Bedirxan’ i Ailesinin Tarihi ve Mir’in Osmanlıya Karşı Dini Çekinceleri

Emir Bedirxan’ın kardeş Müslümanlarla savaşma ve onları öldürmeye, dolayısıyla imparatorluğun iç barışını mahvetmeye yönelik bu ahlaki çekinceler olmasaydı Emir Bedirxan’ın yıllarca Osmanlıların bu şiddetli saldırılarına karşı koyabileceğinî dönemin tarihçileri tarafından ileri sürülüyordu.Emir Bedirxan’ın çekincelerinden biriside din idi.Mir Bedirxan’nın dini çekinceleri onu bu anlamda Müslüman bir İmparatorluğa karşı koymasını da bir ihanet ve bir zul olarak görüyordu.

“ Britanya’nın emir Bedirhana karşı sefere katılmasına ilişkin kendi ileri sürülen bir diğer konu da şudur ; Britanyalıların Osmanlı yöneticilerine Emir’e karşı eyleme geçmeleri için baskı yapmadıklarını, tersine Emir’e destek verdiklerini ve Britanya’nın koruması altında Bağımsız bir Kürt Siyasi varlığın yaratılmasını önerdiklerini iddia ediyor. Bu anlatıya göre Emir Bedirxan bunun yerine Osmanlı’ya sadık kalmayı tercih etmişti.Tarihçi Ahmet Ramize göre, aile nesiller boyunca Osmanlı Devletine hem ahlaki olarak dürüst davrandıkları hem de sadık kaldıkları halde devlet onları düşmanlık daha suçlayacaktı.’’

16. yüzyıldan bu yana Botan Emirliğine hükümet statüsü verilmişti.Kürt soylu hanedanlarının babadan oğula olmak üzere Osmanlı merkezinden kayda değer oranda bağımsız bir biçimde yönettiği geniş özel bir bölgeydi bu. Osmanlı sultanı birinci Selim 1514 yılında meydana gelen Çaldıran Savaşında Safevileri yenilgiye uğrattıktan sonra tarih yazıcısı İdris-i Bitlisinin tavsiyelerini izleyerek, Botan yöneticilerinin yanı sıra komşu Hakkari, Behdinan,Bitlis ve Hasankeyf’in önde gelen hanedanlarının bu hatlar boyunca yöneticilik yapmalarına yönelik düzenlemeler yaptı. Bedirxani Ailesinin tarihi ile ilgili bazı anlatılar ailenin Cizre ve Botan’ı 1847’de İstanbul’a sürgüne gönderilmeden önce yüzyıllarca yönettiğine yönelik bir izlenim taşısalar da, bizatihi Emir Bedirxan 1830’larda sahneye çıkmadan önce ailenin hiçte ön planda olmadığını belirtmek gerekir. Osmanlı topraklarında 1820 yılına tarihlenen en ünlü Kürt soylu aileleri ile ilgili tarihsel bir anlatı da Bedirxanilerin, diğer adlarıyla Azizanların ( Azizan Beyliği ) bahse bile geçmiyor. Emir Bedirxan’ın yönetiminden önce ailenin görece önemsiz olduğuna ilişkin başka bir gösterge de ailenin “ Azizan “ yada “ Azizanzade “ olarak referans gösterilmesinin yerine seçkin ama çok yakın atasının ilk adını benimseyerek “ Bedirxanzade “ haline gelmesidir. Botan emirliğinin yöneticileri olarak Bedirxan’ ilerin yakın atasının adı tarihsel olarak unutulup gitti. Bu ataları Mir Sevdîn adında biriydi ama adı aileyle ilgili daha sonraki anlatılarda hemen hemen hiç geçmedi. Öyle görünüyor ki Mir Sevdin uzaktan bir akrabaydı ve Emir Bedirxan tarafından 1820’lerin başlarında bertaraf edildi. Emir Bedirxan’ın babası Abdullah Han siyasi bir lider değildi, iddialara göre münzevî bir hayat yaşıyordu. Abdullah onun ölümünden sonra ailenin başına ilkin onun yerine Emir Bedirxan’ın en büyük kardeşi Salih bey geçti. Babasının izinden giden Salih Bey tefekkür ve münzevi bir şekilde dindarca yaşamayı dünya işleri olan yöneticilîğe tercih eden biri olarak anlatılır. Salih bey Nakşibendi Tarikatına son derece yakındı. Çok geçmeden ailenin reisliğini bırakarak, iktidarı genç kardeşi Bedirxan beye verdi. Bedirhan bey bir Osman’lı yorumcusunun sözleriyle, adeta bu liderlik için yaratılmıştı. Çok geçmeden Bedirxan bey ailesinin ikinci kolunun başına geçmekle kalmadı Botan Emirliğinin siyasi liderliğine kadar uzandı. Hükümranlığı’nın ilk dönemlerinde akrabası ve selefi Mir Sevdîn adına yönetim sergilemiş gibi görünüyor.

19. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti’nin Cizre ve Botan üzerindeki denetimi neredeyse hiç yoktu. Ama Osmanlı hükümeti iddialı ve ivedi askeri reform projelerini uygulamak üzere vergi toplamak için eyaletleri üzerinde daha da çok denetim sağlamaya girişmeye koyulduğunda işler çok çabuk değişti. 1831/1832’de Osmanlı Suriye’si ve Anadolu’da Mısırlı Mehmet Ali Paşa’nın orduları tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na baş kaldırıldığında, sonra da Osmanlı imparatorluğu yenilgiye uğratıldığında bu konular çok çok daha acil hale geldi. Osmanlı devleti Kürt liderlerden düzenli aşırı savaşçılarının doğu Anadolu’daki askeri operasyonlara katkı vermelerini beklemişti. Aralarında Revanduzlu Mir Muhammed, Hakkari’li Nurullah Beg ve Botanda ise Bedirxan Bey olmak üzere bu liderlerin bazıları 1830’lar boyunca Osmanlı yetkililerinin bu doğrultudaki emirlerini uygulamaya git gide daha çok isteksiz davranıyor ve onlara karşı direniyorlardı. Sonuç olarak doğu Anadolu’daki Kürt Emirlikleri 1834 ile 1839 yılları arasında yerel hanedanların iktidarını yıkacak Osmanlı askeri seferlerinin hedefi haline geldiler. Emir Bedirxan başlangıçta asi yerel liderlere karşı Osmanlı seferlerine destek verdi ve 1839’da nizip de Mısırlı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim paşa ve onun ordularına karşı savaşa da katıldı. Emir Bedirxan 100.000 kişiden oluşan bir Kürt savaşçı ordusuyla savaşa katılmıştı ve bunlardan 30.000 ila 40.000 savaşçı muharebede hayatını kaybetmişti. Merkezi hükümet olay yerindeki kendi otoritesini sıkı bir biçimde yerleştirmeye yönelik yeterince kaynağı bir araya getiremediği için 1830’ larda ki Reşit Mehmet Paşa’nın seferi sırasında iktidardan edilen yöneticilerin bir çoğuyla birlikte Kürt bölgeleri tam bir kaosun içine sürüklenmişti. Bu iktidar boşluğu yerel Aşiret ve dini liderler tarafından dolduruldu.

Bu liderlerde 1840’ların başlarında iktidarı ele geçirmek için ateşli bir rekabetin içine girdiler. 1838’de Emir Bedirxan hala Osmanlı ordusunun yerel Kürt yöneticisi Sait beyi iktidar etmeye yönelik çabalarına destek veriyordu. Sağladığı katkılar yüzünden Osmanlı madalyasını bile kazanmıştı. Emir Bedirxan doğu Anadolu’daki Osmanlı Hükümeti’nin nüfuzunun olmamasından alabildiğince yaralandı ve 1840’larin ortalarında iktidarının doruğuna ulaştı. Osmanlı yöneticileri ile olan ittifakına son vererek, Nurullah Beg, yönetimindeki Hakkari bölgesindeki ve Müks ( Bahçesaray ) bölgesindeki aşiret kuvvetlerine katılarak, Botan ve komşu bölgelerdeki nüfusunu alabildiğine genişletti. Kendi adına vergi toplamaya ve para basmaya başladı. Böylece güçlü bir özerklik mesajı yollayarak Osmanlı merkezi Hükümetine karşı koydu. İddialara göre o dönem Emir Bedirxan yaklaşık olarak 300.000 kişiden oluşan Kürt Savaşçı taraftarlarını harekete geçire biliyordu.. 1830’larda Emir Bedirxan ile buluşan Avrupalı Seyyahların izlenimleri Osmanlı devleti ile olan bu bağlantının gerçekten de ilk başlarda Emir’in karşı çıkacağı bir şey olmadığını, tersine tam da onun iktidarının temelini oluşturduğunu akla getiriyor. Osmanlı devleti onu Mütesellim (vergi toplayıcısı) olarak atadı ve oda bu konumuyla zengin ve nüfuslu biri oldu. Bu vergi toplama kariyerinden daha birkaç sene önce bile kendisi ve mensup olduğu aile kolu Cizre bölgesinde neredeyse hiç bilmiyordu ve önemi bakımından ikinci plandaydılar.

whatsapp-image-2023-10-05-at-16-33-12.jpeg

Emir’in bu açıkça cesur özerklik gösterileri ile karşı karşıya kalan Osmanlı hükümetin uzun süre sessiz kalması beklenemezdi. Emir Bedirxan ‘ın zararına ve iki yön oluşmaya başladı: Osmanlı yöneticileri ısrarla idari bir reform istiyorlardı ve Avrupa iktidarları da yerel nüfusun peşinde idiler. Emir Bedirxanı Osmanlı devletine karşı çıkmaya iten ana motivasyon daha büyük bir bağımsızlık arzusu değil, tersine Osmanlı yöneticilerinin Emir Bedirxan tarafından kontrol edilen toprakların Diyarbekir ve Musul Vilayetleri arasında bölünmesini öngören planlarına olan hoşnutsuzluğuydu. Musul’da Vali İnce Bayraktaroğlu Mehmet Paşa aşırı güç sahibi olan yerel soylu aileleri sevmiyordu. Eğer idari reform uygulama kurulacak olursa,Bedirxan ailesi pahasına Cizre bölgesinin üzerindeki nüfusunu arttıracaktı. Bunun dışında Avrupa hükümetleri Osmanlı reform sürecine izleyerek Hristiyan ve Yezidi azınlıkların korunmasının talebini giderek daha da çok dinlendiriyordu. Özellikle de iddialara göre kendi nüfuz alanında Nasturi Hristiyanlarına saldıran, onları baskı altına alan ve katleden Emir Bedirxan’ın faaliyetlerine karşı çok öfkeli idiler. Emir Bedirxan daha 1832’de,Musul’un kuzeyinde yer alan Yezidi cemaatinin kalelerinden biri olan Şeyxan’ı istila etmiş. Şeyxan yağmalandı ve sakinlerinin çoğu öldürüldü.Emir Bedirxan’ın 1832 yılında aşağı yukarı yirmilerinde olan Yezidi kökenli Ruşen hanımla evlenmesi bu bağlamda meydana gelmiş olabilir. 1843 yılında Nasturilerin dini lideri Mar Şimun’nun bölgeyi terk etmek zorunda kalarak, gidip Musul’da Britanyalı misyonerlere sığındı. Bu gelişmelerin yaşandığı ortamda Avrupa hükümetleri yöredeki Hristiyanları korumak üzere Doğu Anadolu’ya müdahale etme arzusundaydılar. Osmanlı hükümeti ne pahasına olursa olsun dışarıdan gelen bir müdahaleden kaçınmak istiyordu, dolayısıyla Anadolu’daki Hristiyanların lehine girişimlerde bulunduğunu göstermek amacıyla doğu Anadolu’daki özerk Kürt yöneticilerine karşı tedbirleri sıkılaştırdı. O dönem Musul’da Britanya’nın konsolos yardımcısı olan Ahuston Henry Layard kararlı bir biçimde yöredeki Nasturi cemaatini koruma çağrısında bulundu. Layard Emir Bedirxan’ın çok çok hafif bir ceza aldığına yönelik memnuniyetsizliğini daha sonraları ifade etmişti. Avrupalı gözlemciler Emir Bedirxan ve taraftarlarına karşı daha çok şiddetli yaptırımlar talep ettikleri halde 20. yüzyılın başlarında ki bir Osmanlı anlatısı Bedirxani Ailesinin tarafı tutuyor ve 1847’de Emir Bedirxan’a karşı Osmanlı askeri harekatının meşruluğunu sorguluyordu.

1847’deki askeri müdahalen eden önce Osmanlı hükümeti, Emir Bedirxan’a İstanbul’a gelip, Sultanla görüşmeye ikna olması için arabulucu olarak Kemal Bey adında birini gönderdi. Muhtemelen ortada dönen bir oyundan şüphelenen emir Bedirxan,Cizre yakınlarındaki kalesinde kalmayı tercih etti. İstanbul’a gitmeyi reddetmesin hemen ardından Osmanlı hükümeti bir askeri operasyon başlattı Emir Bedirxan ve çok sayıda taraftarı tutuklandı. Operasyonu Anadolu’daki Osmanlı Ordusunun komutanı Osman paşa yönetti Ahmet Ramiz isimli tarihçi; Bedirxan ailesi tarihi ile ilgili anlatısında Osmanlı kuvvetlerin çok açık siyasal üstünlüklerini rağmen emir Bedirxan ‘ın taraftarlarının başlangıçta Osman Paşayı Musul’a çekilmek zorunda bıraktırarak, savaşta onları yenebildiklerini iddia ediyor. Tarihçi Ahmet Ramiz’in söylediğine göre, Emir ve taraftarları bu zaferlerinden dolayı sevinemediler. Tersine çok büyük pişmanlık duydular, zira kendi Müslüman kardeşleri ile savaşmış, onları yaralamış ve öldürmüşlerdi yani Müslüman Osmanlı güçleriyle. Denildiğine göre bu yüzden Emir Bedirxan Osmanlı ordusuna başka darbeler vurmaktan kendini imtina etti ve dağlara, Eruhtaki tahkim edilmiş ( Evrax ) kalesine çekilmeyi tercih etti. Bununla birlikte Osmanlı kuvvetleri kardeşleri olan Bedirxan’ilere (Müslümanlara ) saldırma konusunda hiçte kaygı duymamışlardı.

