Basın açıklaması metnini okuyan vakıf gönüllüsü Hüseyin Çimen, “Tarihin her döneminde azgınlık sapkınlık ve zulümde ileri gitmiş kişiler, topluluklar olmuştur. Ancak bu zalimlerin zulmü devamlı olmamış, zalimler bu dünyada da yaptıklarına karşılık hak ettikleri cezayı almışlardır. Yeter ki zulme karşı direnenler zorluklar karşısında yılgınlığa, umutsuzluğa düşmeden sabr-u sebat göstersinler. Aksa ve Kudüs davasını omuzlayan Gazzeli, Filistinli kardeşlerimiz, tarihte eşine az rastlanır bir sabır ve kahramanlıkla siyonist zulme ve barbarlığa karşı direniş ve mücadelelerini sürdürmektedirler” dedi.
Beşinci ayını doldurmak üzere olan bu kutlu direnişin devamı ve başarısı elbette ki sadece Filistinli kardeşlerimizin sorumluluğunda olmadığını ifade eden Çimen, “Aksa ve Kudüs davası tüm Müslümanların davasıdır. Dünyanın gözü önünde pervasızca icra edilen soykırım ve katliama karşı durmak İslami bir vecibe olduğu kadar vicdan sahibi her insan için de insani ahlaki bir sorumluluktur. Bu sorumluluk bilinciyle siyonist vahşetin sonlandırılması, mazlum Gazze ve Filistin halkının desteklenmesi için tüm imkanlarımızı seferber etmek, her daim sabır ve sebatla direniş ve mücadele safında yer almak zorundayız. Zaman, yekvücut halinde siyonistlere ve destekçileri olan küresel istikbara karşı durma, habis işgal çetesini mübarek topraklardan söküp atma zamanıdır. Bu aşamada ümmetin göstereceği zaaf, Müslümanların zilletinin devamıyla siyonist işgalin daha da kökleşmesiyle telafisi zor neticelere sebebiyet verecektir.
Bu nedenle her Müslüman fert, her İslami yapı ve topluluk, her İslam ülkesi ümmet bilinciyle mücadeleyi öncelemelidir” dedi.
Küresel çapta devam eden boykotlar ısrarla planlı şekilde sürdürülmeli, dünyanın her tarafında siyonist çıkar ve unsurlar hedef alınmalıdır diyen Çimen şöyle devam etti; “Aksa ve Kudüs davasının cephe hattı olan Gazze ve Filistin, gündemimizde ilk sırada yer almalıdır. Yerel seçimle ilgili ve siyasi, gündelik konularla ilgili diğer gündemler Gazze, Filistin Kudüs duyarlılığımızı gölgelememelidir. Her gün onlarca çocuğun, sivilin açlıktan şehit olduğu, insani yardıma ulaşmak için toplananların topluca katledildiği, gıda ve su yardımının bile engellendiği Gazze'ye temel ihtiyaç malzemelerinin ulaştırılması en öncelikli mesele haline gelmiştir. Karadan, denizden, havadan tüm imkanlar kullanılarak Gazze'deki muhasaraya son verilmelidir. Bunun için ulusal, uluslararası organizasyon ve faaliyetler arttırılmalı ve gündem oluşturulmalıdır. Refah sınır kapısının açılması için de Mısır'a baskı yapılmalıdır. 24 Şubat 'ta İstanbul'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Enformasyon Bakanları toplantısında Filistin'de işgal güçleri tarafından gazetecilere yapılan saldırılar ve siyonistlerin dünya kamuoyuna yönelik dezenformasyon faaliyetleri ele alındı. Toplantının nihai bildirisinde koşulsuz ateşkes çağrısı yapılarak siyonistlerin vahşet ve soykırımı örtbas etmek amacıyla yanlış ve yanıltıcı bilgi ve sahte haberler yayması kınandı. Siyonistlerin gazetecileri hedefleyen kasıtlı saldırılarda 130'dan fazla gazetecinin öldürüldüğü belirtilerek uluslararası topluma acil soruşturma açma çağrısı yapıldı.
Elbette ki Gazze ve Filistin için atılacak her adım anlamlı ve değerlidir. Ancak kınama, çağrı ve temennilerin siyonistleri durdurmadığı, katliam ve soykırımın tüm dünyanın gözü önünde pervasızca yapıldığı dikkate alındığında İslam ülkelerinin temsil makamındaki kuruluş ve yapıların devletlerin fiili, somut adımlar atması gerektiği izahtan varestedir. Bu çerçevede söz konusu toplantıda da değinilen, kurulacak medya gözlemevi ve dijital medya platformları kurulması kararı acilen hayata geçirilmelidir. Böylece siyonist işgalcilerin işlediği tüm suçlar tespit edilip belgelenerek dünyaya duyurulmalı ve siyonistlerin dezenformasyonu da önlenmelidir.
Yetersiz ve eksik de olsa 11 Kasım 2023'te Riyad'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesinde alınan kararların uygulanması ve takibi için gerekli mekanizmalar oluşturularak somut adımlar atılmalıdır. Bu amaçla periyodik toplantı ve çalıştaylar düzenlenerek ortak çalışmalar çeşitlendirilerek somutlaştırılmalıdır.
Uluslararası Adalet Divanının 26 Ocakta aldığı ihtiyati tedbir kararları siyonist çete tarafından dikkate bile alınmamıştır. Karardan sonra katliam devam etmiş, insani yardımın temini yerine zorbaca engellemelerle Gazzeliler açlığa ve kıtlığa mahkum edilmiştir. Uluslararası hukuku ve mahkeme kararını hiçe sayan siyonistlere karşı diplomasi ve küresel kamuoyu harekete geçirilmelidir.
Yapılacak ateşkes görüşmelerinde Hamas'ın taleplerinin dikkate alınarak koşulsuz ateşkes, ambargonun kaldırılması, Gazze'nin imarı, hukuksuz şekilde hapsedilen tutukluların salıverilmesi ve Gazzelilerin güvenli şekilde evlerine dönüşünün sağlanması için her platformda etkili girişimlerde bulunularak çaba sarf edilmelidir.
Tarih, inanç azim ve sabırla birlik halinde mücadele edip direnenlerin zafer örnekleriyle doludur. Yüce Rabbimiz de inanç ve sabırla kendi yolunda direnenlere zafer vaad etmektedir” şeklinde konuştu.