M.Emin BOZKUŞ
HER ÖĞRETMEN KUTSAL MI?
Dört yıl boyunca sadece bir defa bir müfettişin teftiş ettiği okulumda birleştirilmiş beş sınıfı bir arada okuttum ve bu yıllarda hiçbir şikayet ile ilçe milli eğitim müdürlüğüne gitmedim.
Atamamın kararnamesinde Gümüşhane ili Torul ilçesi Küçük Yücebelen köyü yazıyordu. Elime aldığım kararnamem ile özlemini duyduğum, daha sonra yıllarca icra edeceğim öğretmenliğe kavuşabilmem gayesi ile hızlıca birkaç zaruri eşyamı aldıktan sonra yola koyuldum. Önce Mardin’e, oradan da Diyarbakır’a, otobüs terminaline gidip Gümüşhane’ye gidecek otobüse binerek; Elazığ, Pülümür, Tunceli, Şiran, Köse ve nihayetinde Gümüşhane’ye vardım. Vilayet binasının bir katında olan milli eğitim müdürlüğüne gidip işlemlerimi bitirdikten sonra Torul ilçesine gittim. İlçe milli eğitim müdürlüğünde göreve başlama yazımı aldım. Görev yapacağım köyü sordum. Trabzon ilinin bir dağı olan Zigana eteklerinde bir köy olduğunu, ilçe merkezinden çok uzak olduğu, köyde elektriğin olmadığı, okulda suyun olmadığı, kullanılmayan okula bitişik iki odalı bir lojmanının olduğunu öğrendiğimde biraz hayal kırıklığı yaşamış olsam da öğretmenlik aşkı ve heyecanı o üzüntümü kısa bir sürede bastırdı.
Ertesi gün ilçe pazarına gelmiş Küçük Yücebelen köyü minibüsü ile tırmanan kıvrımlı yolda ilerleyerek köyüme, okuluma elimdeki bavulumla vardığımda anlatılanların aynısı ile karşılaştım. Lojmanın sadece bir odasını düzene koymayı kararlaştırdık köy sakinleriyle. Bu bir odayı düzene koyuncaya kadar misafirperver köylülerin evlerinin misafir odalarında birer gece kaldım. Beni evlatları bibi bağırlarına bastılar. Nihayetinde lojmanın bir odası tamir edildi ve geçebildim. Köylülerin evlerinden getirdiği tahtalardan bir karyola ve masa yapıldı. Kadırga pazarından çok gözlü bir soba aldım odaya kurdum. Odam hem yatak odası, hem mutfak, hem de banyo vazifesini görüyordu. Yemeklerimi sobanın üstünde yapıyordum. İlçe merkezinden aldığım idare lambası ve gaz yağı ile gecelerimi aydınlatıyordum. Işığında ders planlarımı yapıyordum. Boş zamanlarımda pil ile çalışan orta boy radyomdan ülke ve dünya havadislerini dinliyordum.
O yokluklar içerisinde her gün günlük tıraşımı yapar, odun ateşiyle ısıttığım ütümle ütülediğim pantolonumu giyer sınıfıma, öğrencilerimin karşısına o şekilde gider dersimi işlerdim. Öğretmenlik vakarından asla taviz vermedim. Bu durum öğrencilerime, velilerime öğretmenlerin kıymetlerini his ettirmeye örnek teşkil ediyordu.
Dört yıl boyunca sadece bir defa bir müfettişin teftiş ettiği okulumda birleştirilmiş beş sınıfı bir arada okuttum ve bu yıllarda hiçbir şikayet ile ilçe milli eğitim müdürlüğüne gitmedim.
Hiçbir zaman öğrencilerimin velileriyle diyaloğu koparmadım. Cumartesi-Pazar günlerinde mütemadiyen ev ziyaretlerini yapıp öğrencilerimin olumlu veya olumsuz durumlarını velileriyle paylaşırdım. Derslerimi müfredatın göstermiş olduğu yıllık, ünite ve günlük planlara göre işlerdim.
Köyde ki insanlar belki maddi olarak biraz zayıftılar lakin okulu, okumayı sever, çocuğunu okuyabileceği yere kadar gönderirdiler. Şartlar onları çok zorlasa dahi bir çaresini bulur ve çocuğunu okutmanın bir yolunu bulurdular. Tabi ki bu durum bir öğretmen için çok önem arz eden olumlu bir hareket olduğu için beni ziyadesi ile sevindirirdi. 1985’ten 1988’e kadar ilçe milli eğitim müdürümüzün tertiplediği tüm toplantılara eksiksiz katıldım. Diğer öğretmen arkadaşlarda aynı şekilde katılıyordular. Tecrübe sahibi eğitimci arkadaşların anlattıkları eğitim hedeflerini sahada icra etmek için biz öğretmenler var gücümüzle tatbik etmeye çalışırdık.
Peki bu azim, bu fedakarlık, bu görev aşkı, yoklukları aşarak yapmış olduğumuz çalışmalar, öğretmen, öğrenci ve veli dayanışmaları hangi başarılarla neticelendi denilirse? Hedeflediğimiz planlar yerini buldu mu? Hiç şüphesiz buldu. Bizim acizane dört yılın veriminden söz edersek olursak birleştirilmiş beş sınıfının içinden; halı hazırda memleketin insanına hizmet eden hukukçular, bilim insanları, sağlığın her kademesinde ve diğer kamu görevlisi Ülkenin dört bir yanında görevlerini icra ediyorlar. Hatta dünyanın muhtelif ülkelerinde de. O günkü şartlarda o azim başarıyı getirdi. Bu günkü teknolojinin nimetlerini eğitimde uygulayan meslektaşlarım da öğrencisini bu şekilde başarılı kılıyor, hiç şüphesiz hedefine varmak için gayret gösteriyor. Yani diyorum ki “ her öğretmen kutsaldır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.