Şırnak Valiliği, Şırnak Üniversitesi ve Cizre Kaymakamlığı'nın birlikte organize ettiği III. Uluslararası Melayê Cizîrî Sempozyumu, Cizre'de başladı.
16 ve 17. Yüzyıl'da yaşamış olan Kürt alim, şair ve edebiyatçı Molla Ahmed El-Cezeri'nin hayatını, divanı'nı ve kasidelerini konu alan ve iki gün sürecek olan III. Uluslararası Melayê Cizîrî sempozyumu Şırnak’ın Cizre ilçesinde geniş bir katılım ve yoğun bir ilgi ile başladı.
Şırnak Valiliği, Şırnak Üniversitesi ve Cizre Kaymakamlığının iş birliğinde özel bir otelde düzenlenen Sempozyuma, yurt içi ile Irak, İran başta olmak üzere 34 akademisyen katıldı.
Sempozyumun açılışında Kur'an-ı Kerim ve İstiklal Marşı okundu, Melaye Ciziri'nin yaşamını anlatan video gösterimi yapıldı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sempozyuma ilişkin mesajı dinletildi.
Yoğun bir ilginin olduğu III. Uluslararası Melayê Cizîrî Sempozyumu’nda konuşan Şırnak Valisi Birol Ekici, bugün Melaye Ciziri'nin bilgi anlayışını tartışacaklarını söyledi."Melaye Ciziri'nin yaşadığı dönemde dünyanın en büyük şehri İstanbul ve en güçlü devleti de Osmanlı İmparatorluğu olduğuna vurgu yapan Ekici,bu enerjiye Anadolu topraklarındaki Hacı Bektaşi Veli Mela-i Ciziri, Mevlana türetmiştir. Bosna Hersek’e kadar gitmişlerdir." dedi.
Şırnak’taki gelişime de değinen ekici,"Şırnak artık karanlık bir konuyla anılmıyor. Birlik, beraberlik, üretim ve başarıyla anılıyor. 29 Ekim'de Cumhuriyet'imizin 101. yıl dönümünü kutladığımız gün Türkiye'de 111 bin 600 varil petrol üretilmiştir ve bunun 56 bin 700 varili bu topraklarda üretilmiştir. Burada 300 mühendisimiz var, bu bölgenin çocukları çalışıyor, 3 bin işçi çalışıyor burada. Bu sayı hızla artacak. Önümüzdeki yıl 100 binlere, 200 binlere, hatta 300, 500 binlere ulaşacak."
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan da insanlık vicdanının yaralandığı ve her gün büyük acıların, vahşetlerin yaşandığı bu çağda insan onuru ve haysiyetini yeniden ayağa kaldıracak güçlü bir sese ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Çünkü insan yaratılanların en şereflisi ve bu acıları hak etmemektedir."dedi.
Orhan,"Tüm medeniyetlerde olduğu gibi bizim medeniyetimizde de insanlık onurunu ayağa kaldıracak, insana insan duyduğu için değer veren ve onu yücelten fikirler ve ilim insanları var olmuştur.Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Melaye Ciziri'nin bu isimlerde sadece birkaçı olduğunu söyledi.
Melaye Ciziri’nin hayatına ve düşüncelerine de vurgu yapan Orhan,"İçinde bulunduğumuz topraklar tarihin ve sosyolojinin laboratuvarıdır adeta. İşte tam da bu noktada Melaye Ciziri'nin sesine, düşüncesine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duymaktayız. Akademik dünya Melaye Ciziri'nin sesini ve yansımasını duymalı, ona göre insanlığa ve sabra şifa olacak reçeteler sunmalıdır. Şırnak Üniversitesinin bugün üçüncüsünü düzenlediği bu çalışmayı da takdirle ve minnetle karşılıyoruz. Tüm bu süreçlere öncülük eden hatta 14 yıl evvel Van'ın Bahçesaray ilçesinde bu süreçleri başlatan, ardından o karanlık tozlu raflara hapsedilmiş olan büyük Kürt düşünür, şair, mutasavvıf ve o büyük tarihi kültürel kaynaklarımızı 2010 yılında gün yüzüne çıkaran ve insanlığa, insanımıza sunmaya başlayan, Kürtçe klasik edebi eserlerin basımından dolayı Sayın Cumhurbaşkanı'mıza huzurlarınızda şükranlarımı arz ediyorum."
