Allah'ın sadece kendisi için yapılan ibadetleri kabul ettiği ve gösteriş amaçlı ibadetlerin değersiz olduğunu vurgulayan İslam dini, Kul, ameli sırf Allah rızası için olduğu takdirde sevaba müstahak olabilir. Allah başkasının ortak edildiği ameli kabul etmez. Ona mukabil sevap vermez. Diğer insanlara gösteriş için ibadet eden kul, bu ibadetine Allah’tan başkasını ortak etmiş olur” diye ifade eden Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek İslam dininde riya ve kibrin yeri ve önemini anlattı.
Riya, yani gösteriş için yapılan ibadetlerin Allah katında değerinin olmadığına ve sadece samimi bir niyetle yapılan amellerin sevaba layık olduğuna dikkat çeken Şırnak İl Müftüsü Ahmet Dilek,” Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor: “Riya ve gösteriş için amel işleyen kişinin hali, para kesesine çakıl taşı doldurup çarşıya çıkan kişinin haline benzer. Onu görenler: “Bu adamın kesesinde ne kadar çok para var.” derler. Fakat o kesenin, onu görenlerin sarf ettiği bu sözlerden başka sahibine bir faydası yoktur. Zira içindekilerle bir şey satın almak istese, hiçbir şey alamaz. İşte riya ve gösteriş için yapılan ameller de böyledir. Görenlerin: “Ne dindar insan. Ne hayırsever insan.” demesinden başka kendisine bir faydası yoktur"diye belirtti.
Hz. Peygamber'in riya ve gösteriş için yapılan amelleri bir benzetme ile anlatarak, gerçek niyetin önemini Hadislerle örnek veren Dilek,” yedi farklı durumda yapılan amellerin geçersizliğini belirten Dilek, şöyle sıraladı;
1-Ameli, korku ile yapar, fakat sakınmazsa: Yani: “Ben Allah’ın azabından korkarım.” der, fakat günahlardan kaçınmazsa onun bu sözünün kendisine bir faydası yoktur.
2-Talep etmeden, sadece ümit ederse: Yani, “Ben şanı yüce olan Allah’ın sevabını umuyorum.” der, fakat sevabı kazandıracak Salih amelleri işlemeyi talep etmezse, onun bu sözünün kendisine bir faydası olmaz.
3-Sadece niyet eder, fakat kastetmezse: Yani, kalbi ile itaatler ve hayırlar işlemeye niyet eder de bunları fiilen yapmayı kastetmezse, onun bu niyetinin kendisine bir faydası olmaz.
4-Dua eder, fakat cehdetmezse: Yani kendisini hayra muvaffak etmesi için Allah’a dua eder, fakat hayırlar işlemek hususunda cehdetmez ve gayret göstermezse, onun bu duasının kendisine bir faydası olmaz.
5-İstiğfar eder, fakat nedamet duymazsa: Yani diliyle Estağfurullah der, fakat işlemekte olduğu günahlardan dolayı pişmanlık duymazsa, onun bu istiğfarının kendisine bir faydası olmaz.
6-Amellerini açıkça yapar, gizlemezse: Yani, nefsinin terbiyesi için işlediği amelleri gizlice ve gösterişsizce değil de alenen yaparsa, bu aleniyetin kendisine bir faydası olmaz.
7-Amellerini ihlâssız yaparsa: Yani, büyük ceht ve gayretlerle ibadet ve taatlerde bulunur, hayırlar işler, fakat bunları sırf Allah rızası için değil, riya için yaparsa, onun bütün bu amellerinin kendisine bir faydası olmaz. Sadece kendi kendini aldatmış olur”.
Hz. Ali'nin riya yapanların dört alametine ve bu tür davranışların kötü olduğuna dikkat çeken Dilek,” HZ Ali (ra) şöyle der: “Riyakarın dört alameti vardır: 1-Yalnız olduğu zamanlarda uyuşuktur. Hayırlı bir amel işleme hususunda şevk duymaz, gayret göstermez. 2-Diğer insanlarla beraber olduğu zamanlarda neşelidir. Onlara gösteriş yapabileceği için şevk duyar, gayretli olur. 3-Övüldüğü zaman daha çok iş yapar. 4-Zemmedilince ameli azaltır”. Dedi
Amellerin sadece Allah'ın rızası için yapılması gerektiği ve insanların övgülerine veya eleştirilerine kulak asılmaması gerektiğini kibir ve nefsin arzularına göre yapılan amellerin ise çirkin ve Allah'ın rızasına uygun olmadığı belirten Dilek,” Amellerin ecrini yalnız Allah’tan beklemek, amelleri sadece Allah rızası için yapmak ve halkın övmelerine veya kötülemelerine hiç kulak asmamaktır. Allah, kadrini bilme nimetini, rızık olarak mutlaka verir” Şeklinde oldu.