YOKSUL İNSANLAR İÇİN GAZETECİLİK YAPMAK

Bazı mesleklerin sosyolojisinde belirli kriterler vardır. Gazetecilik mesleği de bu sosyolojiyi içerir. Bir insan kendine gazeteciyim demeden önce bir şeyleri kabul etmelidir. Gazetecilik kavramı geniş, sorumluluk alanı daha da geniştir. Peşinde koştuğunuz haber bazen tacize uğramış bir kadının hikâyesi bazen de haksızlığa ve hukuksuzluğa uğramış bir gencin hikâyesini barındıracak kadar geniştir. Bazen de yoksulluk içinde yaşayan milyonlarca insandan birinin hikayesini yazmaktır.
*
Güçlü ve ilkesel duruşu olanlar, toplumun sorunlarıyla dertlenir ve dar alana sıkışmış konulara karşı duyarsız kalmaz. Mesela mesleğini ne bir akşam yemeği ne de bir çıkar karşılığında yapmamalıdır. Toplumda gazeteciliğin ilkesel tutumuyla uyuşmayan, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın zihniyetine örnek olarak Fatih Altaylı var. Biraz geçmişe dönelim. Oyuncu ve YouTuber Caner Özyurtlu'nun geçtiğimiz yıl BloombergHT'de Fatih Altaylı ile Bire Bir programında Fatih Altaylı'ya söylediği sözler gündem olmuştu.
*
Fatih Altaylı o anlarda, Caner Özyurtlu'ya 'Sen nasılsın?' diye soruyor ve Özyurtlu 'Çok kötüyüm, kim iyi ya? İyi diyenle iletişimi keserim' diyor. Altaylı'nın ' Hiçbir şeyi çok ciddiye almam' sözlerine ise Özyurtlu, 'Hiçbir şeyi ciddiye almamak için bazı şeylere sahip olmak gerekiyor. Ben onlara sahip değilim, mesela bir eve sahip değilim, böyle olunca her şey geçer olmuyor. ' dedi.
*
Fatih Altaylı da bildiğiniz gibi bir gazetecidir, mesleğin tozunu yutmuştur. Kim bilir Altaylı’nın cevabı, İstanbul’daki meşhur semtlerde haber peşinde koşmuş ve şömineli evde köşe yazısı yazdığının göstergesidir. Önünde en güzel yemekler eşliğinde fakiri yazmak gibi bir şeydir Altaylı.
*
Bazı gazeteciler de son zamanlarda çok zengin oldular. Yoksulların sesi olmakla zengin olmak arasında volta attılar. Son zamanlarda kimi gazeteler hikâyeleri eğlenceli şekillerde sunup insanı güldürebilirler ama toplumun gerçeğini yazmayan hiç kimse kendine gazeteciyim dememelidir.
*
Gazeteci; yoksulluğun neden devam ettiği, onu azaltma çabalarının başarısı veya başarısızlıklarını dile getirmelidir.Mesela sanayinin gerilediğini söylemelidir. Kapanan fabrikaların sayısı açılan fabrikalardan daha fazla olduğu gerçeğini satır aralarında aktarmalıdır. Siyasi görüşü ne olursa olsun fakir ve zengin arasındaki gelir ve servet eşitsizliğini haykırmalıdır. Süper zenginlerin verdiği vergiyi daha doğrusu vermediği verginin, uçurumu ne kadar yükselttiğini manşete taşımalıdır. Üç harfli marketleri gözlemleyerek en ucuz ürünün peşinden koşanlara mikrofon uzatmalıdır.
*
İndirimli ürünlerin ilanlarını takip ederek ay sonunu en uygun şekilde bitirenleri özel haber olarak servis etmelidir. Süt reyonunun önünde derin bir of çeken bir annenin yoksulluk çığlığının sesi olmaldır. Sayısız evlerin sofrasındaki et yoksulluğundan söz etmelidir.Geçim sıkıntısı çeken aileler, insanları borca iten yükselen ev maliyetleri, güvencesiz ve düşük ücretli işçilerin artışını her defasında haber yapmalıdır. Yoksul insanların hikayeleri ne diyor, insanlar ne duyuyor? diye kendisine sorması gerekir.
*
Tüm bu tabloya rağmen yoksulluk gerçeğini kabul etmeyenler için dokunaklı haberler yapmalıdır. Biliyorum bir gazeteci ve bu yazım hiçbir şeyi değiştirecek gücü veya kudreti yoktur ancak yoksulluk için daha çok haber yazarak genel sistemin değişmesine katkı sağlarsak her şey daha iyi olur. Uzun lafın kısası zenginler hakkında haber yapmaktansa yoksul insanlar için gazetecilik yapmak öncelikli olmalıdır.

Bu yazı toplam 30 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer AYDA Arşivi