JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI`NDAN DEPREM UYARISI
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi geleneksel olarak düzenlediği programda oda üyeleri ve aileleri bir araya geldi. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yüksek Jeoloji Mühendisi Engin Er, “Doğal kaynaklı olan depremleri önlememiz mümkün değildir. Ancak depremlerin birer afete dönüşmesini önlemek bizim elimizdedir. Depremin unutturularak senede sadece birkaç gün hatırlatıldığı deprem haftasının içerisindeyiz. Öncelikle belirtmek gerekiyor ki her unutulduğunda kendini yeni depremlerle sürekli hatırlatmasına ve devamlı gündeme gelmesine rağmen deprem gerçeğini sıradanlaştırıyoruz. Türkiye’nin yüzde 60’ı birinci ve ikinci derece deprem bölgesindedir. Konutlarımızın ise 16 milyonu yani yüzde 69’u, nüfusumuzun ise 66 milyonu yani yüzde 72’si birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 100 bine yakın insanımızı depremde kaybettik” dedi.
Bugüne kadar tercih edilmeyen depremlere karşı hazırlıklı olma ve yüksek derece zarar azaltma politikası Türkiye’nin önceliği olması gerektiğini belirten Er, “Çünkü bugün 1999 yılı öncesine göre kentlerimiz depremlere karşı daha güvenli değildir. Afet riskini azaltmaya yönelik ulusal afet politikası halen daha oluşturulmamıştır. Afetlerle doğrudan ilgili yasalarda tek bir değişiklik daha yapılmamıştır. Afet, imar ve yapı denetimi gibi kanunların yeniden düzenlenmesi konusunda aradan geçen süre içerisinde her hangi bir gelişme olmamıştır. Bir milat olarak kabul edilen Marmara depremlerinden bu yana zarar azaltma ve risk yönetimine ilişkin kayda değer bir gelişme sağlanmadığına dikkat çekmek istiyoruz. Belki bugün değil ama 1855 yılında meydana gelen deprem büyüklüğünde bir deprem oluştuğu anda bugün sorumlu olan ama sorumsuz davranan yetkililer mutlaka vicdanlarda mahkum olacaklardır” diye konuştu.
Balıkesir’in bile 2016 yılında tamamlanan 1/100000’lik planlarının Bursa’da henüz tamamlanmamış olmasını anlayamadıklarını ifade eden Er, “Fay hatlarını görmezden gelen idarecileri anlayamıyoruz. Heyelan olmadan hiçbir tedbir almayan ancak sonrasında gündemine alan yerel idarecileri anlayamıyoruz. Denetlemek devletin görevi iken, yapı denetim yönetmeliklerinde mutlaka yapılması gereken değişikliklerin yapılmamasını anlayamıyoruz. Depremi ve yerel afetleri dikkate almalıyız. Hazırlanacak olan yönetmelikler akademik odalarında içerisinde bulunduğu büyükşehir yasası ile birlikte yapılması konusunda yetkilileri uyarıyoruz” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.