Bölge Tabip Odaları'ndan "Sağlıkta Özelleştirme Politikalarına" tepki

Bölge Tabip Odaları'ndan "Sağlıkta Özelleştirme Politikalarına" tepki
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Doğu ve Güneydoğu Tabip Odaları yaptıkları ortak basın açıklaması ile Sağlıkta Ticarileşme ve Çeteleşmeye Karşı mücadele etmeyi kararlılıkla sürdüreceklerini açıkladı.

Şırnak Tabip odasının da üyesi olduğu Türk Tabipleri Birliği’ne üye Adıyaman, Ağrı, Kars, Ardahan, Iğdır, Batman, Bitlis, Diyarbakır, Mardin, Muş, Siirt,

Şanlıurfa, Van ve Hakkari tabip odası yapmış oldukları ortak yazılı basın açıklaması ile sağlıktaki bölgesel eşitsizlikler, sağlıkta ticarileşme, bölgede yaşanan anti-demokratik uygulamaların toplum sağlığına etkisine tepki gösterdi.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde faaliyet gösteren 15 tabip odasından yapılan ortak yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi;

1980’li yıllarda halkın gündeminde olmayan, ancak sermayenin gündeminde bulunan ve 12 Eylül cuntası eliyle halka dayatılan "sağlıkta özelleştirme politikaları", yeni bir aşamaya geçmiştir. Kapitalist sağlığın parçaları olan "sağlıkta özelleştirme ve sağlıkta ticarileşme" artık sağlıkta çeteleşme" ile de kendisini yoğun bir şekilde ortaya koymaktadır

Yıllardır suren sağlıktaki kapitalist saldırılar, insan sağlığı üzerinden kuralsız para kazanma ve kar hırsı, usulsüzlükler, kirli ilişkiler ve çeteleşmeye dönüşmüştür. Ülkemizde hayatın her alanına gittikçe daha da nüfuz eden ve iktidarla iç içe häl almış çeteler, kolay para kazanma alanı olarak gördükleri sağlık sektöründe de artık çekinmeden ve saklanmadan ortaya çıkmıştır. Yeni doğan servislerinden başlayarak, artık gizlenemeyen çeteleşmenin sağlığın her alanında bulunduğunu biliyoruz. Ancak yazılı, görsel ve sosyal medyada sansür ve ceza tehdidi nedeniyle kamuoyunun bilgilenmesi eksik kalmaktadır.

Sağlıkta dönüşüm politikaları sağlık alanındaki eşitsizlikleri de derinleştirmiştir. Yoksul emekçiler, acil servis kuyrukları, uzun randevu süreleri ve ertelenen tedaviler nedeniyle kamusal sağlık hizmetlerine erişememektedir. Kamusal sağlık hizmetinin de performans mesai dışı ödeme ve taşeron hizmetler uygulamalarıyla özelleştirilmiş olması bunda önemli bir rol oynamaktadır. Kamuda hizmet alamayan insanlarımız özele gitmek zorunda kalmaktadırlar. Özelde SGK ödemesine ek olarak ceplerinden yasal sınırların çok üzerinde fark ücretleri ödemektedirler. Böylelikle özel sektör kamu kaynaklarıyla beslenmektedir. Nitekim özel sektörün son 20 yıldaki gösterdiği büyüme dikkat çekicidir.

Sağlık, her zamankinden daha fazla İktidarların etki alanına girmiş ve sistemin kiril çarklarına bulaşmıştır. Sağlıkta çeteleşme yalnızca ticarileşmeden kaynaklanmamaktadır. Otoriter, tekçi ve antidemokratik anlayış şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik mekanizmalarını yok ederek çeteleşmeyi beslemektedir. Ayrıca gericilik, ırkçılık ve şiddetin egemen kılındığı bir toplumda çeteleşmelerin olması da kaçınılmazdır. Kamu otoritesi halk sağlığını korumak ve yoksullukla mücadele etmek yerine hekimleri ve sağlık çalışanlarını zorlayacak düzenlemelerle uğraşmaktadır. Gözü doymaz sermayedarların ve iktidarlarının istediği paracı, çeteci sağlık sistemini değil, sağlığın tartışmasız bir hak olduğu çocukların aç kalmadığı bebeklerin yoksulluktan ölmediği bir sağlık sistemini savunmaya devam edecektir.

Kaynak:Sedat Sevim

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.