PİR KUREYŞ-EBÜLKASIM

Rivayet edilir ki PİR Küffarla harpten dönerken mağara evine gelir. belli bir istirahattan sonra Hılvethanesine çıkar ve SEYRİ SLUKA dalar.

Memleketimin buram buram Medeniyet ve Tarih kokan yerleşim yerlerinden Midyat, Dargeçit ve İdil İlçeleri üçgeninde medfun bir Veli zattan bahsedeceğiz. Bu Zat Pir KUREYŞ veya namı diğer EBÜLKASIM’dır. Bu Veli Zat aynı zamanda Hz. Peygamberin (A.S.V.) soyundan.. Yani Kureyşi olduğu rivayet edilir.

İdil ilçesine 30, Dargeçit İlçesine 25, Midyat İlçesine 50 km mesafede olduğu tahmin edilen üç vadinin kesiştiği bir bölgededir PİR KUREYŞ. Dilden dile anlatıla gelen bu yerleşim yeri olan üç vadinin çok eski tarihlerde Cizre-El Cezire toprakları olduğu rivayet edilir. Çevre köylerdeki insanlarda bu bölgenin eskiden Cizre torağı olduğunu söylemektedir. Bu üç vadi takriben yedi-sekiz km uzunluğunda. Vadiler asırlardır ayakta olan meşe ağaçlarıyla doludur. Çevredeki köy sakinleri hiçbir zaman bu ağaçları kesmemiş, dokunmamış. Meşayih’in yakınındaki köylerin insanları EBÜLKASIM’ın kudsiyetine ve hatırasına binaen bu ağaçları Meşayih’in malı olarak bilir. Bundan dolayıdır ki her bir ağaç muhteşem ve heybetli bir yükseklik ve kalınlıkta görünmektedir. Yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır bu ağaçlar. Vadi etekleri boyunca yüzyıllar öncesinden yıkıldıkları tahmin edilen harabeler göze çarpmaktadır. Bu binaların inşasında kullanıldığı tahmin edilen taşların büyük çoğunluğu toprağa gömülmüş vaziyettedir.

Bu üç vadinin diğer yamaçlarında PİR KUREYŞ’in dışında da beş PİR’in daha mezarı bulunmaktadır. Bu Pirler: PİR’é DERVEŞ, PİR’é SİN, PİR’é MIRADA, PİR’é REŞ, PİR’é DEL. Hepsinin de türbelerinin etrafında asırlardır ayakta kalabilen dev meşe ağaçları ile çevrilidir. O bölgede (üç vadi) dev meşe ağaçları gözüne çarptığında bil ki orada bir Meşayih; bir PİR yatmaktadır.

1.jpeg

Orta vadinin iki tarafında da PİR Kureyş’in birer evi bulunmaktadır. Evlerden birisi kuzeye bakan ve yekpare kayaya oyulmuş mağara evidir. Görkemli bir mağara evi. Kapıdan içeri girildiğinde kayayı oyarak odalara ayırmışlar. Mağara evin üst kısmında yöre insanın “HILVETHANE” dedikleri Meşayih’in “SEYRİ SLUK” odası da bulunmaktadır. Kaya evin hemen sağında yine kayaya oyulmuş bir Cami de vardır. Caminin güney bölümüne kayaya muhteşem bir mihrap kazılmış. Vadinin güney tarafındaki evi ise kesme kireç taşından inşa edilmiş. Lakin taştan yapılmış evi tamamen yıkılmıştır.

