldüğü üzere bu düşünce akımında özü itibari ile keyifli bir yaşam amacı bulunur. Hayat boyu karamsarlık yapmadan yaşamdan keyif almaya dönük bir amacı ilke haline getirir Hedonizm. Ancak yaşam gerçeklikleri bu düşünceyi aşan ve içerisinde tekdüze olaylardan çok aynı zamanda karmaşayı da barındıran bir yapı sergiler. İşte bu gerçeklik yaşama farklı bir pencereden bakmamızı zorunlu hale getirir.

Herşeyden önce çatışma kültürünün ; içerisinde savaşları, kavgaları ve bağırışları içermediğini baştan yazalım. Bu kültür her ne kadar bir çatışma özelliği taşıyorsa da özü itibari ile bir düşünce, fikir ve duygu çatışmasını özetler. Çatışmanın esas amacı iyiyi bulmaktır. Çünkü çatışma olmadan yanlışların bulunamayacağı gibi doğrular da ortaya çıkmaz. Çatışma ile muhatabın yanlışı kabul edilmediği de deklare edilir. Üstelik bu kültürde kavga, gürültü edilmeden çözüm bulunmaya çalışılır. Yanlış olan ; mantık süzgecinden geçirilmiş kelimeler, örneklemeler ve kanıtlar ile ortaya konulur. Burada görüldüğü gibi son derece gelişmiş bir modelleme ile sorun hal edilmeye çalışılır. Yalnız bu aşamada asıl mesele çatışmaya izin vermek ve ona tahammül etmekten geçiyor. O halde çatışmanın seyrini yönetmek kişiyi buna hazırlıklı hale getirmek sorunu çözmek kadar önemli bir husus.

Kişi günlük yaşamında salt başkaları ile çatışmaz. Kendi içinde de çatışır. Kendi içerisinde kişi farketmeden sayısız çatışma halleri yaşayarak kendi dışındaki saldırı ve tartışmalara hazırlıklı hale gelir. Çatışma halini kendi içinde bir denge şeklinde beceri haline getiren her zaman sorunlarını diğer bireylere göre daha hızlı ve başarılı bir şekilde çözer.

Peki çatışma kültürü ile yaşamdaki kazancımız ne olacak ? Çatışma kültürü bireye bir çok meziyet kazandıran etkilere sahip. Çatışma kültürünün olmadığı yerlerde serbest bir tartışma olmaz ve dedikodu başlar. Dedikodunun insanlarda motivasyon kaybı ve moral bozukluğuna neden olduğunu söylemeye bile gerek yok. Çatışma kültürü ile insanlar arasındaki ilişkiler derinleşmektedir. İlişkiler yapay ve yüzeysel bir içerik olmaktan çıkar. Sorunların varlığı durumunda çatışma kültürü yöntemi seçildiğinde fikirler, düşünceler çatıştırılarak diyalektik bir mekanizma ile tez, antitez ve sentez sonucuna ulaşılmaya çalışılır. Tam tersi durumda ise insanlar birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalışır. Toplumda ve bireyler arasında kavgaları önlemenin, şiddetin önünü kesmenin bariz yolu sorunları konuşarak ve fikirleri çatıştırarak çözüm kanalları yaratmaktan geçer. Bunu salt birey ve toplum düzeyinde düşünmeksizin daha geniş bir açıyla aynı zamanda bir şirket bünyesinde veya bir basit yönetim kurulunda dahi düşünmek ve uygulamak mümkün. Bir şirketteki çatışma kültürü sonucu kârlılık oranında yükselme ihtimali olur. Örneğin üretimdeki aksaklıklar tartışmalar sonucu giderilerek verimliliği daha yüksek bir üretim yöntemi elde edilmesi beklenen sonuçtur. Tarafların fikirlerini çatıştırarak hatalı, sakat ve verimsiz ögeleri elimine etmeleri bu kültür sayesinde elde edilir. Çatışma kültürünün bir diğer yönü de yanlışa karşı gelerek ve onu zorlayarak bireysel bir konum elde etmesi başarısı. Bu yöntemle aslında liderler ve kahramanlar ortaya çıkar. Zorlama ile değişimin önü açılır. Yine dışa vurulan duygular ile düşünceler içe bastırılmaz aynı zamanda psikolojik bir rahatlama da sağlanır.

Yaşamımızda zorluklara, biatlara boyun eğmemenin yegane yolu fikirlerin ve düşüncelerin tartıştığı ortamların yaratılmasından başka bir şey değil. Öyleyse doğruyu bulmak için yanlışlara her zaman hayır demeyi bilmemiz gerekiyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri