ÜRETİM VE EKONOMİ

Ekonomilerin en işlevsel tarafı kuşkusuz üretimle ilgili olan yönüdür. Ekonomileri ve dolayısıyla toplumları iktisaden ayakta tutan temel unsur üretimle ilgili faaliyetler bütünlüğüdür.

Ekonomilerin en işlevsel tarafı kuşkusuz üretimle ilgili olan yönüdür. Ekonomileri ve dolayısıyla toplumları iktisaden ayakta tutan temel unsur üretimle ilgili faaliyetler bütünlüğüdür.

Üretim faaliyeti ne denli hammaddeyi dönüştüren modeli ; fonksiyonellik ve yüksek artı katma değer yönü ile güçlü ise bu derecede maddi karşılık bularak değerli hale gelir. Tarihte bu optimal noktayı yakalayan toplumların yüksek teknoloji araçlarının yanı sıra yetişmiş insan gücünü devreye alma düalizmi ile başarı çıtasını yakaladıklarını görüyoruz. Zaten üretim sürecinin de en önemli üç unsurundan ikisi olan emek ve sermaye unsurlarının bu şekilde yerini bulduğu da anlaşılıyor.

İktisaden gelişmemiş ve sanayileşmemiş yörelerde üretim olgusunun canlandırılması hernekadar zorlu çabaları gerektirse bile bu konudaki ısrardan vazgeçmek yöreyi yoksulluğa ve göçe teslim etmekle eş anlamlı. Elbetteki ideallerdeki bir sanayileşme ve üretim sektörü trendinin yakalanması oldukça zorlu aşamalardan geçecektir. Ancak yine de doğal koşulların, bölgenin jeostratejik yapısı mutlaka bir üretim alanını kapsıyordur. İşte tam bu noktada bölgesel düzeydeki yerel iktisadi ve idari bileşenlerinin ortak çabası ile üretim alanlarının neler veya hangi içerikte olabileceğininin belirlenmesi bir çaba meselesinden ibaret. Eğer bu konuda idealist bir yaklaşım geliştirilirse çölde bile üretim ile alakalı bir alan yakalamak mümkün.

Üretim faaliyetlerinin tanımlanmasında öncü rolü oynayabilecek alanların tespiti önemli. Nitekim iller ve bölgeler bazında düşündüğümüzde bu ayrımın yapılarak verimli sonuçlar alındığı görülüyor. Şırnak için tutup balıkçılık alanında üretimin mümkün olmadığı gerçeği kabullenildiğinde geriye tarım, hayvancılık ve doğal kaynaklar alanları kalıyor. Özellikle hayvancılık faaliyetleri sayesinde 1970-1980’li yıllarda Şırnak’ın bu alandaki üretim faaliyeti gerek bölgesel gerekse ülke ekonomisine oldukça katkı veren bir yapı büyüklüğündeydi. Şırnak yaylalarında yetişen onbinlerce küçükbaş hayvan et, süt ve yün ürünleri ülke ve bölge ihtiyacının bir bölümünü karşılar boyuttaydı. Ancak bu faaliyet 1990’lı yıllar ile birlikte sekteye uğramıştır. Bu alanda yapılacak teşvik ve destekler şu yaşadığımız gıda ve et krizine önemli katkılar yapacağı bir gerçek.

Şırnak doğal kaynaklar yönü ile çok zengin olmasına rağmen bu şansını kalkınması yönünde pek de değerlendirdiği söylenemez. Çok ilkel bir üretim anlayışı ile kömür madeninin üretimi ve satışı şeklindeki model son 50 yıllık süreçte hiç değişmemiştir. Bu modelin yanı sıra kömür madeninin farklı sanayi kuruluşlarında fonksiyonel kullanılması seçenekleri üzerinde araştırma yapılması yeni fırsatlara kapı açacağı nedense hiç düşünülmedi. Bu sayede yüksek artı katma değer yaratıcı seçeneklerin bulunması mümkünken klasik model izlemeye devam edilmiştir. Şırnak'ta tek sanayi alanı ve üretim alternatifi olan madencilik sektörü önemsenmelidir. Madencilik alanı ile ilgili doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını ve korunmasını amaçlayan bir sorumluluk bilinci Şırnak’ta tüm paydaşların ortak yaklaşımı olmalıdır. Buna karşılık aynı zamanda da özellikle ekolojik ve sağlık yönleri ile olumsuzlukların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin göz ardı edilmemesi gerektiğinin altını özellikle çizmemiz gerekiyor.
Tüm toplumlar için tüketim rakamı tamamiyle gelir ve kazancına bağlı bir süreç. Dolayısıyla toplumsal düzeyde geliri arttırma, refah toplumu yaratma çabalarının da önemli iktisadi boyutu üretim süreçlerinin performansına bağlı bir durum. Günümüzde nüfusları azalan, göç veren yerlerin en büyük sorunu üretimsizlikten başka birşey değil. Üretimin olmadığı yerde istihdam olmaz. Bu da mevcut iş gücünün yüzünün ya başka yörelere, yada yurt dışına çevrilmesine yol açacağı net. Oluşan nüfus boşalması kırsalda boş ve denetimsiz alanları yarattığı gibi çok daha önemli bir konu olan beyin göçünün de nedeni olması daha büyük bir kayıp sayılır.

Nitelikli insan gücünü yitiren toplum büyük ölçüde entelektüel sermayesini ve hareket gücü yüksek, yatırıma öncü olacak insanını yitirmiştir. Oysa gelişmiş ekonomiler bu stratejik gücü hep korumayı bilmiş ve bu sayede gelişme ivmesi yakalamıştır. Yetişmiş insan gücünü koruyan toplum hep bir adım ileride olacaktır.
Şırnak mevcut jeostratejik konumunu değerlendirerek sanayi faaliyetlerini arttırması yöntemi ile ortadoğu'ya açılan Habur Sınır Kapısından ekonomik girdi oranını artırabilir. Komşu ülkeler için bir üretim üssü olma seçeneğini ciddi anlamda gerekliliklerini yerine getirerek yeni bir sürece girmeyi başarmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri