Dünya Tarihinde Şırnak’ın Yeri Ve Önemi

İsmi, tarihi ve coğrafyası Hz. Nuh Nebi’ye izafe edilen kadim kent Şırnak; Kültürel zenginliği, tarihi kimliği, çığır açan icatları, yer altı ve yer üstü cevherleri ile yoğrulmuş adeta saklı bir dünya ve bakir bir bölgedir.

Literatürde ‘’ikinci Adem’’ [as] olarak ifadesini bulan ve ‘’5 ulül azm’’ peygamberden biri olan Hz. Nuh Nebi [as] tarafından (MÖ) kurulmuştur. {Kur’an-ı Kerim’in Hud Suresinin 44. Ayeti buna açık delil hükmündedir} Nitekim Cudi dağında bulunan ve Hz. Nuh [as] kavmi marifetiyle inşa edildiği belirtilen Mabet/Sefine kalıntıları, Hz. Nuh Nebi’nin [as] bölgede mevcut kabristan-ı şerifleri, özellikle Şırnak şehir merkezine 3 km mesafede bulunan ve bizatihi Hz. Nuh Peygamber’in [as] yol ve dava arkadaşları tarafından kurulan ‘’Heştiyon/Seksenler’’ köyü, yine Cudi dağında gemiye ait mıh/çivi vb. muhtelif kalıntılar, kayalara oyulmuş üç katlı gemi motifi, insan ürünü mağara evler, Cudi’nin potansiyeli hayli yüksek maden cevherlerine sahip olması, bitki örtüsünün gerek zirai ürünler bakımından, gerek ise tarım ve hayvancılık açısından son derece verimli olması ile birlikte, {Silopi, İdil, Cizre ovaları-Şırnak, Beytüşşebap, Güçlükonak ve Uludere yaylaları} bölgenin hayli yoğun orman alanları ile örtünmüş olması ve günümüze kadar gelen, doğal yollardan yetişmiş zeytinlik alanlarının varlığı, zikredilen tüm hususların ispatı niteliğindedir. Müslümanların dini merkezi/kıblegahı olan Beytullah’ın inşası için örülen taş duvarlardan bir kısmının Cudi dağından götürülmesi, yine Hristiyan inancında oldukça önemli bir yere sahip olan Ayasofya'nın da ana kapısının Cudi dağında bulunan Hz Nuh’a ait gemi ahşabından yapıldığı rivayetleri ve tufandan sonra ilk ibadetin Sefine-Cudi dağında eda edilmesi, Şırnak’ın dini ve tarihsel ehemmiyetine cevher katan oldukça önemli verilerdir.

وَقُل رَّبِّ أَنزِلْنِي مُنزَلًا مُّبَارَكًا وَأَنتَ خَيْرُ الْمُنزِلِينَ (Mu’minun-29)

Meali: Yine de ki: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın.”

‎وَقِيلَ يَا أَرْضُ ابْلَعِي مَاءكِ وَيَا سَمَاء أَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَاء وَقُضِيَ الأَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْداً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ

(Hud-44)

Meali: “Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi.

İnsan ve canlı varlık popülasyonunun yeniden dirilişinin merkezi olan Şırnak, nam-ı diğer Şehr-i Nuh Nebi; Tarih-i misyonu ve taşıdığı değer itibarı ile de;

Menzil-i Mükerreme ‘Mekke’,

Menzil-i Münevvere ‘Medine’,

Menzil-i Mukaddes ‘Kudüs’ ile birlikte

'Menzil-i Mübarek ‘Cudi Dağı’, yeryüzünün en çok kutsiyet arz eden yerleşim alanlarındandır. Zira dört semavi dinin insanlığa bu topraklardan tebliğ edilmesi, tekerleğin icadı, yazının keşfi, ilk tiyatronun sahnelenmesi, buğdayın ilk olarak kullanılması, aritmetik, tıp, tapınak, türkü, yontu, astroloji ve ticaretin ilk icra edildiği yer olması, {Mezopotamya} dünya tarihi açısından bu coğrafyanın önemini pekiştiren devasa emarelerdendir. Ayrıca Hz. İsa’nın [as] havarilerinden olan Barnabas {Yusuf} tarafından yine Hz. İsa’nın [as] dili olan Aramice olarak yazılan Barnabas İncilinin bu topraklarda {Şenoba} bulunması, Şırnak Kentinin tarihi ve dini önemine mistik bir ehemmiyet katan özelliklerdendir. Bölgede Sümer, Babil, Guti, Med, Asur, Pers, Sasani, Emevi, Abbasi, Artuklu, Eyyubi, Selçuklu, ve Osmanlı imparatorluğu uygarlıklarına ait birçok kalıntılara’da rastlamak mümkün olabilmektedir. Özellikle Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya {Mehre} köyünde bulunan dağ kütlesine yontulmuş tarihi manastır, Tanin dağlarında neolitik dönemlerine ait kayalara nakş edilmiş MÖ. 7000’li yıllara ait tasvir ve yazıtlar, Cevizağacı {Gezneğ} köyünde tarihi oldukça eskilere dayanan tapınaklar, mabetler, kiliseler ve tabi Beytüşşebap’ın 12.000 yıllık önemli geçmişi, insanlık tarihine kazandırılmaya mazhar, ender emanetlerdendir. Buna matuf Uludere ilçesine bağlı Andaç köyünde mevcut bulunan kilise, Hilal, Şenoba ve Uzungeçit beldelerinde dağlara resmedilmiş insan, hayvan, cisim motifleri ve yazıtlar, Şırnak’a bağlı Koçağalı {Bösüke} köyünde yüksek kayalara nakşedilmiş tarihi yapıt ve Kral rölyefleri {Kelha Mir} ilk çağlara ait izler taşımaktadır. Zamana meydan okuyan sembollerine rağmen, tarihten bi-nasip Gabar ve Herekol {Behro Hınce} mıntıkasında bulunan benzersiz eserler, Şırnak’ın İlim/Bilim/Medeniyet ile bezenmiş dokusu, Silopi, İdil ve Cizre ilçelerinde bulunan tarihi MÖ. lerine dayanan yapıtlar, Güçlükonak ilçesinde büyük İskender’e ait ‘’Aslan Pençesi’’ kayalara tercüme edilmiş Kral-Kraliçe, Gelin-Damat figürleri, tarihi kent kalıntıları,Finik surları, kaleler ve eski medeniyetlere ait çok sayıda

eserlerin yanında, Cudi dağında bulunan Asur Kralı ‘’Sanherip’e’’ ait rölyefler, Hz Ali mağarası, Hz. Cebrail kapısı, Murat çeşmesi, 2. Muallak taşı, taşlara oyulmuş insan motifleri, yine tarihi İpek Yolu’da çağa ışık tutacak niteliğe sahip değerlerdir.

Sonuç olarak, medeniyet ateşinin bu denli kavurduğu, tarihin tüm ihtişamıyla vücuda geldiği ve bütün verilerin bölge uygarlığının önemine bu denli vurgu yaptığı Şırnak’ın, şu ana kadar resmi ve özel hiçbir kurum tarafından ciddi bir araştırılmaya tabi tutulmamış olması, hayli düşündürücü ve manidardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Turgay Birlik Arşivi