İnsan bir tercihte bulunduğunda özgürdür. Onun bu özgürlüğü, demokrasilerin vazgeçilmez meyvesidir lâkin bu nadide meyvayla beraber hayat görüşleri şekillenir ki insan, fikri hür, vicdanı hür olduğunda kendi geleceğini inşa eder.
Dolayısıyla demokrasinin hayat damarı, temel gıdası, aşevi, seçimdir. Seçimler, özgür iradenin ortaya koyulduğu demokrasinin yapı taşları, halkın doğrudan belirleyici güç olduğu, patronun seçmen olduğu, iradenin üstünde egemen bir gücün olmadığı çok sesliliğin, renkliliğin hayat bulduğu demokrasinin besin kaynağıdır.
Seçimler özgür bir alanı inşa ederken aynı zamanda patronun seçmen olduğunu, son sözün seçmende olduğunu gördüğümüz bir seçime şahit olduk. Dolayısıyla bu seçimde belirleyici güç, seçmen oldu. Seçmen yumruğunu masaya vurdu veTürkiye nin renk haritasını değiştirdi.
Peki, Türkiye nin renk haritası neden değişti? Bu değişime gidilme nedenleri nelerdir? Bu değişim neyin göstergesi olabilir?
* Ekonomi ve derinleşen hayat pahalılığı
* Güven endeksi ve güvensizlik
* Adaletsizliğin derinleşmesinin önüne geçilememesi, tedbirlerin yetersizliği
* Temel sorunların çözülmesi gerekirken daha çok derinleşmesi
* Siyasal kutuplaşma ve ötekileştirme
* Siyasi iklimin değişme zorunluluğu
* Uçuk vaatlerin sunulması
* Toplumun asıl sorunlarının görmezden gelinmesi
Bunlardan ötürü, son sözü seçmen söyledi ve Türkiye demokrasi orucunu bozdu. Yerel Yönetimler seçiminde seçmen, sandığa giderken ekonomiyi, hayat pahalılığını, güven endeksini, toplumsal sorunları ve adaletsizliği göz önünde bulundurduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra yerelde gösterilen aktörler de belirleyici oldu. Zaten belediyecilikte aktörün çok önemli olduğunu bu seçim de bizlere gösterdi. Seçilen her aktör, yerelde çok aktif olmalıdır ki belediyecilik demek hizmet demektir. Projelerin hayata geçirilmesi demektir. Toplumsal sorunları milimize edip gerekli tedbirlerin alınması ve çözüme kavuşturulması elzemdir. Belediyecilik, park bahçe düzenlemesi değildir sadece. Aksine her anlamda hizmetin yapılması, götürülmesi, A,B,C partisine bakmadan her kitleye hitap edebilmelidir hizmetleri.
Nitekim Türkiye de genel bir seçim olmuş olsaydı CHP %38 lik bir oy oranıyla birinci parti, %37 lik bir oranla Ak parti ikinci parti olacaktı ki dolayısıyla her parti bu seçimden öz eleştirisini yapabilmeli, hatayı başkalarında değil ki bizzat kendilerinde aramalıdırlar. Unutulmamalıdır ki eleştiri geliştirir, yenileştirir ve yeniden dizayn eder.
Netice itibariyle Türkiye'de sadece bir seçim oldu ve seçimlerde galip gelenler kadar mağlup olanlar da oldu, olacak. Bu sadece bir seçimdi ve taraflardan sadece biri kazanacağını unutmayalım. Sevinç ve hüzün bir arada olacaktı ki bu doğal karşılanmalıdır. Çünkü Türkiye de sadece bir seçim oldu ve bu dünyanın sonu değildir. Yarın yine insanlar birbirlerini görecek, utanılacak şeylere girmeye, kırıp dökmeye gerek yok. Hoşgörülü olmayı, Selamlaşmayı, Saygıyı ve Sevgiyi eksik etmeyin şu üç günlük dünyada. Ve unutmayın ki hayat her şeye rağmen güzeldir ve insan daima küllerinden yeniden doğmuştur.