Başta Valilik ve Cizre Kaymakamlığı olmak üzere sempozyuma destek veren bütün paydaşlara teşekkür eden Orhan, "Atılan adımlar büyük olmakla beraber alacağımız yol hala çok uzun ve çok meşakkatli. Ama inanıyorum ki devletimiz ve milletimizle birlikte katedemeyeceğimiz yol, aşamayacağımız engel yoktur." ifadelerini kullandı.
Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Alkış da ülkenin en değerli somut olmayan kültürel miraslarından birisinin de tasavvuf anlayışı ve tasavvuf kültürü olduğunu belirterek, tüm medeniyetlerin mirasçısı olunduğunu, Kültür ve Turizm Bakanlığının da faaliyetlerinde bu gerçeklikten yola çıkarak hareket ettiğini söyledi.
Alkış, "Divan metni bölge insanı tarafından öyle benimsenmiş ki zamanla çevrede Divan hafızları ortaya çıkmıştır. Özellikle Cizre pek çok divan hafızının yaşamış olduğu şehirlerdendir. Cizre ile ilgili yaptığımız inceleme ve araştırmalarda El- Cezeri'nin nisbesini kullanan 100'den fazla eser sahibi alim ve arif bulunmaktadır. Cizre aynı zamanda dünyanın büyük aşk destanlarından birisinin yaşandığı ve yazıldığı yerdir. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı'nın bir benzeri Mem-u Zin adıyla burada yaşanmış ve Şeyh Ahmed-i Hani gibi bir şair tarafından kaleme alınmıştır." diye konuştu.
Cizre Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar ise Melaye Ciziri, Feqiye Teyran ve Ahmed-i Hani'nin bölgede varlık gösteren ve birbirini tamamlayan 3 büyük Kürt mütefekkir edebiyatçı ve şair olduğunu belirterek, sempozyumun bu yılki temasını "Mela ve bilgi anlayışı" olarak belirlediklerini söyledi.
"Melayi Ciziri'nin şiir, beyit ve kasidelerindeki engin bilgi, derin felsefe ve tasavvufi yatkınlığının kendilerini bu kararı almaya sevk ettiğine vurgu yapan Baycar, O, yaratılan her şeyde yaradanı bulmuş, her bir varlıkta O'nu görmüş ve her şeyin özünde O'na ulaşmayı amaçlamıştır. 2 gün boyunca tüm bunların ve Ciziri'nin eserlerinin keşfedilmemiş birçok yönünün konuşulacak ve tartışılacak olması bizi heyecanlandırmaktadır. Cizre, ilim ve bilimin, akıl ve kalbin birlikteliğinin, uyumunun yegane örneğidir. Sibernetiğin kurucusu İsmail Ebul-iz El Cezeri akla pencereler açmış, Melaye Ciziri ise gönül dünyasına girmiştir. Kırmızı Medrese'de 30 yıla yakın müderrislik yapmış ve son nefesini burada vermiştir. Ömrünü ilime, bilime ve tasavvufa adayan Melaye Ciziri'ye Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyorum."
Sempozyumun düzenleme kurulu başkanı Doç. Dr. Ahmet Özdemir, "Cizre'de doğup, büyüyen Melaye Ciziri medrese alimi, tasavvuf ehli ve şairdir. Konya için Mevlana hazretleri ne ifade ediyorsa aslında Cizre, Şırnak ve bu bölge için de Melaye Ciziri aynı şeyi ifade etmektedir." dedi.
Özdemir, Bosna Hersek, İran ve Irak'tan da akademisyenlerin katıldığını ifade ederek, Melaye Ciziri'nin ulusal ve uluslararası platformlarda daha iyi tanınmasına katkı sağlayacak sempozyumun hayırlı olmasını dilediklerini belirtti.
Yapılan konuşmaların ardından sempozyum birinci oturumla başladı.