Bizleri yaşamımız boyunca harekete geçiren, yeni bakış açıları kazandıran, hayata dair değer verdiklerimiz ile güçlü bağları yaratan hep esin kaynaklarıdır. Bu denli güçlü etkilerden oluşan sonuçlara sahip ve birey için adeta bir yaşam enerjisi olan kaynağı nereden aldığı oldukça önemli. Doğal olarak insanın vaktini hangi amaçlar uğruna ile kalibre ettiği bu noktada oldukça önemli.
Esin kaynakları aynı zamanda birey önüne çeşitli seçenekleri koymaktadır. Araştıran, yazan, çizen, sahip olduğu bilgileri açık yürekli bir şekilde ortaya koyan yöntemler daha meşru ve demokratik sonuçları doğururken tam tersine bir yöntem ise daha gayri insani olabilmektedir. Bu görüş doğrultusunda esin kaynaklarının dünyaya yön veren evrensel ilkelerden palazlanmasının daha iyiye işaret ettiğini söylemeye dahi gerek yok. Esin alınan kaynağın temeli bazen doğa, bazan toplumun yaşadığı genel atmosfer olabilmektedir. Örneğin Rus yazar Tolstoy başyapıtı Savaş ve Barış romanında Çarlık Rusyasında Napolyon'un 1812'de Rusya'yı işgalini ve bu savaşın, özellikle toplumda yarattığı altüst oluşu, son derece gerçekçi sahnelerle, ayrıntılı ve derinlikli analizlerle yansıtan bir esin kaynağına sahip. Bu eserde savaşın zorluğu, ortaya çıkardığı acıları çok yalın bir dille anlatır. Başyapıt ile insanlığın savaşın kötü yüzünü nasıl görmesi gerektiği sonucu da ortaya çıkıyor. Duygu, düşünce, varlık ve yokluğu bir arada anlatan bu eser belkide sonraki tarihlerde daha büyük acı olayların yaşanmasına bir nebze olsa da set çekmiş olma ihtimalini içinde barındırıyor. Görüldüğü gibi Tolstoy bu başyapıtında esin kaynağı olarak savaş ve onun karanlık yüzünü temel almış, bu sayede günümüzde bile güncelliğini yitirmeyen edebi şaheseri yaratmıştır.
Aslında büyük ölçekli olmasa da herkes yaşamında esin kaynaklarına sahip olur. Dolayısıyla bize yeni bakış açıları kazandıran düşünceler için illa Rus yazar Tolstoy gibi başyapıt yazmamız gerekmiyor. Tam tersine mesleki başarılarımız, aile bütünlüğümüz için bizi harekete geçiren mutlak değerleri yaratırız yaşamımızda. Bu aşamada önemli olan sağlıklı ve mantıklı değerlere ne denli yakın olduğumuzun ölçütü. Referans aldığımız değerler yaşamımıza keyifli ve saygın süreçler katabileceği gibi yaşamı içinden çıkılamaz bir hale getirebilir. Yeraltı dünyasında varlığını sürdüren gangsterin çocuğu veya karısının önünde esin kaynağı olacak başlıca iki seçenek bulunur. Ya gangsterin yolunu takip edip karmaşayı seçecek yada tam tersi sakin bir hayat. Devrim gibi yeni bakış açısı ile hayatına katacağı değişim sonucu kendinden sonraki nesile de bambaşka bir hayat sunma şansı varken, işin kolayına kaçan kaos tercihi ise tam bir çıkmazı ifade eder.
Esin kaynaklarının bir özelliği de deneyimlerden çoğu zaman kaynağı alıyor oluşu. Çevredeki deneyimlerin beğeni düzeyi diğer kişilerde de harekete neden olur. Bu bağlamda toplumsal duruş farkında olmadan bir çok kişiye de esin kaynağı emsallere neden olabilmektedir. Nasıl ki iyi referanslar kişileri etkiliyorsa bunun tam tersi dikkat edilmezse gayri ahlaki mesajlar bizler her ne kadar farkında olmasak da diğer insanları etkileme gücüne sahip. Sözün kısası her eylem ve mesaj bütün dünyayı dolaşarak etki yaratma gücüne sahip.
Anlaşıldığı üzere yaşam çizgimizin temelini oluşturan esin kaynaklarını doğru bir şekilde belirlemenin önemi oldukça kritik. Bu esin kaynağı kişiyi deyim yerindeyse rezil de eder vezir de.