Yazının başlığı bir açıdan kültür kavramına aykırı bir sıfat. Kültür ve şikayet bir araya gelmemeli, gelememeli. Ama bu yönde bir alışkanlıklar bütünlüğü oluştuğu için başlığı bu şekilde yazdık.
Konumuzun esas kavramını teşkil eden şikayet alışkanlığı toplumsal bir hastalık aslında. Hep şikayet eden, herşeyde kusur görme alışkanlığı ysşamımızı başarısızlığa iten önemli hatalardan biri. Bu olumsuz düşünce ve tutum yüzünden yapılması gerek birçok olumlu girişimleri yerine getiremiyoruz bu da hayatlarımızda verimsizliğin başlangıcı haline geliyor. Çevredeki her duruma olumsuz bakış, eleştiri ve tatminsizlik kişinin içinde bulunduğu çaresiz duruma işaret eder. Bu durumu bir kader şeklinde görerek işin içinden çıkılmaz durum olarak algılanması o kişide aynı zamanda durgunluğa yol açma tehlikesine sahip. Çünkü beklenti içerisinde olan kişi her duruma olumsuz yaklaşınca çözümler üretme yeteneğini kaybeder. Hep olumsuz düşüncenin ürettiği yeni olumsuzluklar artık karşısına çıkar. Bu da haliyle bir kısır döngüye yol açarak kişiyi verimli , kendine yararlı, çevresine ılık saçan biri olmaktan alıkoyar.
Çevremize ailemize ve toplumumuza yararlı fertler olmanın ilk aşaması olumlu bir dünya görüşüne sahip olmakla başlar. Böyle bir duygu zemininde yeni planlar, tutumlar ve çevre yaratma potansiyeli ele geçiririz. Tüm başarılı insanların en büyük özelliği olan umutla dünyaya bakış açısı kazanırız. Olumlu ve sorunların üzerine yürüyüp çözümler üretmeye başlamak insan yaşamı için diğer yandan bir devrim özelliği taşır. Tarihte insanlık mücadelesine en çok katkıyı yapan önemli insanların tamamı herşeyden önce devrimci bir tutuma ve karaktere sahip oldukları görülür. Bu lider ister liberal, ister muhafazakar veya ister ilerici bir insan olsun, hiç farketmez. Devrimci ve dönüşümcü tutum değişimin önemli ilk adımı olmuştur.
Tabii olumlu ve dönüşüme meyilli olma tutumu her zaman tutarlı ve dengeli olması gerekiyor. Büyük tehlike çanları çalarken işin ciddiyeti dışlanarak pembe tablolar çizmek de en az şikayet kültürü kadar tehlikeli bir durum. Ancak ne olursa olsun olumlu, mücadeleci ve değer katan bir insanlık çizgisi elbette en doğru olanı. Yoksa sürekli olumsuzluk söylemleri, şikayetçi tutum, acizlik psikolojisi başta birey olmak üzere toplumu yıpratır, geriye götürür.
Olumsuz davranışlar, şikayetçi tutumların diğer bir olumsuz tarafı da çevrenizdeki insanların moralini bozması. Dolayısıyla bakıldığında böyle bir olumsuz tutum salt bireyden öte çevresini de önemli ölçüde etkileyen negatiflik aslında. Dolayısıyla böyle tututumları benimseyen durup düşünmesi ve çevresinin de olumsuz düşüncelerin esiri olabileceği tehlikesi altında olduğunu idrak etmesi gerekir.
Peki olumsuz düşünceler karşısında hangi tutumlar yer alıyor ? Bu negatif enerji karşısında yepyeni dünyalar ve düşünceler yer alır. Olumlu düşünce faaliyetleri domino taşları gibi tüm çevreyi etkileyen güce sahiptir. İşyerini düşündüğümüzde şikayetçi tutum yerine çözümden yana davranışlar herşeyden önce o işyerine ve bireye huzur getirecektir. Daha sonra çözümler sayesine işyerinin verimli artma potansiyeline mutlaka sahip olur. Çünkü ortada pozitif enerji salınır. Bu insanlık için çok büyülü ve kritik durumu ortaya çıkarır. Olumlu olmaktan çekinmemek gerekir, olumsuz düşünceler nihayetinde çıkmaz sokakları ve perişanlığı yaşatır.
Yaşamımızı pozitif yönde etkileyen temel fikirler, sözcükler, yargılardır. Zihnimizde oluşturduğunuz iyi sözcükler hayatın her anlamda iyi olmasını sağlayacağını unutmamak, pozitif yaşamın ilk adımı olacaktır.
ŞİKAYET KÜLTÜRÜ
Yazının başlığı bir açıdan kültür kavramına aykırı bir sıfat. Kültür ve şikayet bir araya gelmemeli, gelememeli. Ama bu yönde bir alışkanlıklar bütünlüğü oluştuğu için başlığı bu şekilde yazdık.
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.