Türkiye Kamu-Sen Şırnak İl Başkanı Turgut Tatar Ankara’da düzenlenen yüksek istişare toplantısına katıldı.
Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Toplantısı, il temsilcileri ve genel merkez yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla Ankara’da yapıldı.
Toplantıya Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdenir, Türkiye Kamu-Sen Şırnak İl Başkanı Turgut Tatar ve sendika genel merkezlerinin yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu.
YİK toplantısı başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimiz için saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Toplantı, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci’nin giriş konuşmasıyla devam etti. Kahveci konuşmasında ülkede bir dönüşüm ve yeniden yapılanma sürecinin yaşandığını hatırlatarak, kurumların teşkilat yapısında gerçekleştirilen değişiklikler ve sosyal güvenlik kanunu gibi düzenlemelerle getirilen yeni hükümlerin kamu çalışanlarının haklarını gerilettiğini belirtti. Yaşanan süreçte devletin memuru kavramının hükümet memuru kavramına dönüştüğüne dikkat çeken Kahveci, bu yapılanların ardından memurun iş güvencesinin kaldırılmak istendiğini söyleyerek memurları tehlikeye karşı uyardı.
YİK Toplantısı’nın açılış konuşmasını yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da gündemdeki önemli konulara değindi.
Konuşmasının başında teşkilata yönelik açıklamalarda bulunan Koncuk, önümüzdeki dönemde yetkili konfederasyon olmak için yoğun bir çalışma programı içerisinde olacaklarını açıkladı.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını kınayarak konuşmasına devam eden Genel Başkan, BOP Projesini değerlendirerek şunları söyledi:
“Bilinmelidir ki, bizim için Filistin davası, insanlık tarihi boyunca süregelmiş bir mücadeleyi ifade eder. Filistin, bize “Kanla alınan bu topraklar parayla satılamaz” diyen Abdülhamit Han’ın hatırası, Kabe’den önceki Kıblegâhımız olması dolayısı ile de mukaddes emanetimizdir. Bu nedenle hain saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı Müslüman kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Doğu Türkistan, Arakan, Musul, Kerkük, Kırım, Hocalı, Kafkaslar, Bosna unutulmamalıdır.”
Türkiye gündeminden hiç düşmeyen terör olayları hakkında da açıklamalarda bulunan Koncuk, teröristlere verilen tavizlerin, terör örgütü sempatizanlarını cesaretlendirdiğini belirtti.
Kamu Personelinde değişiklik yapmak için bir takım girişimlerin olduğunu hatırlatan İsmail Koncuk, bu değişikliklerle memurluk güvencesinin yok edilmek istendiğini ve kamu çalışanlarına dayatılan değişikliğin kabul edilebilir olmadığını vurguladı.
Koncuk, son dönemde ülkemizde yaşanan memurluk kavramı tartışmalarına da değindi;
“Devlete ve otoriteye karşı ideoloji besleyen güçler, devlete yapacakları saldırıları, memurlar üzerinden yapmaya başlamıştır. Devleti yıpratma emellerine, memuru yıpratarak ulaşmak istemektedirler. Bu nedenle içinde bulunduğumuz yüzyıl, sendikacılık kavramının ve anlamının değiştiği, sendikal mücadele alanının genişlediği bir süreci de beraberinde getirmiştir. Kamu personel rejiminin günün şartlarına uygun olmadığı açıktır. Ancak kamu personel sisteminde reform adı altında kamu görevlilerine dayatılan memurluk güvencesinden yoksun, sözleşmeli statüde çalışma yapısı da kamu hizmetlerinin gerçekleri ile uyuşmamaktadır. Küreselleşme rüzgârıyla birlikte Türk devleti üzerinde yaratılmaya çalışılan tahribat ve değişimden bu noktada en fazla nasibini alan kesim de Türk memuru olmuştur. Son yıllarda, memurların iş güvencesinin ortadan kaldırılarak idari sözleşmeli statüye geçirildiği, sendikal ve demokratik haklarının verilmediği, işçilerin de çağrı usulüne göre, esnek, kısmi zamanlı çalışma şartlarına göre istihdam edildiği bir yapı oluşturma isteği ağırlık kazanmaya başlamıştır. Kamu hizmetlerine kar-zarar, müşteri-satıcı gibi sermaye piyasası kavramları yerleştirilmeye çalışılmaktadır.Özellikle son 10 yılda kamuda istisnai olarak çalıştırılması planlanan sözleşmeli kamu çalışanlarının sayısının sürekli artması, memurluk güvencesinin zayıflatılarak, devlet memuru kavramından, hükümet memuru kavramına geçişin ayak izlerini taşımaktadır. Son yıllarda gündeme gelen değişim talepleri, kamu çalışanlarının istihdamında belirleyici unsur olan, “ülkenin ve halkın ihtiyaçları” ilkesi yerine, “özelleştirme ve kamu hizmetlerini ticarileştirme” politikasına yönelik uygulamalar içermektedir.
