Eğitim-Bir-Sen, Şırnak Merkezde ve ilçelerde görev yapan İş Yeri Temsilcilerine yönelik iftar programı düzenledi.
İftar programına, İl Milli Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz, Eğitim-Bir-Sen Şırnak Şube Başkanı Abdullah Çatı, TÜGVA Şırnak İl Temsilcisi Fırat som ve sendika görevinden bulunan çalışanlar katıldı.
Şırnak Üniversitesi Sosyal Tesislerde gerçekleştirilen iftar programında konuşan Eğitim-Bir-Sen Şırnak Şube Başkanı Abdullah Çatı, “Ülkemizin gözbebeği ve medarı iftiharı olan Eğitim Bir Sen’imizin iftar programında, sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Ruhen ve bedenen bir arınma ayı olan Ramazan-ı Şerif’inizi kutluyorum. Tüm ibadetlerinizin, güzel niyetlerinizin kabul olmasını diliyorum. Necip Fazıl, ‘Eğer tadını bilirseniz, ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir’ diyor. Bu mübarek günlerde paylaşmanın lezzetini duyanlara ne mutlu... Sosyal dengenin, refah ve bolluk zamanında paylaşarak, darlık zamanında dayanışarak sağlanacağı hepimizin malumudur. Şırnak’ımızın insanı bu anlamda son derece duyarlı ve cömerttir. Bencilliğin çirkinliğine karşı paylaşmanın asaletini tercih eden siz değerli katılımcılar hoş geldiniz şeref verdiniz. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada ilgi ve çözüm bekleyen nice sorun var. Ülkemizin sorunlarını çözmek için buluşma noktamız milli politikalar, küresel sorunlar içinse insani yaklaşımlardır. Çalışma hayatının geleceğini garanti altına alacak istikrarı, güvenceyi ve milletin değerlerini yaşatmayı, eğitimin geleceğini kurmayı da kurgulamayı da kendimize hedef olarak belirlemiş bir teşkilatız. Eğitim, maarif davamız; ahlaki iyileşme, gerçek hedefimizdir. Bunları besleyen kadim köklerimiz, damıtan da çeyrek asrı aşan tecrübemizdir. Bizim sendikacılığımız her ne kadar üyemizin, eğitim çalışanlarının özlük ve mali haklarını iyileştirmek olsa da bununla yetinemeyiz, yetinmiyoruz. Çok daha derin meselelerimiz olmalıdır. Çalışma hayatının geleceğini de garanti altına alacak istikrarı, güvenceyi ve milletin değerlerini yaşatmayı, eğitimin geleceğini kurmayı da kurgulamayı da kendimize hedef olarak belirlemeliyiz. Biz sadece bir sendika değiliz, eğitim çalışanlarının hak ve menfaatlerini korumanın, geliştirmenin, sorunlarına çözüm bulmanın, kazanım üretmenin yanı sıra, dünya mazlumları için iyiliğin iş gören elleri olmak gibi bir sorumluluğumuz da var. Biz, hak, emek ve özgürlük mücadelesi veren bir sendikayız. Özelde üyelerimizin, eğitim çalışanlarının haklarını savunuyor, sorunlarına çözüm bulunması için çaba harcıyor, nitelikli bir eğitim için çalışıyoruz. Genelde ise ülkemiz, milletimiz, mazlumlar, mağdurlar ve yetimler için ter akıtıyoruz. Ancak, faaliyet alanımızı bununla sınırlamıyoruz. Millî ve manevi değerlerle donanmış, dünyadaki gelişmeleri iyi okuyabilen, araştıran, düşünen, düşündüğünü ifade edebilen, ilim, irfan ve hikmet yolunda şuurlu bir gençliğin yetişmesi için de sorumluluk alıyoruz. Çünkü gençler bizim geleceğimizdir. Ülke olarak, millet olarak, küresel rekabetin yaşandığı bir dünya da başarılı olmamız, ileriye gitmemiz, ilim, irfan ve hikmet sahibi gençlerin varlığıyla mümkündür.”
