TARİHİMİZE IŞIK TUTAN BİR AŞİRET (REİSİ) AĞASI

Coğrafyamızın bir kültürü olsa gerek; aşiret ağa veya beglerinin genelinin isimleri kısaltılarak anılırlar.

Coğrafyamızın bir kültürü olsa gerek; aşiret ağa veya beglerinin genelinin isimleri kısaltılarak anılırlar. Tarih boyunca hep böyle devam ede gelmiştir. Birkaç örnek verecek olursak: Aliké Baté, Hasanké Girbiyani, Sımko, Haco, vb. Bu saydıklarım memleketimizin aşiret ve konfederasyonlarını zamanında yöneten beg ve ağalardan sadece bir kaçıdır. Bu seferde bu ağalardan birini yazacağız. Ağanın adı Hasé Berekét.

Hasé Berekét 1845 yılında halı hazırda İdil ilçesine bağlı Kurtuluş köyünün Zirincan mezrasında dünyaya geldi. Zirincan Bagok sıra dağlarının güneydoğu tarafında zemini kireç taşı ile kaplı irili ufaklı tepelerden oluşan, meşelik bir ormanın orta yerindedir. Hasé Berekét Arabiya Aşiretinin Butıka kolunun ağasıdır.

Hasé Berekét’ten önce aşiretin lideri-ağası halı hazırda İdil ilçesine bağlı Özbek köyünde oturan Ferho Ağadır. Lakin Hasé gençliğe adım attığında kabına sığamaz, aşiret içerisinde önemli ve başarılı işler yapınca ağabeyi Arafat’a rağmen açıkça bir şekilde aşiretin liderliğine talip olur. Aşiretin ileri gelen adamları kendi aralarında bir durum değerlendirmesi yapar ve aşiretin bu ağır yükünü çok genç Hasé kaldıramaz kanaatına varırlar. Genç Hasé bu kararı saygı ile karşılar lakin fikrinden de vaz geçmez ve uygun zamanı bekler. Çok geçmeden daha önceden aşiretlerinin önemli bir şahsiyetini öldüren diğer bir aşiretin adamını bir şekilde ortadan kaldırınca; Butıka aşiretin adamları tekrar toplanır ve Hasé’in ağalığında hem fikir olur ağalığını kabul ederler. Genç Hasé artık tartışmasız bir şekilde Butıka aşiretinin lideri olur. Çevre aşiretlerin ağaları Hasé’nin ağalığını işitir ve tebriklerini sunarlar. Gözü pek, cesareti ve mertliği ile bölgede nam salar. Birinci dünya savaşında Rus askerlerinin zulmünden kaçan Van ve civardaki köylerin insanlarının büyük bir kısmı evini, barkını bırakıp muhacir konumuna düşerek bölgenin değişik yerlerine kaçıp dağılırlar. Bu muhacirlerden birkaç gurup Istavran köyüne Hasé Ağaya sığınırlar. Bunların içerisinde Müküs’lü Hamza ve Tatvan Beylerinden Çerkez Ağada vardır. Başta kendisi olmak üzere aşiretinin cömert insanları onlara aş ve ekmek dağıtır. Verecek bir şeyleri kalmayınca hiç yardım etmeyen ailelere haber gönderir onlarında yardım etmelerine, aileler istekli olmasalar da onları dolaylı olarak mecbur kılar. Bu muhacirlerin bir kısmı aylarca, bir kısmı da yıllarca Ağanın köyünde, himayesinde kalır.

