Dünyada büyük bir hızla değişen iklim koşulları, sıcak geçen yazlar ve daha önce yaşanmayan soğuk kışlar hepimizin şikayet ettiği önemli sorunlar.
Dünya yeşil dönüşüm mücadele tarihinde başlarda doğaya karşı bariz yapılan fiziksel saldırılara bir tepki şeklinde reaksiyonlar bulunurken, günümüzde bu yaklaşım tarzı boyutlanarak, döngüsel ekonomi ve sera gazlarının salınımının engellenmesi gibi kavramlar ile daha anlamlı ve organize hal almıştır. Yeni kavramlar ile birlikte yeşil dönüşüm evrensel boyut kazanmıştır.
Dünya nüfus artışına paralel olarak ekonomideki üretim artışının devasa boyutlara ulaşması çevresel etkileri de beraberinde getirdiği görülüyor. Üretim süreçleri çevre üzerinde büyük zararlar yaratarak doğal yapının bozulmasına neden olmuştur. İşte bu aşamada yeşil dönüşüm ile üretim süreçlerinin çevre üzerindeki etkileri aza indirilmesi tasarlanmıştır.
Tam da bu noktada döngüsel ekonomi yaklaşımı ile doğal kaynakları koruyan, iklim duyarlılığını ön plana alan ve bunun sürdürülebilir hale getirilmesi düşüncesi ortaya çıkmıştır. Döngüsel ekonomi tasarımı ile üretim esnasında atık oranının en alt seviyelere düşürülmesi, daha az enerji kullanımı ve doğal enerji kaynaklarının benimsenmesi temel bir ilke şeklinde ön plana çıkmıştır.
Diğer yandan üretim süreçlerinde oluşan çevresel atıkların geri dönüşümü ve en aza indirilecek atık modelleri de döngüsel ekonomi yaklaşımının başlıca amacı. Döngüsel ekonomi yaklaşımında daha az kaynak kullanımı prensibi ile daha az atık salınımı amacı da sağlanmış olur.
Yeşil dönüşüm idealinde yaşamı kolaylaştıran araçların tercihi de önemli bir konuyu ihtiva eder kendi içinde. Elektrikli araçların benzinle çalışanlara tercih edilmesi en temel konulardan biri. Zira araçların doğaya zarar veren eksoz gazı salınımının çevreye zararı oldukça büyük..
Karbon veya sera gazları doğaya zarar veren en temel faktörler. Bu gazlar sıcaklığı içinde hapsederek dünyanın ısınmasına sebep olurlar. Şu anda yaşadığımız iklim krizinin başlıca sebebi işte bu gazlar. Sürdürülebilir teknoloji yaklaşımını ifade eden elektrikli araçlar ile çevreye ve insan sağlığına hiç bir şekilde zarar vermeyen modeller yaratılmaya çalışılır.
İşte yukarıda kısaca anlattığımız ; hayatın her alanında çevreye duyarlılık, çevre yaklaşım ilkelerinin sürdürülebilirliği, yeşil teknoloji, döngüsel ekonomi prensipleri yasal birzemine oturmuş bulunuyor. Avrupa ülkelerince imzalanmış “Avrupa yeşil mutabakatı” ile yeşil dönüşüm ideali uluslararası bir hukuk zeminine oturmuş bulunuyor. Ülkemizin de imzasının bulunduğu bu hukuk belgesi ile hızla fosil yakıtlardan uzaklaşılarak yenilenebilir enerji kaynaklarının ikame edildiği yaşam modellerini bir zorunluluk haline getiriyor bu belge. .
Yeşil dönüşüm idealine daha çok bireysel duyarlılık saiki ile değil tam tersine kurumsal bir yaklaşım modeli ile ancak sürdürülebilir hale getirilebilir. Bunun için de kamusal düzeyde yeşil dönüşüm projelerinin üretilmesi ve bunun uygulanması oldukça stratejik öneme sahip.
Yeşil dönüşüm projelerine şu örnekleri verebiliriz. Evlerde yenilenebilir güneş , rüzgar gibi enerjilerin üretimi ve kullanımı ile enerji verimli binaların inşası, elektrikli araçların teşvik edilmesi, atık miktarının azaltılarak biyolojik çeşitliliğin korunması başlıca örnekler.
Son yıllarda belediyelerin büyük şehirlerde elektrikli otobüs, herkesin kullanımına açık scooter alternatifileri bu yaklaşımın bizde de yavaş yavaş boy verdiğini gösteriyor.