Bedirxan Bey’in Müslümanlarla savaşma kaygısı Osmanlı Hanedanı’nın da yoktu. Bedirxan Bey’in sarayına saldırmış, Emir Bedirxan ve taraftarlarını oradan çıkartmışlardı. Onlara bu konuda Emir Bedirxan’ın akrabalarından biri olan ve şu an bile Kürtlerde ihanetiyle türkülere konu olan Yezdîn Şêr yardım etmişti. Yezdîn Şêr Mir Bedirxan’ın komutanlarından biridir ve kaçıp Osmanlı tarafına geçmişti.

Tarihçi Ahmet Ramiz ; Emir Bedirxan’ın kardeş Müslümanlarla savaşma ve onları öldürmeye, dolayısıyla imparatorluğun iç barışını mahvetmeye yönelik bu ahlaki çekinceler olmasaydı Emir Bedirxan’ın yıllarca Osmanlıların bu şiddetli saldırılarına karşı koyabileceğinî ileri sürüyordu. Bir Türk diplomatın Evrak-ı Siyasiyesi başlıklı bir tezden alıntı yapan yazar Britanya’nın emir Bedirxan’a karşı sefere katılmasına ilişkin kendi versiyonunda şunları ile sürüyor; Britanyalıların Osmanlı yöneticilerine Emir’e karşı eyleme geçmeleri için baskı yapmadıklarını, tersine Emir’ destek verdiklerini ve Britanya’nın koruması altında Bağımsız bir Kürt siyasi varlığın yaratılmasını önerdiklerini iddia ediyor. Bu anlatıya göre Emir Bedirxan bunun yerine Osmanlı’ya sadık kalmayı tercih etmişti - böylelikle kendisine ve ailesine sonraki nesillerine kötülük etmişti. Burada yazar Bedirxan’i ailesinin geçmişte yaşadıkları acılar ile 1907/1908’deki Bedirxani’lerin mevcut durumu arasında bir bağ kuruyor: bu anlatı yazdığı dönemde, aile mensupları yüksek rütbeli bir Osmanlı subayının öldürülmesine karışmasıyla suçlanıp İstanbul’dan sürüldüler. Tarihçi Ahmet Ramiz’e göre aile nesiller boyunca Osmanlı devletine hem ahlaki olarak dürüst davrandıkları hem de sadık aldıkları halde devlet onları düşmanlık daha suçlayacaktı.

Devam edecek…..

Kaynak : Osmanlı Kürt Bedirxan’i Aile Tarihinin İmparatorluk ve İmparatorluk Sonrası Bağlamındaki Anlatıları..Devamlılıklar ve Değişimler.Barbara Henning Sayfa : 89 – 96…

  • Lütfi Ahmet Ramiz – Bedirxan.s.5-6
  • Kardam – Sürgün Yılları s.140
  • Buruinessen Agha.Shaikh and State,s.179 ve Lokman Turgut,Mündliche Literatur der Kurden in den Regionen Bohtan und Hekkari ( Berlin Logos 210 ) s.164 s.154
  • Lütfi Emir Bedirxan s.8
  • Lütfi Emir Bedirxan s.15
  • Ahmet Kardam – Sürgün Yılları s.77
  • Yalçın Heckman ,Tribe and Kinship s.58
  • Henryy F.Woods
  • Auistin Wright ‘Visists Of Messrs.Wright and Braeth to Bader Khan Bey ‘t The Missionary Herold 42.(1846).s.381.
  • Birgül Açıkyılmaz,The Yezidis.The History of a Communty.Culture and Religion .s.52
  • Auisten Henryy Layard.Niniveh and its Remains ,s.81
  • Lütfi Emir Bedirxan s.18.s.21.s.22.s.23.s.25.s.26

Bu yazı toplam 1175 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erkan ÖZKALAY Arşivi