1895’te o zamanın Cizre’de ki Hamidiye alaylarının (Miran) paşası Mustafa Paşa namı diğer Mıstoyé Miri emrindeki bir kısım askerlerini şimdi İdil ilçesine bağlı Ayseré, yeni adı ile Pınapbaşı’na gönderir. Köydeki tüm insanları köyden zor kullanarak çıkarır. Onların yerine Cubıra Aşiretinin Ağası Hamé Ilévi ve adamlarını köye yerleştirir. Hamé Ilévi Mustafa Paşanın sadık adamlarından birisidir. Köylerinden çoluk çocuklarıyla zorla kovulan Ayseréliler evsiz, barksız ve aşsız kalırlar. Mecalsız kalan bu insanlar Hasé Berekét Ağaya sığınır. Ağa adamları ile bir durum değerlendirmesi yapar; köyü işgal eden Hemé Ilevi ve adamları üzerine bir gurup adamlarını göndermeye karar verir. Emir ve komutayı ağabeyi Arafat’a verir, aynı zamanda oğlu 1. Ali’yi de onlarla gönderir. Bu arada köyü işgal edenlerin elinde küçük çaplı Osmanlı tüfekleri mevcuttur. Hasé Ağanın adamlarında ise ağızlarından doldurmalı yerel tüfekler vardır. Çatışma başlar ve günlerce devam eder. Hasé Ağanın ağabeyi Arafat ve oğlu 1. Ali maalesef karşı tarafın kurşunlarıyla öldürülür. Bu acı haberi alan Hasé Berekét adeta yıkılır ve her şeye rağmen ağabeyinin ve oğlunun cenazelerini köyden almayı başarır. Naaşları Banuh köyüne götürür ve Şeyh Zahir türbesinin yanına defin eder. Hasé’nin adamları daha fazla zayiat vermemek için geri çekilmek mecburiyetinde kalırlar. Ancak savaşmaktan vaz geçmez plan üzerine plan kurarlar. Mevsim yaz olduğu için Hamé Ilévi Ayseré’de bir damda uyuyor istihbaratı Hasé Ağaya ulaşır. Üstünde yattığı dam tespit edilir ve Ayseré’li iki adam görevlendirilir. Bu iki adam gecenin karanlığından faydalanarak dama başarılı bir tırmanma ile Hamé Ilévi’iye ulaşır ve ses çıkmasın diye adamı hançerle öldür. Cobıra Aşiretinin bu hezimetini işiten Mustafa Paşa Hasé Berekét Ağa ile diyaloğa razı olur. Yanına çağırır ama ağa gitmez. Görüşme süsü ile suikast için adamlarını gönderir; lakin Hasé hazırlıklı olduğu için paşanın adamları hiçbir şey yapmadan geri dönerler. Netice itibarı ile Cobıra Aşireti köyü terk etmek mecburiyetinde kalır. Böyle bir neticeden dolayı Hasé Berekét’in zaferlerine bir zafer daha eklenir. İşgalciler köyü terk ettikten sonra Ayseré köylüleri tekrar evlerine geri dönerler. Bu hadiseden sonra Mustafa Paşanın bölgeden topladığı hasılı (vergi) artık Hasé Ağa toplar.

1914 yılında Birinci Dünya savaşının bir tarafı olan Osmanlı seferberlik kanununu çıkarır. Hasé Berekét Rus ordularıyla savaşmak üzere oğlu Ömer ve yeğeni Resul’ü gönüllü birliklerin başında Erzurum Hasankale’ye; yani doğu cephesine gönderir. Bu durum Osmanlı yöneticileriyle aralarındaki kırgınlıkları telafi etme yolunu da açmış olur. Oğlu, yeğeni ve göndermiş olduğu diğer adamları aralıksız üç yıl Rus askerleri ile savaşırlar.

1918 yılında Osmanlı şura meclis üyesi Seyyid Abdulkadir Nehri başkanlığında Botan Miri Bedirhan Beyin torunları Celadet Bedirhan ve Kamuran Bedirhan’ın da üye olduğu ve bir çok Kürt aydınının katkılarıyla İstanbul’da“ Kürt Teali Cemiyeti” kurulur. Kürt Teali Cemiyeti bazı üyelerini Kürdistan bölgesine göndererek bölgenin ileri gelenleriyle istişarelerde bulunmalarını ister. Gönderilen bu heyetin içerisinde Celadet Bedirhan ve Kamuran Bedirhan’da yer alır. Bu heyet bölgenin diğer yörelerindeki ağalarla görüştüğü gibi memleketimizde de iki ağa ile görüşür. Bu görüşme 1919 yılında gerçekleşir. Bu ağalardan biri Behminé köyünde oturan Serhan Ağadır. Diğeri de İstevrané köyünde oturan Hasé Berekét Ağa. İki ağa ile yapılan görüşmelerden memnun kalır ve İstanbul’a geri dönerler.

İlahi kanundaki emir gereği her canlı doğar, büyür ve nihayetinde ölür. Hasé Berekét’de 75 yaşında vefat ettiğinde tarih 1920 yılını göstermektedir. Memlekette vefatı duyulunca bölgenin ileri gelen ağaları dahil olmak üzere mahşeri bir kalabalık Zirincan köyünde toplanır. Dini vecibelerin akabinde Hasé Ağa Zirincan köyündeki tarihi Şeyh Yusuf kabristanına defin edilir.

Kaynak: Tahir Genç, Nuri Genç, Ömer Genç

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazar Yazıları Haberleri