Rivayet edilir ki PİR küffarla harpten dönerken mağara evine gelir belli bir istirahat tan sonra Hılvethanesine çıkar ve SEYRİ SLUK’a dalar. Bu Seyri Sluk sabah namazına inerken son bulur. Diğer zamanlarının büyük bir kısmını da evinin yan tarafındaki Camide ibadet yaparak geçirir. Askerleriyle Küffara aman vermeyen ve düşmana çok zayiat verdiren PİR Kureyş; HEĞ Bölgesindeki düşman askerlerini perişan ettiği için; bir gece düşman olağan üstü bir toplantı yapar ve sabaha kadar devam eden toplantıdan çıkan karar: “Ne pahasına olursa olsun PİR Kureyş’i ortadan kaldırmamız gerekir.” Kararı çıkar! Düşman o kararla kendilerini feda edecek gönüllü dört cesur askeri tespit eder. Bu dört asker planlarını devreye sokmak için ilmek ilmek hesap yapar. Düşman PİR Kureyş’in çok iyi korunduğunu bilmekte; lakin hangi günlerde yığma taştan yapılmış ve güneye bakan evinde kaldığını tespit eder. Düşman bir gece PİR Kureyş’in orada olduğunun kesin ihbarını alır! Kimselere görünmeden evin yanına kadar sokulurlar! Düşmanın eve sokulduğu anda Pir Kureyş namaz kılmaktadır. Düşman bu durumu fırsata çevirir ve dört askerden biri hızlı bir hamle ile Pir’in arkasından kılıcını PİR Kureyş’in boynuna atar! Öyle hızlı vurur ki başı gövdesinden ayrılır ve o dik yamaçtan vadiye doğru yuvarlanır. PİR Kureyş’in şu anda mezarının bulunduğu yerde durur. PİR Kureyş’in askerlerinin yaptıkları istişarede ve alınan karar ile PİR Kureyş’in vadinin üstündeki başsız vücudunu da başının durduğu yere getirme kararı alınır. Ve orada PİR KUREYŞ için bir mezar hazırlanır naaşı içine defin edilir. Tahminen yirmi bin metre kare alan olan bir mezarlığın ortasındadır PİR Kureyş’in Mezar odası. Kubbenin güney tarafına bir bahçe duvarı inşa edilmiş. Yüz yıllardır inşa edilmiş kubbeli mezar evi çok tahrip olduğu halde hala ayaktadır.

2.jpeg

PİR Kureyş Şehit olduktan sonra her yıl Miladi takvimin on bir Eylül’ünde; yani Şehadet yıl dönümünde onun adına çevredeki köyler o güne denk gelecek şekilde ZEV-ZİYAFET verilirdi. Ziyafeti veren Köyler: Kayı, Bostanlı, Beğendik, Ezdina, Belen, Çukurdere, Çukurlu. Bu ev sahipliği yapan köylü yüzlerce küçük baş hayvan keserdi. Büyük kazanlarda bulgur pilavı ile beraber bölgeden gelen binlerce misafire ikram ederdi. Bu misafirlere üç öğün yemek ikramı yapılırdı. Bu insanlar 25 Eylül sabahından ertesi günün sabahına kadar PİR Kureyş’teki düzlükte kalırlardı. Şu anda kullanıma elverişli olmayan kayaya oyulmuş Camide ibadet ederlerdi. Dikkat çekici bir husus; Zev’e iştirak eden binlerce davetlinin o gün ve gece Zev mevkiinden ayrılmamaları. Ve sabaha kadar uyanık kalmaları. Gece boyunca yaktıkları meşe ağaçlarının dev kütüklerinin ışığında hem zikir halkaları tutar hem gecenin soğuğundan korunmak için ısınırlardı.

Yakın bir tarihe kadar bu ZEV’e iştirak eden bazı büyük Din Alimlerinden birkaç Zatın adını zikir edersek: Şeyh Ahmet HIZNEVİ, Şeyh Mehmet NURİ, Şeyh Said Seyda EL CEZERİ (Şeyh Seyda Pir Kureyş Ebülkasım’ın soyundan gelmektedir ve Nakşibendi Tarikatının Halidi kolunun Şeyhidir), Şeyh Halil SERDEFE, Şeyh Hüseyin BASRET. Bu büyük Din Alimleri oradaki davetlilerle beraber vadinin büyük düzlüğünde arbane eşliğinde zikir halkalarına katılırlardı. 1948 yılında yine bir PİR Kureyş Zevine iştirak eden Şeyh Seyda El Cezeri zikir halkasında bulunduğu bir esnada Cizre’den iki genç sofi gelir ve Şeyh Seyda’ya: “Bugün bir oğlunuzun dünyaya geldi! Müjdesini verirler.” O gün Dünyaya gelen oğlu (Rumi 25 Eylül 1948) Tarikat Şeyhliğini babasından sonra devir alacak Şeyh Muhammed Nurullah Seyda El Cezeri’dir. Zikir halkalarında manevi atmosfer zirve yapınca insanların çoğu cezbeye gelirmiş. Ne yazık ki tahminen kırk yıldan beridir bu ZEV geleneği sonlandırılmış. Gönül ister ki bu gelenek, bu güzel adet, bu maneviyat ve kardeşlik kokan ZEV iklimi tekrar devam etsin. Tekrar canlansın..

Bu yazı toplam 2051 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
M.Emin BOZKUŞ Arşivi