KADININ ÖZGÜRLÜK ANDI MIDIR, NEVRUZ?

Bu hafta zihnimde beyin fırtınası yaparken ne üzerine yazayım diye düşünürken bir anda yazın faslıma, güncel bir konu olan Nevruzu heybeme almaya karar kıldım.

Bu hafta zihnimde beyin fırtınası yaparken ne üzerine yazayım diye düşünürken bir anda yazın faslıma, güncel bir konu olan Nevruzu heybeme almaya karar kıldım. Peki, Nevruz nedir, ne değildir? Nevruzun tarihi gelişimi hangi hadiseyle başladı, çıkış noktası nedir? Nevruz bir bayram mıdır yoksa sadece bir festival veya bir eğlence argümanı mı ya da yaşanması muhtemel bir efsane midir?

En iyisi gelin, bu suallerin cevaplarını beraber bulmaya ne dersiniz? Aslında Nevruzun ne olmadığını bulmaya çalışırsak ne olduğu da ortaya çıkmış olacaktır.

Tarihin gizemli ve puslu sayfalarına bakıldığında Nevruzun ortaya çıkışında iki sav ortaya atılır: birincisi, Türk kayıtlarında Göktürklerin yeniden doğuşunu anlatan Ergenekon Destanı’nda dik yamaçlı dağlarla çevrili bir vadide 400 yıl kalan Türklerin dağın demir kısmını eriterek kendilerine yol açtıkları, çıktıkları günün habercisi olarak kutlanır. İkinci sava göre ise; Kürtlerde demirci Kava’nın ateşinin kıvılcımları bölgenin çölleri ve dağlarına yayılmış, demirci Kava’nın ateşinin şavkı dağları uyandırmış ve aydınlatmıştır. Bu ateşin aydınlığı ve kıvılcımları, Dehak’ın zulmünden kaçmış ve göç etmiş insanları Kava’nın ateşi etrafında birleştirmiş ve Nevruz bayramını yaratmıştır.

Her iki sava bakıldığında ortak noktaları; engeller aşılmış, yeniden bir diriliş olmuş ve yepyeni bir çehrenin açılmasına vesile olduğu için kutlanmaya değer görülmüştür. Birinci sava göre, engeller aşıldığı için ikinci sava göre ise demirci Kava tarafından Dehak’ın zulmünden kurtuluşunun, özgürlük ateşinin simgesi olduğu için her 21 Mart günü bir bayram tadında kutlanmaya başlanmıştır.

Zira her ne kadar çıkış noktası bu iki savdan dolayı kutlanmaya başlanmış olsa da aslında baharın müjdeleyicisi olarak bilinir Nevruz. Peki, açılan her çiçek goncası bir baharın habercisi sayılabilir mi?

Aslında “Bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar!” savı daha doğru sayılır. Dolayısıyla bahar, çiçek cennetinin yeryüzüne indirilmiş hali veya diyarıdır. Nasıl ki bir çiçek tüm güzelliğin, sadeliğin dışavurumuysa bahar da Nevruzun habercisi, müjdeleyicisidir. Bahar nasıl tüm renga renk çiçeklerin diyarıysa Nevruz da tüm renk cümbüşlerinin insanla hayat bulduğu, insanın sesinde ezgilerin şarkılarda yeşerdiği, demirci Kava’nın çekiciyle şekillenen bir özgürlük festivali, dayanışma eğlencesidir.

Nevruz ateşi, yakıcı olma özelliğinden dolayı, zulmün, haksızlığın ve adaletsizliğin zehri; zafer sarhoşluğuyla gelen bir eğlenme/eğlence, dilek tutma sembolüdür. Aslında Nevruz ateşi daha çok umudun ve özgürlüğün metaforudur.

Dolayısıyla demirci Kava’nın bu ilk çekiç darbesi, zulme, haksızlığa indirilen özgürlüğün ilk öpücüğüdür. O günden bugüne “hak, barış, demokrasi, özgürlük ve bilhassa kadının özgürlüğü” toplumumuzun feryadı, umudu olmuştur.

İşte bu yüzden ey özgürlüğün ve umudun yakıcı ateşi, Ergenekon ile Asurlular ülkesinde ilk kıvılcımı verip Orta Asya’dan Cizre’ye, Diyarbakır’a, İstanbul’a, Mardin’e, Anadolu’ya armağan edilen kadın özgürlüğünün simgesi, haksızlıklara “hayır” diyebilmenin en nadide sembolü olan Nevruz ateşini, asırlara sığmayan uyanışın yegâne imgesini birkaç dörtlükle şimdi şiirselleştirmek istiyorum:

Nevruz’um ben, Demirci Kava’nın çekiç sesi,

En güzel çiçeklerin hayat bulduğu günün habercisi,

Vatanıyım, diyarıyım kimsesizlerin kimsesi,

Rahmet gibiyim tüm gönüllere toprak, şiir olurum.

Uğurlar olsun sana ey kış, hoş geldin baharın müjdeleyicisi ey 21 Mart!

Zaman artık birlik, beraberlik ve dayanışmanın demidir. Yaşasın Nevruz!

Özgürlük, Kadın’dır. Evet, bugün kadının uyanışı,

Zulüme karşı yek vücut olduğumuz günün habercisi,

Gençler, ateşi yükseltin, bugün kadının parangalarından kurtuluşunun günü,

Ümitlerin dirildiği, toprağın hayat bulduğu,

Rengarenk çiçeklerin kokularını sunduğu,

Loş karanlıkların özgürlük ateşiyle aydınlandığı,

Üstüne şarkıların bestelendiği, şiirlerin dillere destan olduğu,

Kadere inat eşsiz bir başkaldırış öyküsü,

Ten tene, renk renge halayların kurulduğu,

Ümitlerin özgürlük çiçekleriyle, özgürlük ateşiyle efsaneleştiği,

Rehberliğinde kadının özgürleştiği, kutlu ateşin adıdır Nevruz!

Dolayısıyla Nevruz, Orta Asya ve Anadolu tarihinde vuku bulan çok önemli bir karnavaldır ve dolayısıyla gelenek haline gelmiş bir kültür taşıyıcısı, bir eğlence nedeni, bir dayanışma kültürü haline gelmiştir. Eğlencenin dorukta olduğu ve şarkılarla, ezgilerle baharın müjdeleyicisi olan Nevruz Bayramı kadınların yek vücut olduğu bir festival havasında yaşanır ve kutlanır.

Aynı zamanda Nevruz hem dirilişin sembolü hem insani hak ve vasıflara sahip çıkabilmenin metaforu hem de kadın özgürlüğünün vücut bulduğu, toplum özgürlüğünün kadının özgürlüğünden geçtiğini atıfta bulunan bir festivaldir. Bu yüzden toplumun hürriyeti, kadının hürlüğünden geçtiği için insani hak ve ödevlerinin inşası, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına adanmıştır, Nevruz.

Son tahlilde Nevruz, kadının eşitliğine veya kadının özgürlüğüne adandığı için baharın müjdeleyici havasında Ergenekon’dan dağın eritilmesiyle umut aşılayan ve Demirci Kava’nın çekiç darbeleriyle şekil veya form bulmuş kadının sesliliğine, renkliliğine, özgürlüğüne ilham kaynağı olup kadına armağan edilmiştir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazar Yazıları Haberleri