NE OLACAK BU GENÇLERİN HALİ

132 yıl Fransa’nın hükümranlığı altında kalan Müslüman Cezayir, bu süre zarfında Fransa’nın sömürgesi değil, adeta bir parçası haline gelmişti. Nitekim Cezayir’de dominant olan dil Fransızca, hakim olan kültürde yine Fransız kültürü olarak vücut bulmuştu. Halk jargonunda ise Cezayir, küçük Fransa olarak ifade ediliyordu. Nihayetinde Cezayir; Bağımsızlık adına Fransa ile 8 yıl süren bir savaşa girişti ve neticede toplamda 2 milyon insan yaşamını yitirdi. Tabiatıyla adeta yekvücut haline gelmiş bu iki ülke arasındaki kaos halini bertaraf etmek adına; Yetkili ve saygın şahsiyetler devreye girer. Bu saygın insanlardan biride; DENEMECİ, ROMANCI, FİLOZOF ve ünlü DÜŞÜNÜR; Jean Paul SARTRE dir. Hasılı barış komitesinin riyasetinde kısa süre zarfında hedeflenen BARIŞ SAĞLANIR. Sartre her iki ülkenin barışması adına Fransa meclisinde tarihe not düşen ve insanlara hayati ders niteliğinde bir konuşma yapar. Sözlerine “Aslında hepimiz birer suçlu, birer katiliz” diye başlar. Devamında, adeta yek vücut haline gelmiş olan Cezayir ile Fransa’nın “iç” savaş yaşamasına gerek yoktu der. BİZLER, bu trajediye engel olabilirdik. Dolayısıyla yaşanan bu felaketin en büyük müsebbibi bizleriz. Ve pek tabi sorumlular olarak aslında HEPİMİZ BİRER KATİLİZ diyerek, dünya tarihine adeta damga vurmuş, o anlamlı kelamını zikretmiştir. Haliyle bölgemizde cereyan eden nahoş hadislerin, yaşanan intihar vakalarının, meydana gelen boşanmaların, hülasa acı ve ıstırapların hiçbirinden Şırnaklılar olarak BİZLERDE azade değiliz. Zira toplum, her şeye müktedir olan en büyük kudrettir. Dolayısıyla hemhal olunursa, bertaraf edilmeyecek sorunumuz yoktur. Maalesef bölgemizde gün geçmiyor ki bir gencimiz değişik saiklerle hayatına son vermesin. Yaşamının daha baharında olan bir fidanımızı, vücudumuzun en nadir parçası haline gelmiş bir yakınımızı toprağa vermeyelim. Toprak, acılara/ihmallere/ vurdumduymazlığa doydu, ancak bizler ise bihaber davranıyor ve yaşanan acı hadiselerden ders alamıyoruz. Oranları müşahede ettiğimizde, neredeyse genç intiharların en yoğun yaşandığı kent olarak anılmaktayız. Büyük külfetlerle yapılan evliliklerin oldukça önemli bir oranı yine boşanmalar veya trajedilerle sonuçlanmaktadır. Adeta sosyal bir felaket ile karşı karşıyayız. İnancımızda, kültürümüzde bunların yeri ve örneği yoktur. Bizler büyüklerimizden böyle bir memleket miras almamıştık. İşsizlik, Eğitimsizlik, Çevresel Faktörler, Kaybolan Ailevi Değerler, Özellikle Ebeveyn Birey İlişkileri ve en Nihayetinde Uyuşturucu Felaketi ve Kumar illeti, Tüm Bu Nahoş Hadiselerin Zeminini Oluşturan Etkenlerdir. Artık yaşanan bu trajedilere karşı VİCDANIMIZ ile sorunlara müdahil olalım, İnsani ve Ahlaki özelliklerimiz ile çözüm üretelim, Gençlerimize ve Geleceğimize SAHİP çıkalım. Yaşanabilir ve insanlara huzur veren bir kent için mücadele edelim. Hiç ölmeyecekmiş gibi sadece kendi nefsimiz için çalışmaya artık bir SON verelim. Kendimiz için istediğimizi, tüm kardeşlerimiz içinde talep edelim. Bireysel çıkardan ziyade, toplumsal menfaat için gayret edelim. GENÇLERİN duygularına ortak olmak ve olaylara onların penceresinden bakabilmek, GENÇLERİ anlamanın en güzel yoludur. Geleceğimizin yegane teminatı olan Genç Nesil’e, özellikle istihdam alanları oluşturalım, gelecek kaygılarına umut olacak projeleri behemehal vücuda getirelim. Gençlere teselli vermeyi değil, onlara UMUT olalım. Aslında toplumumuzu felakete sevk eden, hayatımızı yaşanmaz kılan, her gün acı ve kederlere sebep olan faktörler, bizim DUYARSIZ olan hal ve davranışlarımızdır. Kısaca netice ortada ve maalesef tüm zikrettiklerimizi destekler nitelikte. Hakikaten ne oluyoruz, hangi felaketlere doğru yelken açıyoruz ve hangi uçuruma doğru ilerliyoruz. Asıl olan ise NEDEN ve NİÇİN DERS almıyoruz. Bu kadar imkan ve devasa olanaklara rağmen (Petrol, Kömür, Habur Sınır Kapısı, Tarımsal Alanlar vb. Yeraltı ve Yerüstü Cevherler) neden İSTİHDAM sektöründe Şırnak, ülke SONUNCUSUDUR. Neden en fazla GÖÇ VEREN kentlerin başında gelmekteyiz. Neden fabrika YOKSUNU, yatırım FAKİRİ, sanayisi adeta olmayan şehir konumundayız. Tüm bu nahoş hususların sebebi ve mesulü BİZLER değil miyiz? Hepimiz tüm varlıklarımızı ve yaşam kaynaklarımızı bu topraklara borçlu değil miyiz? Behemehal harekete geçmek ve memlekete sahip çıkmak artık zaruret değil midir? Ne demiştik; Şırnak Biziz ve Ancak Bizim gayretlerimizle Hayat bulacaktır. Yarın ise Çok Geç Olmadan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
    Turgay Birlik Arşivi

    Dünya Tarihinde Şırnak’ın Yeri Ve Önemi

    05 Şubat 2025 Çarşamba 09:24