Bilgi, insanı malumat; düşünce, marifet; ilim ise hikmet sahibi yapar. İlim ve hikmet, hiç kimsenin doğuştan kazancı değildir. Gençliğin sosyal medyanın labirentlerinde kaybolduğu, bireyin toplumdan koptuğu, ailenin akrabalardan uzaklaştığı, benliğin bencilliğe doğru gittiği, serbestliğin özgürlükten ziyade aymazlığa doğru yol aldığı, herkesin sanal dünyaları gerçek sandığı, algı operasyonlarının tek gerçek olarak algılandığı bir dünyada okuyan genç dimağları yeniden yoğurmaya ihtiyaç var. İstiyoruz ki, gençlerimiz, içinde yaşadıkları toplumun millî ve manevi değerleriyle donansın; ilim irfanla buluşsun, tecrübe geleceğe pusula olsun. Şırnak olarak bu anlamda kayda değer bir yol aldık. Öğrencilerimiz, adanmış öğretmenleri eşliğinde okuyorlar ve daha güzel yarınlara hazırlanıyorlar.
Emeğin saygınlığı için mücadele eden, ülkesi için alın ve akıl teri dökenlerin haklarını savunan, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesini isteyen bir sendika olarak, hiçbir baskıyı ve yıldırmayı kabul etmeyerek. Çeyrek asrı geride bırakarak yarım asra yürüyen, derdi, davası
olan bir emek hareketiyiz. Üyemizi, eğitim çalışanlarını, kamu görevlilerini düşünen, onların sorunlarının çözüme kavuşturulması için emek harcayan, yarınlarımızın daha iyi olması için çalışan, ‘dünya mazlumlarının sorunu benim sorunumdur’ anlayışıyla hareket eden, ülkesinin ve milletinin yanında olan bir teşkilat olarak, bu şiarla sendikal yolculuğumuzu sürdürme kararlılığımızdan taviz vermeyeceğiz.
27 yıllık sendikal tarihimizde takdire şayan çalışmalara, önemli kazanımlara imza attık. Önümüzdeki dönemde çözmemiz gereken sorunlar, kazanıma dönüştürmemiz gereken konular var. Sendika olarak her zaman sözleşmeli istihdama karşı olduk, kamuda tek istihdam şeklinin kadrolu olması gerektiğini söyledik, söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Eşi ve işi arasında tercih yapmak zorunda bırakılanların kadro beklentisi bir an önce karşılanmalı, hem iç huzuru hem de iş huzurunu bozan, ailelerin bir araya gelmesine engel teşkil eden sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Bu anlamda girişimlerimiz, çabalarımız, mücadelemiz sürecek”
3600 ek gösterge memnuniyet katsayısını artıracak şekilde bir an önce verilmelidir.
Başta öğretmenler olmak üzere, paydaşların görüş ve önerileriyle olgunlaşan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu talebimiz var. Bu anlamda üzerimize düşeni yaptık, raporumuzu hazırlayarak yetkililere ulaştırdık. Hem ek gösterge hem de Öğretmenlik Meslek Kanunu, daha fazla zaman geçirilmeden bir an evvel kanunlaşarak hayata geçirilmelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu, eğitim çalışanlarının mali, özlük ve sosyal haklarında bir kazanç, çalışma şartlarında iyileştirme sağlamalı, şiddet konusunda koruyucu tedbirler getirmelidir.
Vizyon belgesi “Haklı bir beklenti oluşturdu ama hâlâ somut bir şeyler yok. Artık eyleme geçme, somut adımlar atma vaktidir”
“Verilen sözler, yerine getirilmesi gereken vaatler, acilen çözüme kavuşturulmayı bekleyen sorunlar var. Çözümü zamana yaymak, huzursuzluğu artırmaktan, moral ve motivasyonu bozmaktan başka bir işe yaramaz. Ek gösterge başta olmak üzere, atılması gereken adımlar ivedilikle atılmalı, beklentiler karşılanmalıdır.”
Öğrencinin istediğini giymeye hakkı varken, eğitim çalışanlarının ne giyeceğine kılıf uydurmanın, darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliğini uygulamakta ısrar etmenin bir manası yok. Gelin, tarihin çöplüğüne attığımız bu yönetmeliği hep birlikte gömelim.
Yaşanabilir bir ülke ve adil bir dünya için mücadele vermeye vesayetin olmadığı, korku tünelinde çıkmış, ham demokrasisi tam demokrasi olmuş, yürüyen ve büyüyen bir ülke idealidir bizi koşturan ve konuşturan. Sendikacılığı iyiliği önermenin ve kötülüğü önlemenin iz düşümü olarak gördük. Milletle hareket ettik, milletle ter döktük. Çünkü biz, işi millet, derdi millet, kendi millet ve yükü medeniyet olan, alın terini akıl teriyle harmanlayan bir sendikayız.
Bu duygularla sözlerime son verirken,/bu güzel akşamda, sizlerle aynı sofrayı paylaşmaktan dolayı mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Tekrar hoş geldiniz diyor, sizlere saygılarımı sunuyorum.