Cizre'de yaşayan vatandaşlar, bölgenin turizm potansiyelini artırmak için tarihi yerlerin restore edilmesi ve bölgeye daha fazla yerli ve yabancı turist çekebilmek için iyi çalışmaların yapması konusunda yetkililere çağrıda bulunuyor.
Mardin’in Midyat ilçesi ile Cizre arasındaki 90 kilometrelik mesafeye rağmen, Midyat bir turizm ilçesi olarak kendini geliştirirken, Cizre tarihi ve kültürel zenginliklerine rağmen henüz bu potansiyeli tam anlamıyla değerlendirememiş durumda. Bölge halkı, Cizre'deki turistik mekanların Midyat'tan daha fazla olmasına rağmen, turizmdeki bu dengesizliğe dikkat çekerek, turizmle ilgili sivil toplum kuruluşları ve kültür vakıflarının da bu konuda artık harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.
Cizre halkı, tarihi ve kültürel zenginliklerin korunarak turizmin geliştirilmesini ve bölgeye daha fazla turist çekilmesini istiyor. Yetkililerin bu konuda daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini bölgenin ekonomik ve kültürel açıdan gelişmesine katkı sağlayacak adımların atılmasını belirten halk, turizm potansiyelinin artırılmasıyla birlikte bölgenin ekonomisinin canlanacağına inanılıyor.
Cizre, tarih boyunca önemli bir yerleşim yeri olmuş ve birçok tarihi esere ev sahipliği yapmaktadır.
İşte gelişmiş bir Cizre’de turizme kazandılırması için bulunan bazı tarihi yerler:
Cizre Bırca Belek Kalesi: Cizre'nin tarihi mirasından biri olan Bırca Belek Kalesi, şehrin tarihine tanıklık eden önemli bir yapıdır. Kale, şehrin savunması için inşa edilmiş olup, tarihi boyunca birçok farklı medeniyet tarafından kullanılmıştır. Belek Kalesi'nin kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, tarihi kayıtlara göre yaklaşık olarak 12. yüzyılda Artukoğulları döneminde yapılmıştır.
Cizre Ulu Camii: Diğer bir önemli cami olan Cizre Ulu Camii, Abbasi dönemine kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. Cami, çeşitli dönemlerde yapılan eklemelerle bugünkü halini almıştır ve şehrin dini ve kültürel yaşamında önemli bir rol oynamaktadır.
Cizre'deki Tarihi Evler: Cizre, dar sokakları ve tarihi evleriyle de dikkat çeken bir şehirdir. Osmanlı dönemine ait tarihi evler, şehrin dokusunu oluşturan önemli unsurlardan biridir ve tarihe tanıklık etmek isteyen ziyaretçiler için ilgi çekici bir alan oluşturur.
Mem û Zîn Türbesi: Cizre'nin tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası olan Mem û Zîn Türbesi, Kürt edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan "Mem û Zîn" destanının kahramanları Mem ile Zîn'in mezarlarını içerir. Türbe, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli bir dini ve kültürel merkezdir.
Kırmızı Medrese: Cizre'nin tarihi dokusunu oluşturan önemli yapılarından biri olan Kırmızı Medrese, Artukoğulları döneminde yapılmıştır. Medrese, dönemin eğitim ve kültürel hayatına dair önemli bir iz bırakan mimari özelliklere sahiptir ayrıca Mela Ahmedi Ciziri’nin türbesi bulunmaktadır.
Hz. Nuh Türbesi Tufan olayından bu yana insanlığın ikinci babası olan Nuh Peygamber kendi adıyla anılan camide yatmaktadır.
Saklan Köprüsü:Doğu-batı doğrultusunda uzanan dört gözlü olan köprü Cizre şehir merkezinin yaklaşık 2.5 km kadar güneyinde Saklan Çayı üzerinde yer almaktadır.
Hamidiye Kışlası: Osmanlı son döneminde, Sultan II. Abdülhamit tarafından paşa olarak tayin edilen Cizre Miran Aşiretleri Reisi Mustafa Paşa (Mısto-i Miri) tarafından Cizreli ve Midyatlı taş ustalarına yaptırılmıştır.
Yafes Köprüsü:Cizre'de bulunmakla birlikte Dicle nehrinin yatağı değiştiğinden bugün Suriye sınırlan içinde kalmaktadır. Bugün yalnız büyük kemeriyle bazı ayaklan sağlam.
Mehmet Ağa kasrı:Cizre merkez Dağkapı mahallesinde bulunan Mehmet Ağa evi kuzey- güney doğrultusunda düz bir arazi üzerinde inşa edilmiştir. Hamidiye Binbaşısı Fettah Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Ebu'l-iz El Cezeri Türbesi: bilim insanı, mühendis ve sibernetik biliminin öncüsüdür.
"Bölgenin Zengin Tarihî Mirası Turizme Kazandırılmalı"
Cizre sınırları içinde yer alan tarihi yapılar sadece bir başlangıç. Şırnak merkez ve diğer ilçelerde de tarihî değer taşıyan ancak zamanla yok olmaya yüz tutmuş onlarca harabe yapının varlığı biliniyor. Ayrıca, Güçlükonak, Beytüşşebap ve Uludere gibi doğasıyla ünlü yaylalar da bölgenin zenginliklerinden sadece birkaçı.
Bu zenginliklerin turizme kazandırılması için daha fazla beklemeye gerek var mı?