Her çocuğun olmak istediği bir hayali vardır ve bu hayal dünyası çocuğun zihninde o kadar geniş ki içerisine bir dünyayı da sığdırabilir. Böylelikle her birey, kendine özgü farklılıklarla kendi kişiliğini oluşturur. Zaten kişilik, karmakarışık bir yapıya sahiptir. Bu demektir “insanın en ayırt edici özelliği onun bireyselliğidir. Onun gibi bir kişi dünyaya asla gelmemiştir ve bir daha da gelmeyecektir.” Bu bağlamda her birey özeldir, farklıdır ve eşsizdir.
Çocuk, dünyanın en büyük saadeti ve mutluluğudur ve bunun içindir ailenin yapı taşını oluşturan çocuklardır. Bir ailenin bağlarını çocuklar korur. Çünkü çocuk, bir veli nimettir. Sofrada tadına doyulmaz bir ekmek kadar elzemdir her aileye. Çocuk, neşedir, bağrına basmaktır, sonsuz sevgi yumağıdır, paylaşmaktır ömrün en güzide demlerini onunla.
Çocuk kokusu, cennetin en nadide kokusudur. Soluksuz bir nefesin dünyalara değiştirilemeyen yegâne varlığıdır. Ailenin neslini devam ettirebilmesi için türünün devamı, son umudur çocuk. Bu da gösterir her çocuğun aslında apayrı, farklı ve özel bir dünya olduğunu.
“Çocukluk, mantığın uykusudur.” Çünkü çocuğun olduğu yerde akıl ve mantık yuva yapmaz minnacık dünyalarında. Ve tüm psikolojik yaklaşımları tek başlarına yetersiz kalır çocuğun kişiliğini tanımlamakta. Ne psikanalitik yaklaşım ile ayırıcı özellik yaklaşımı ne biyolojik yaklaşım ile insancıl yaklaşımı ne de davranışsal/sosyal öğrenme yaklaşımı ile bilişsel yaklaşım tek başına bu dünyayı keşfedebilir. Ancak bu altı yaklaşımın beraberliğinde çocuğun veya bireyin dünyası keşfedebilir. Oysa yine de biliriz ki bu altı yaklaşım da tam olarak bize sağlıklı bilgiler vermeyecektir. Çünkü insan bir bütündür ve ancak bu bütünlüğü koruyarak bilgisini elde edebiliriz.
Nitekim her çocuk, farklı ve özeldir. Fakat rekabet ve kıyaslanma ortamları çocukların hayal dünyalarını olumsuz yönde etkiler. Rekabet ve kıyas birleştirmez aksine ayrıştırır çocukları. Çünkü çocuk demek, ilgi ve sevgi demektir. Biz ancak olması gereken bu erdemlerle büyütebiliriz çocukları. Rekabet ve kıyaslanma ortamları çocukların ruhi yapılarını ve duygularını bozacağı için olabildiği kadar çocukları uzaklaştırmalıyız bu ortamlardan. Çünkü rekabet ve kıyaslanmadan ötürü görmezden gelinse nesil, depresif ve kaygılı bir neslin bireyleri olacaklardır.
Bir de dünyadaki minik yıldızlar gibi parıldayan, rüyalarda müziğe uyanmak onlar için kaygısız olan ve “gözleri bana yardım edin” diyen dünyanın küçük yıldızları vardır. Bu çocuklar da özel ve farklıdırlar. Çünkü onlar meleklerin yükseldiği rüyalar gibi renkli, güzide ve hayatın ritmi ve müziğidirler.
Her çocuğun kendine özgü yetenekleri, kapasitesi ve hayalleri vardır. Nasıl ki beş parmağın bile beşi bir değil ve isterseniz itip çekin, aynı hizaya getirmeyi deneyin ama nafile parmaklarınız kırılır. Peki, büyüklerimiz ne zaman farkına varacaklar? Her çocuk farklı ve özeldir. Er ya da geç hepsi bir şekilde öğrenir. Her birinin kendi öğrenme hızı var ve her biri de farklı öğrenir. Çünkü beş parmağın beşi bir değildir. Her parmağın farklı bir boyutu ve hacmi vardır ve bu demektir her çocuğun da öğrenme hızı farklıdır.
Nitekim ilgi, çok önemli, çok mühimdir. İyileştirme kudretine sahiptir ve acıya merhem olur. Çünkü yer kubbedeki tüm çocuklar, ilgiyi veya ilgilenilmeyi ister. Kucaklamak, sevdiğinizi göstermek için yanağına kondurduğunuz bir öpücük. Evladım, “seni seviyorum” diyebilmek, korktuğu zaman size sığınabilmesi, kaydığı zaman, düştüğü zaman sizi yanında bulabilmesi, güven vericidir, ilgilenmek. İlgilenmek budur, değil mi?
Her çocuk farklı ve özeldir! Çünkü etrafımızda, yanı başımızda ve aramızda dünyanın seyrini değiştirebilecek öylesine değerli, eşsiz ve güzide cevherler vardır. Çünkü bu özel ve benzersiz çocuklar, dünyaya farklı gözlerle/farklı pencerelerle bakarlar. Düşünme şekilleri farklıdır. Çünkü herkes anlayamaz onları. Farklıdırlar, yaşıtlarından benzersizdirler. Buna rağmen aralarından dünyayı şaşırtan başarılara imza atanlar çıkar. Çünkü hayal dünyaları farklı, eşsiz ve geniştir.