Tarih boyunca çatışmaların, savaşların ve gerilimlerin hiç eksik olmadığı coğrafyanın adıdır Ortadoğu. Halen süren gerilimler bir nevi bu coğrafyanın kaderi halini almıştır. Sosyo-politik çalkantıların hiç eksik olmadığı bu alanda hem bölgesel hem de uluslararası etkenlerin rol aldığı açık bir gerçek. Ortadoğu coğrafyasına haritadan da bakıldığında bu alanın Avrupa, Asya ve Afrika gibi üç önemli kıtanın birleşim noktası olduğu görülür. Bu durum haliyle bölgeye jeostratejik bir önem kazandırıyor. Belli ki bu üç kıta arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri faktörler kapsamındaki “enerji gerilimi” bu noktada kendini açık hale getiriyor.
Dünyada günümüzde dahi büyük bir domine güçle varlığını sürdüren inançlar, dinler hep bu bölgede çıkış noktası bulmuştur. Hz Musa, Hz İsa ve Hz Muhammed'in başlattığı dini hareketlerin merkezi de burası olmuştur. Yine Büyük İskender'in doğu seferinde karşılaştığı, etkileşim sağladığı Ortadoğu kültürü batı kültürü ile etkileşime geçerek Helenizmin temellerini atmıştır. Dolayısıyla bakıldığında günümüzde Batı dünyasının kendisine tarihsel ve kültürel referans olarak addetiği Helenizm aslında büyük bölümü ile bir ortadoğu birikimi olarak karşımıza çıkar. Nitekim Ortadoğu insanlığın medeniyete ilk adımını attığı, ilk yazının, ilk tarımın ve ilk şehir devletlerinin kurulduğu bölgeyi ifade etmektedir. Mısır ve Sümer uygarlığının etkilerinin halen modern yaşamın kaynakları olduğunu kim inkar edebilir ki?
Yine ekonomik yaşamda üretilen ticari mamullerin karayolu hattıyla dağıtım ve pazarlamasının yapılmasında bir geçiş alanının olması yönüyle de bu alan aynı zamanda bir köprü görevi işlevi de kazanıyor bu bölge. Karayolu hattı doğal olarak üretilen malların sanayi alanlarından pazarın olduğu alanlara ulaşması yönü ile de büyük bir jeostratejiye de kaynaklık etmektedir. İşte bu yönüyle de Ortadoğu tarih boyunca hep önemli olma vasfını korumuştur.
Bir gerilim bölgesi niteliğindeki Ortadoğu'nun diğer yandan sahip olduğu petrol rezervleri tüm dünyanın projektörlerini bu alana çevirmesine yeterli oluyor. Halen dünyada kullanılan enerji kaynağının yüzde ellisini oluşturan petrol rezervinin büyük bölümü bu alanda bulunuyor. Bu müthiş ekonomik rezerv Ortadoğu'ya başka bir anlam kazandırıyor aynı zamanda.
Yukarıda maddeler halinde verdiğimiz Ortadoğu'ya özgü veriler aslında binlerce yıldır süren kaos, gelirim ve savaşların nedenini gözler önüne sermeye yetiyor. Bu denli jeostratejik bir coğrafyada adeta başka ne beklenebilir tespiti son derece haklı duruyor.
Ortadoğu'nun bu denli stratejik, zengin medeniyet geçmişine karşın maalesef medeni dünya özelliklerine halen haiz olmadığı görülüyor. Çok kültürlü yapısı, geçişken, dinamik bir coğrafya sahipliği, bir türlü demokratize olamamış toplum kültürü, otoriter güce olan inanç gibi kaynaklar bu alanı stabil hale gelmesindeki engeller. Dolayısıyla bu alan demokratik ve ekonomik zenginliğin tavan yaptığı bir Norveç değil tabi ki. Örneğimiz olan Norveç'teki refah kendi çabalarının ürünü olduğu elbette söylenemez. Eğer Ortadoğu gibi üç kıtanın birleştiği bir yer olsaydı buradaki soruların aynısını yaşayacağımızın herkes emin olabilir. Dolayısıyla gelişmişlik özelliklerinin kaynağını aslında büyü bölümü ile dış dünya etkilerinden soyutlanmışlık olarak karşımıza çıkar. Dış dünyadaki etkiler ne ölçüde size yansıma yaparsa o denli siz de bu etkilerin bir mağduru haline gelirsiniz. Dolayısıyla gerilimlerden uzaklık ve edilgenlik bir nevi gelişmenin de konumu durumda.
Ortadoğu'da çeşitli tarihsel süreçlerde gelişmiş ve demokratize olmuş devlet yapılarının oluşumu noktasında çeşitli fırsatlar doğmadı değil. Özellikle son yaşadığımız ve adına Arap baharı denilen çıkışlar da fayda getirmemiştir bu alana. Yukarıda belirttiğimiz hem coğrafik hem de sosyo kültürel nedenler arap baharını başarısız hale getirmiştir. Dinsel, mezhepsel ayrılıklar ve toplumun değişme olan katılımının düşük seviyelerde seyretmesi başlıca diğer nedenler.
Bitmeyen senfoni olarak adlandırılan Ortadoğu'daki sorunlar yumağının, sahip olduğu nedenlere bağlı olarak gelecekte de devam etmesi tüm dünya için bir umutsuzluk nedeni. Dünyanın bu bölgesindeki kangrenleşmiş sorunları daha kaç bin yıl sürecek?