Mesut BALTA
RASYONEL VE MAKUL TALEPLER
Çoğu zaman siyaset dünyasında radikal yaklaşımlar içerikli girişimler kendi taraftar kitlesinde daha bir heyecan ile benimsenen tercihler şeklinde kendini dışa vurur. Bu yöndeki hizip, klik ve takım halini almış gruplar parti ilkelerine daha sadık kadrolar şeklinde değerlendirilir.
Oysa dünyada genel anlamda çözüm noktasına giden gelişmeler daha çok rasyonel ve makul talepleri içeren çözüm önerileri formunda olduğu görülmektedir. Bunun da nedeni karşılıklı menfaatleri koruyan dünyadaki doğal ekosistem olduğu aklın ve mantığın gereğidir.
Siyaset ve sosyoloji ekosistemine bakıldığında inançların ve felsefe tarihinin de genel anlamda çözüm noktasında rasyonel, mantıki, vicdani ve insani değerleri savunduğu görülür. Kaldı ki inanç ve felsefe tarihçesi global anlamda insanlığın makul taleplerinin bir hazinesi olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla yeniden Amerikayı keşfetmeye çıkmak gibi yeni bazı şeyleri keşfe çıkmaya gerek yok. Çoğu çözüm yollarının zaten mevcudiyeti koruyan özellikler olduğu apaçık ortada.
Global dünyanın yarattığı devasa iyilik sepeti diyebileceğimiz inanç ve evrensel logoslar bizler için evrendeki düzeni kurmada yeterli donanımsal tecrübelere sahip. Nitekim Anglo Sakson hukuku bu anlamda üzerinde durmaya değer. Bu sistem geçmişte yaşanan olaylar ve verilen yargı kararlarını asla göz ardı etmeyen tam tersine onu referans olarak gören bir hukuk sistemini ifade eder. Buna göre hukuk yeni davalarda karar verirken geçmişte mevcut olaya benzer olayda mahkemenin verdiği kararının aynısını uygular. Kısacası yeni macera ve çözüm yolları aramaz.
Aslında bakılırsa tarih boyunca süre gelen hukuk dava sonuçları ile oluşan hukuk ekosistemini geçmişten kopmadan ve bu gelenek ile paralellik arz eden bir yapı ile devam ettirmesi son derece rasyonel bir durumu ifade etmektedir. Sürpriz olmayan ve geçmişten kopmayan bir hukuk düzeni bu. Anglo Sakson yöntemi bir diğer taraftan sürdürülebilir bir hukuksal sistemi de ifade etmesi yönü ile modern ve kurumsal yöntemleri de akla getirmektedir.
Diğer bir yönü ile rasyonel ve makul olmayan bir çok ülke ve toplum yönetim anlayışının nasıl hazin bir sonuçla karşılaştığını güncel manada bizim kuşak bile görebilmiştir. Değerler, insanlığın ortak hafızası ile oluşan evrensel akıl dünyamızı barışçıl bir biçimde yönetmeye yeter potansiyele sahip.
Tüm insanlık tarihi boyunca oluşan evrensel akıl ve ilkeler; tahakküm ve dayatmaya ihtiyacınız olmadığını anlatır bize.
Diğer yandan sahip olunan güce güvenerek çevre, bölge ve dünyanın çeşitli alanlarına yapılacak tahakküm, dayatma tarzı yöntemlerin de ne denli ters sonuçlar ile karşılaştığı örnekler ile dolu bir dünyada yaşıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.