Ömer AYDA
Toksik İlişki
Henüz köşemde ne hakkında yazmak istediğimden dolayı asla tereddüt yaşamadım. Oturup düşünmeye başladığımda yazacağım yüzlerce tema var. Hepsini yazacak kabiliyetimin olmadığının farkındayım. Belki de benim yazmaya yüklediğim anlamdan kaynaklıdır. Etrafımızda bu kadar kaotik düzen varken yazılacak konu sıkıntısı olmadığı açık ama etkili ve ikna edici bir yazı yazmakta ısrarcı olun. Çünkü bu karmaşık dünyayı ele alacak ne bir köşe yazarı var ne de köşe yazısı…
*
Bu yılın son köşe yazısını yazmak istiyorum. Hiç endişe etmeyin yabancı olduğunuz bir konu değil, yazıda isim vererek kendinizden utanmanıza neden olmayacağım çünkü toksik ilişkinin tarih boyunca var olduğunun farkında biri olarak, bu konuda kendimi tutamayacağım bu ilişkinin ne kadar iğrenç boyutlara ulaştığını anlatacağım.
*
1995 yılında yazdığı bir kitapta "toksik ilişki" terimini ilk kez kullandığını iddia eden psikoloji uzmanı Lillian Glass, toksik ilişkinin partnerlerin birbirleriyle rekabet ettiği, birbirlerine saygı duymadığı veya birbirlerini zayıflatmaya çalıştığı ilişkiler olduğunu söylüyor. Bu, şu demek oluyor ki genellikle ayrılık sonrası hikayelerde yaygındır. Yani aşktan sonra birinin diğerine olan duyduğu öfke ve zehirli ilişkidir.
*
Ne hikmetse biz çift olsak olmazsak bu toksik ilişki ağının içindeyiz. Toplum olarak yaşadığımız her gün, zehirli ilişkiler kuruyoruz. Kimse kimsenin iyiliğini istemiyor. Biri iyi oldu mu hemen aşağı çekmek isteyen bir topluluğa denk geliyor. Sağlıklı bir ilişki yok; iletişim, güven, saygı ve sevgi hepten yok olmuştur. Toplumda nabza göre şerbet verenler alkışlanmıştır. Doğru söyleyen, kaliteli insanların söylediklerine tahammül edilmiyor; kötü ve riyakâr insanlara tahammül ediliyor. İşini iyi bilen, düzgün insanlar enayi ilan ediliyor. Algılar ben odaklı, etraf kötü insanlarla çevrilidir.
*
Geleneksel bağlarından kopmayan laf taşımacıları, her gün kazdıkları kuyuya birini gömüyorlar. İnsanların birbirlerine olan nefretini korkunç boyutlara ulaştırıyorlar. Siz kötü insanları süzgeçten ne kadar ayıklasanız ayıklayın sinsice kötülük yapanlar bir şekilde tencerenizde pişiyor.
*
Ön planda olmak isteyen kocaman kocaman insanlar, hediye almak isteyen ve aslında hiçbir şey yapmadan onurlandırılmak istenen bir nesil, ucuz karakteriyle pahalı ortamlarda geziyor . Yüreğinde nefreti, sevgiden daha çok barındıran bu insanların final çizgisine doğru koşarken kötülüklerini tokuştursak hangisinin kazandığını bile fark edemeyeceğimiz bir maçtayız. Çünkü hepsi aynı hızda koşuyor, toplumun şu an içinde bulunduğu kutuplaşma durumu özetleyecek bir cümle bulamadığım gibi başkalarını sevmezseniz de onlara saygı duymanın nefret etmekten daha kolay olduğunu söylemekte sakınca bulmuyorum.
*
İğrenç duygularınız için kimseyi düşürmeden, birbirinize karşı cesur olun ve insanların arkasından iş çevirmeden gerekirse yüzleşmeyin ama birbirinizin kötülüğünü istemeden saygı duymayı öğrenmelisiniz. Aksi ise toksik ilişki, zehirli sarmaşık gibi üzerinize yapışır.
*
Toksik ilişkilerle ömür sağlıklı geçmez, zarar seviyesi farklılık gösterse de tedavisi ve ilacı olmayan bu hastalık, çıkar ve menfaatin boyutuna göre değişkenlik gösterebilir. Nihayatinde günün sonunda herkes kimin gerçekten toksik ilişkide olduğunun farkındadır. Bu ilişkinin farkında olup ilişkiyi devam ettirmek ise tamamen ilişki düşmanlığıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.