Şırnak İl Müftülüğü tarafından "Gençliğe Değer Projesi" kapsamında Personele yönelik eğitim semineri düzenlendi.
Seminere Şırnak İl Müftülüğüne bağlı tüm personeller katıldı. Seminer İl Müftüsü Ramazan Tolan, İl Müftü Yardımcısı Selahattin Özçelik, Şırnak Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Öğr. Ü. İbrahim Baz, Müftülüğü Gençlik Koordinatörü Guhdar Zeyrek ve Psikolog Fırat Bavli tarafından verildi.
Personele yönelik verilen ve üç gün süren seminerde diyanet işleri Başkanlığın Gençlik Çalışmaları, Ergenlik Psikolojisi ve Yaklaşımlar, Gençlerle etkili iletişim, Gençlik dönemi dini krizler ve din eğitimi ile liderlik ve takım çalışması konuları üzerinde duruldu.
Ergenlik; çocuklukla yetişkinlik arasında kalan bir ara dönemdir. Ergenlik dönemi duygusal oluşumların, zihinsel değişimlerin, fiziksel olgunluğun bir biçimidir. Ergen gençler bu dönemde “Ben kimim?” , “Neye inanıp değer veriyorum?” gibi soruların cevabını ararlar.
Ergenlik, çocukluktan çıktıktan sonra yetişkin bir insan olmadan önce bir kimlik kazanma dönemidir. Ergenliği, insanın içinde fırtınaların koptuğu, sosyal, psikolojik, fiziksel değişimlerin bir arada yaşandığı, çocuklukla erişkinlik arasında yer alan, hızlı bir büyüme, gelişme ve olgunlaşmanın olduğu, gelecekteki yaşantıyı belirleyen dönem olarak tanımlayabiliriz.
Ergenliğin başlarındaki büyümenin hızlı oluşu ve cinsel gelişim, ergenin hem duygularında hem de davranış ve tutumlarında belirgin farklılıklar sergilemesine neden olur.
Ebeveynler genellikle, gençlerle konuşmanın ne kadar zor olduğunu, çocuklarının bir şey söylemediklerini veya onları dinlemediklerini söylüyor. Tipik bir senaryoyu ele alalım: Genç oğlunuzla “sorumsuz” davranışları hakkında konuşmak istersiniz (belki de çok fazla oyun oynuyor, ödevini yapmıyor ya da ev işlerini ihmal ediyor). “Konuşabilir miyiz?” diye sorarak ona yaklaşıyorsunuz. Gözlerini yuvarlıyor ve “İşte yine başlıyoruz” diyen ağır bir iç çekişle konuşmayı kabul ediyor. “Daha sorumlu olman gerekiyor” diye başladığınızda ise, gözleri, en iyi şekilde “her neyse” olarak nitelendirilebilecek bir durumda. Cevabını gördükten sonra, serinliğini ve ses tonunu kaybediyorsun, “Biliyorsun, senin için en iyisini istiyoruz, ama sen hiçbir şey yapmıyorsun, değil mi?” “Pek sayılmaz!” diye cevap veriyor ve kısa bir süre sonra yükseltilmiş sesler ve kapı çarpmaları ile karşılaşıyorsunuz. Her iki taraf da kızgın, çaresiz ve kafası karışmış hissediyor. Konuşmak işe yaramalı, değil mi? Ama çoğu zaman yaramıyor.
Gençlerle iletişim kurmak, hassas bir çizgide yer alan ama hepimizin başarması gereken bir beceri. Ebeveyn olduktan ve çocuklarla 25 yıldan uzun bir süredir psikolog olarak çalıştıktan sonra, daha güçlü bir bağlantı kurmada büyük bir fark yaratabilecek beş temel strateji olduğunu öğrenen bunları ebeveynlerle paylaştı.