Cuma Namazı çıkışı Hz. Bilal Cami avlusunda düzenlenen basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları gönüllüsü Osman Ertaş okudu. Modern çağın Moğol ve Haçlı vahşetinin İslam Ümmetine musallat olmuş, güncel versiyonu olduğunu ve ABD ve İsrail’e destek veren ülkelerin ürünlerini boykot edilmesi gerektiğini belirtti. Ertaş, “Şeytani kapitalist sömürü düzeninin başını çeken ABD’nin her çeşit desteğiyle daha acımasız hareket edip Gazze’de aylardır katliamlarını sürdüren siyonist barbarlar; katildir, canidir, modern çağın Moğol ve Haçlı vahşetinin İslam Ümmetine musallat olmuş, güncel versiyonudur. Siyonist işgal rejiminin insanlığa ihaneti ve vahşeti ortadadır. Bilinsin ki, siyonist işgal rejimi, ABD ve bilumum siyonist firmaların ürünlerini boykot etmeyenler, onların ürünlerini tüketenler zalimlere meyletmiştir. Ey bu durumda bulunan insan gafletten uyan, katliamcı siyonist ve ABD’nin çemberinden çık. Aksi halde muhakkak akıbetin zelil olacaktır.
Kafir ve zalim siyonist işgalciler, güçlü değildir. Onları güçlü gösteren Müslümanım diyen gaflet içindeki insanların halidir. Müslümanlar kardeştir. Zalim, soykırımcı Siyonistlerin zulmüne karşı, Müslüman kardeşini yalnız bırakmana sebep nedir? siyonist İşgalciler ve haydut ABD’yi boykot etmeni engelleyen nedir?
Küreselleşen dünyada zevk yaşamı içindeki yuvarlanmalar, aldanmalar hakikati değiştirmez. Karanlıklar, gerçeğe gözünü kapatanlar içindir. Siyonist ve emperyalist ABD zalimliğine karşı Gazze halkı ve İslami direnişi, bu bilinçtedir. Dünyaya ebedilik gömleği giydirip gözleri kamaşan, ahiret yurdunu hafife alanlar; kendi savaşını vermemiş birer mağluptur. Unutmayalım ki zaferler önce yüreklerde başlar. Ben ne edebilirim ki demek acizliktir. Herkesin yapacağı şeyler vardır. Zaferler sadece dünyalık gözlerde değildir. Ahireti kaybedenler en büyük mağluplardır. Gazze’de aylardır vahşete imza atan siyonist işgal ordusu ve ABD yönetimi, birer pislik ve en büyük mağlupturlar.
Gazze halkı ve İslami direnişi, tüm Müslümanlar ve insanlık ailesinin her onurlu ferdi tarafından desteklenmeye, sahiplenilmeye devam edilmelidir. Siyonist-emperyalist vahşet, mahkûm edilmelidir. Her platformda gündem edilmelidir. Çocukların, kadınların, annelerin, babaların, torunların ölümleri-katledilmeleri normal görülmemelidir. Bu vahşete karşı tanıklık eden insanların suskunluğu onlar için vicdani ölüm ve fikri köleliktir. Soykırımlara, katliamlara karşı dini, mezhebi, etnik, cinsiyet, aidiyet, mensubiyet farkı gözetmeden her tür tepki ortaya konmalıdır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan, ABD öncülüğünde adaletsizliğe dayalı küresel sistemin tıkanmışlığı, sadece güçlüden yana olduğu gerçeği siyonist işgalcilerin Gazze’de aylardır gerçekleştirdiği katliamlarla bir daha teyit edilmiştir. Birleşmiş Milletler ya pasif ya da kararlarının hiçbir karşılığı yoktur. ABD’yi arkasına alan siyonist kötülük şebekesi, acımasızca vahşetine devam etmektedir. Güney Afrika, Kolombiya, Venezuela, Türkiye, İspanya gibi ülkelerin tutum ve tavırları önemlidir ve bu gibi ülkeler, ortak platformlar ile daha etkin roller almalıdır. Zira örgütlü kötülüklere karşı birlikte hareketle sonuç alınır.
7 Ekim’den bu yana işgalci siyonist çeteler ve çete başı Netanyahu emrindekilerin eliyle yaklaşık 40 bin masum insan katledildi. Refah sınır kapısı işgal edildi. İşgalin ardından Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasına engel olundu. 2 milyon Gazzelli kardeşimizin ölüm fermanı anlamına gelen kıtlık ve açlığa karşı vicdan sahibi devletler harekete geçmelidir.
Gazze’nin can damarı hükmündeki Refah sınır kapısının açılması için BM, İslam İş Birliği Teşkilatı ve diğer duyarlı ülkeler, Mısır üzerinde baskıları artırmalıdır. Gazze’deki katliamlar ve bombardımanlar nedeniyle büyük bir insani felaket yaşanmaktadır. İnsanlık bu kadar zelil ve rezil olmamıştır. Askeri durum ve ateşkes süreci dışında kesinlikle Gazze’ye su, gıda, sağlık ürünlerinin girişleri sağlanmalıdır. Katil siyonist işgal rejimi, her türlü hukuki yaptırıma maruz bırakılmalıdır.
Siyonist çeteler, Gazze’nin yanında Lübnan ve diğer Müslüman topraklara karşı eylemlerden sakınmalıdır. Aksi halde siyonist terör rejimine karşı fikriyatına bakmadan tüm silahlı direniş unsurları ve hazırım diyen Afganistan İslam Emirliği gibi güç unsurları ortak bir mekanizma ile siyonist-emperyalist kötülüğe karşı mukavemet etmelidir.
Başta Hamas ve Kassam Tugayları olmak üzere İslami direnişin ortaya koyduğu mücadele ile dünyada oluşturulan Mossad terör şebekesi algısı yerle bir edildi. ABD ve birçok Avrupa devletini arkasına alan siyonist işgal rejimi, aylardır Hamas ve diğer Müslüman cemaatlere karşı en azgın saldırılarına rağmen başarılı olamadı.
Taraflar arasındaki imkanları kıyas etmek bile doğru değilken son derece kısıtlı olanaklarla direnişçi Müslümanların ortaya koyduğu mücadele yeryüzünün en değerli ve başarılı mücadeleleri arasında tarihte yerini almıştır. Şayet uluslararası hukuk ve sistem adilce çalışmış olsaydı, Müslüman ülkelerin yönetimleri ruhlarını emperyalist devletlere teslim etmemiş olsaydı şimdiye dek bambaşka bir sonuç alınmış olacaktı. Bu yine de mümkündür; ya Gazze halkı ve İslami direnişi bu akıllara durgunluk veren muazzam direnişiyle kazanacak ya da İnsanlık ailesinin diğer unsurlarının müdahalesiyle netice başkalaşacaktır. Siyonist terör rejiminde ciddi çatlaklar yaşanmaktadır. Elebaşı Netanyahu zelil olmuştur. Dünyanın en güçlü istihbarat gücü, askeri gücü, ekonomik ve psikolojik savaş gücüne sahip işgalci rejimin düştüğü durum, rezilliktir, mağlubiyettir.
Kuvvet ve sayıca nice az topluluklar çok olanları mağlup etmiştir. Tıpkı Bedir'de olduğu gibi. İnşallah Gazze, Kudüs ve Filistin'in her karış toprağı HAMAS'ın ve direniş gruplarını galibiyetiyle sonuçlanacaktır” dedi.