Charles Bukowsk diyor ki "Bir entellektüel, basit bir şeyi zor bir şekilde söyler. Bir sanatçı, zor bir şeyi basit bir şekilde söyler." Sanırım yaşadığımız bu süreçte biraz sanatçı ruhunu taşımamız gerekiyor. Olaylara, yaşama, ilişkilere, mesleklere, sorunlarımıza toptan bir yaklaşımla sanat penceresinden bakmamız yaşamımıza derinlikler katacağı gerçeğini bir kenara yazalım.
Bu yaklaşımla, karşımızdaki olaylara, durumlara anlam katmak, birçok boyutu ile analiz ederek çözümlere ulaşmaya çalışıyoruz bir nevi. Tabii bunu düz bir mantık ile değil tam tersine tarihsel, sosyolojik ve insan olmanın perspektiflerini katarak yapıyoruz. Yaşamın kendisi bir çok boyutu ile basit olmasının ötesinde karmaşık yapılara sahip. En basit gördüğümüz olaylar, nesneler bile derin analiz gerektiren karmaşık boyutlara sahip. Dolayısıyla biz insanlar karşımızdaki durum ve objeleri analiz ederken yukarıda değindiğimiz düşünce ve estetik ile oluşmuş akıl yöntemlerine mecburen başvurmak zorundayız.
Sıradan yaklaşımlar kısa vadeli olur. Derinliğine bakıldığında oldukça maliyetli bir tarza da işaret eder. Yanlışı savunmanın uzun vadedeki karşılığı da bir iflastan öte anlam taşımaz. Güncel örnekler ortada. Dünyayı, yaşamı, tarihi ve diyalektiği red etmiş kurum ve toplumların geldiği hal ortada bulunmaktadır .
Salt tribüne oynayan, sloganları yaşam biçimi haline getirmiş anlayışlar sadece kendini yanıltmaz aynı zamanda karşılık bulduğu geniş kitleye de bedel verme potansiyeline sahip. Bu minvalde analiz yaptığımızda hızla bu totemlerden uzaklaşıp ayakların yere bastığı gerçekleri seçenek haline getirmeliyiz.
Binlerce yıllık düşünce tarihinin ardından sistematik manada aslında artık pek hata yapma şansımızın da olmadığını düşünüyorum. Nitekim akıl, düşünce, diyalektik yöntem, hipotez, doktrin, psikanaliz gibi insanları gerçeği bulmalarına destek olan alıp modelleri günümüze kadar sayısız neden sonuç ilişkisini yaratarak tüm insanlığa standart bir tecrübe kazandırdı.
Doğal olarak aslında biz insanlar çok boyutlu manada akıl ve onun yöntemlerinden kaynaklı hataları yapma şansına pek sahip değiliz. Ancak buna rağmen yapılan hatalar yazımızın ilk bölümünde dile getirdiğimiz “tribüne oynayan popülist” bir yaklaşımdan öteye gitmez. Yanısıra akıl ve binlerce yıllık düşünce dünyasının gerçeğini de bir kenara bırakınca da iflas etmesi muhtemel bir kandırmaca aslında.
Akıl yöntemlerinin bize sunduğu ; olaylara geniş perspektiften bakma, kendimize özgü niteliklere boyutlu anlam kazandırma çabalarını üst düzeylere getirdiğimiz sürece daha barışçıl daha insani donanımlı ve daha mutlu yaşam olanaklarını yakalamak zor olmayacaktır. Bu çabalara destek kitlesel olabileceği gibi daha dar ve nitelik itibari ile etkili yöntemler de varlığını sürdürmektedir. Haliyle alternatif ve çaba yöntemleri tek boyuttan değil tür itibari ile sahaya yayılmış şekilde sürdürülebilir özellikler barındırmaktadır.
Olay ve durumlara özel önem atfeden yaklaşımlar sorunları sağlıklı giderme yönünde etkili çabalar halini almalı. Bu anlamda evrensel bir yaklaşımdan başlayarak kendimize özgü nitelikleri de unutmamamız önemli ayrıntıyı ifade eder.
Kısacası bir yandan evrensel ilkeler diğer taraftan kendi yerel renklerimiz.