Özellikle iş güvencesinden yoksun 4-B ve insan haklarına aykırı bir biçimde hastalık, doğum, evlenme, ölüm gibi izinlerin, tayin, terfi gibi hakların kısıtlandığı, 4-C statüsünde istihdamın kamuda yaygın haline dönüşmesi son derece dikkat çekicidir. Kaldı ki, devletin asli ve sürekli görevleri arasında yer alan ve Anayasamızda da ifadesini bulan eğitim ve sağlık gibi sektörlerde güvencesiz ve geçici işçi çalıştırılması, devletin dönüştürülmesi projesi içinde önemli bir rol oynamaktadır.”
Taşeronlaşma adı altında yapılan uygulamaların, amacından sapmış, kamuda talanın ve yandaşlara kaynak aktarmanın yeni bir yolu olarak uygulanmaya başlandığını belirten Genel Başkan 10 yılda taşeronlaşma oranında yaşanan artışa dikkat çekti.
Süreçle ilgili olarak yaptığımız araştırmalara göre 2001 ile 2012 yılları arasında;
Kamuda sözleşmeli çalışanların sayısı %1438 oranında artmış ve 14 binden 214 bine yükselmiştir. Taşeron işçilerinin sayısı %2831 oranında artarak 17 binden 498 bine ulaşmıştır. Buna karşılık yine aynı dönemde güvenceli istihdam azalmış;KİT’lerde iş güvencesi ile çalışan personel sayısı 136 binden 64 bine gerilemiştir. KİT’lerde çalışan personel sayısındaki azalma %53’ler seviyesindedir. Yine güvenceli istihdam sayılabilecek kamu işçilerinin sayısı ise 2001 yılında 276 bin iken, bugün 156 bin dolayındadır. Kamuda çalışan işçi sayısındaki azalma %43’ü bulmuştur. Memur sayısı ise 2001 ile 2012 yılları arasında 1 milyon 642 binden 1 milyon 824 bine yükselmiştir. Ancak nüfustaki artış ve hizmet çeşitliliğinin artması hesaba katıldığında memurların sayıca artmış gibi görünmesine rağmen hizmet verdiği vatandaş sayısının aynı kaldığı, dolayısıyla artış yaşanmadığı görülecektir.”
Büyükşehir Belediye Kanunu hakkında da konuşan Koncuk yasanın ülkemizi federalizme götürmek isteyenlerin ilk somut adımı olduğunu vurguladı.
Genel Başkan’ın konuşmasının ardından Türk Tarım-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci konfederasyonların üye sayılarının karşılaştırmasının ve gelecek projeksiyonlarının yer aldığı bir sunum yaptı.
Sunumun ardından Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcileri söz alarak, önümüzdeki dönemle ilgili olarak görüş, öneri ve eleştirilerini dile getrdiler.
Yapılan konuşmaların ardından tekrar kürsüye gelen Genel Başkan İsmail Koncuk, istişare toplantısının genel bir değerlendirmesini yaptıktan sonra toplantı sona erdi.
Türkiye Kamu-Sen Yüksek İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesi, il temsilcilerinin komisyona sundukları raporların derlenmesi ve değerlendirilmesinin ardından kamuoyuna açıklanacak.