Silopi`de "Bağımlı Olma Özgür Ol" Semineri

Silopi`de "Bağımlı Olma Özgür Ol" Semineri
Şırnak Yeşilay Şubesi ile Silopi Aile Destek Merkezince (ADEM) "Bağımlı Olma Özgür Ol" bağımlılıkla mücadele semineri verildi. Silopi Koç İlköğretim Okulunun konferans salonunda Yeşilay...
 

Şırnak Yeşilay Şubesi ile Silopi Aile Destek Merkezince (ADEM) "Bağımlı Olma Özgür Ol" bağımlılıkla mücadele semineri verildi.

Silopi Koç İlköğretim Okulunun konferans salonunda Yeşilay Şube Başkanı Turgay Birlik`in sunum yaptığı seminerde, uyuşturucu ile ilgili yaşanmış örnekler gösterildi.

Birlik, sunumunda her ailede yaşanabilecek bağımlılıkların önüne geçilebilmesi için bilgilendirmenin esas olduğunu söyledi.

Birlik, "Toplumumuzu bilgilendirmek için her ilçemizde böyle konferanslar düzenliyoruz. Bize düşen toplumumuzu bilinçlendirmek ve hep beraber buna engel olmaktır." dedi.

Bağımlı olanların tedavilerinin yüzde 100 olumlu sonuçlandığını aktaran Birlik, tedavi olmak isteyen 121 genci 5 yıl içerisinde kurtardıklarını bildirdi.

Bağımlılık

Türkiye’de ve dünyada hızla tütün, alkol ve uyuşturucu madde alım oranları artmakta, maddeye başlama yaşları gittikçe düşmektedir. Diğer bağımlılıklar gibi teknoloji ve kumar bağımlılığı da kişiye, aileye ve topluma psikolojik, sosyolojik ve ekonomik zararlara yol açmaktadır.

Bağımlılık kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkiler. Toplumun felaketi sayılabilecek bağımlılıkları engellemek ancak iyi bir koruyucu halk sağlığı yaklaşımıyla mümkün olur.

Psikiyatrik bir sendrom olan bağımlılığın tanısı için aşağıda sayılan ölçütlerin yalnızca üçünün bir arada görülmesi yeterlidir.

Kullanılan maddeye tolerans gelişmesi

Madde kesildiğinde ya da azaltıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması

Madde kullanımını denetlemek ya da bırakmak için yapılan ama boşa çıkan çabalar

Maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak için büyük zaman harcama

Madde kullanımı nedeni ile sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin olumsuz etkilenmesi

Maddenin daha uzun ve yüksek miktarlarda alınması

Fiziksel ya da ruhsal sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen madde kullanımını sürdürmek

Fiziksel bağımlılık, kullanılan maddeye karşı bir adaptasyon gelişmesine bağlı olarak maddenin varlığına karşı duyulan fizyolojik bir istektir. Ruhsal bağımlılık ise kişinin duygusal ya da kişilik yapısı gereği, gereksinimlerini tatmin etme/giderme amacı ile o maddeye düşkünlüğüdür.

Bağımlılık ciddi bir hastalıktır. Bağımlılığa ilişkin beyinde birçok nörokimyasal, nörofizyolojik değişimler saptanmıştır. Bağımlılık tedavisi, belirli şemaları ve ilkeleri içeren kapsamlı bir protokol ile sağlanabilir. Bağımlı kişiler bağımlılığın bir hastalık olduğunu kabul eder ve hastalıklarda uyulması gereken kurallar olduğunu bilirlerse tedaviye uyumları artmaktadır.

Uyuşturucu madde bağımlılığı nedir?

Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Bağımlı, madde kullanımına ara verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar. Zamanla madde kullanım sıklığını ve dozunu artırır.

Aşağıdakilerden sadece 3`ünün 12 aylık bir süre içerisinde görüldüğü kişi bağımlıdır.

Kullanılan madde miktarının sorunlara rağmen giderek artırılması.

Bırakma çabalarının boşa çıkması.

Maddeyi sağlamak, kullanmak veya bırakmak için çok fazla zaman harcanması.

Sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azaltılması veya bırakılması

 Etkileri

Uyuşturucu olarak kullanılan maddelerin kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek fiziksel ve psikolojik tahribata yol açarlar. Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli kullanım şekli yoktur. Kullanan herkes için bağımlı olma riski eşittir. Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi tanır ve bir daha unutmamak üzere hafızasına alır. Hücresel öğrenme süreci denen bu durum herkes için geçerlidir.

Aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi normal yaşam ve davranışlarından uzaklaştırır.

Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmlarına/kanamalarına sebep olur.

Tüm iç organların zarar görmesine ve buna eşlik eden bir dizi hastalığa neden olur.

Zehirlenmelere ve bu yolla gelen ölümlere sebep olur.

Uyuşturucular, bireyin çevreye uyum yeteneğini azaltır. Bağımlı giderek aileden ve çevresinden kopararak, yalnızlaşır. Çoğu zaman bu tabloya ağır bunalımlar eşlik eder.

 Ne yapmalı?

Eğer kişi maddenin etkisi altında ise onunla bu durumda konuşmanın yararı olmaz.

Kendinizi hazır hissetmeden onunla konuşmayın.

Açık, samimi ve inandırıcı olun, öğüt vermeyin.

Genellemeler yapmaktan kaçının.

Korkularınıza dayanarak konuşmayın.

Onu etiketlemekten kaçının, çünkü “kullanıcı olarak” etiketlenen kişiye yaklaşmak çok zordur.

Önyargılarınızın farkına varın (“Bunlar iflah olmaz”), böylece yanlış iletişim kurma olasılığını azaltırsınız.

Kendinizi onun yerine koymayı deneyerek onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın.

Uzman yardımı alması için samimi bir yaklaşımla onu ikna edin.

Ne yapmamalı?

Kabullenmeme-İnkâr: “Yok, benim çocuğum asla kullanmaz.”

Kendini ve eşini suçlama: “Bu çocuk senin yüzünden böyle oldu.” “Biz iyi anne-baba olamadık.”

Hayal kırıklığı, çaresizlik duygusu: “Ben seni bunun için mi yetiştirdim?” “Her şey bitti, artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz.”

Öfke: “Benim böyle bir çocuğum olamaz!”

Çocuğu suçlama ve aşağılama: “Senden hiçbir şey olmaz.”

Uç kararlar alma: “Okul hayatın bitti.”

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.