Abdulaziz BİLGE

Abdulaziz BİLGE

CİZRE’NİN SERİNLETEN LEZZETİ: CİZRE ESKİMOSU VE KARŞEMBEŞİ

Cizre’nin sıcakları meşhurdur. Eski kaynaklarda Cizre sıcaklarının meşhurluğundan bahseder. Eski gazetelerde Cizre sıcaklarıyla ile ilgili pek çok haber'de göre bilmekteyiz. Sıcaklıklarıyla devamlı rekor kıran Cizre, bu sıcaklar şehrin yaşam tarzını ve serinleme anlayışını da belirlemiş oluyor. Cizre’de bunaltıcı yaz aylarının hararet yapan yaz günlerinde az da olsa serinlemek ve biraz da kendimize gelmek için çok eskiden beri Cizre’ye has şerbetle “Cizre usulü” Cizre Eskimosu ve Karşembeşi yapılır. Cizre’nin elli dereceyi bulan sıcaklarında, sizlere bu muhteşem ikiliden bahsederek sizleri serinletmiş olalım.

Dilerseniz Eskimo ve Karşembeş kelimelerinden söz ederek başlayalım serinletmeye. Evvela Eskimo hangi anlamları karşılar ve nasıl kullanılır. "Eskimo" terimi, Alaska ve Kanada'nın kuzey bölgelerinde yaşayan yerli halkları ifade etmek için kullanılır. Kuzey Kutup bölgesinde yaşayan insanlara Eskimo denilmektedir. Eskimolar, çekik gözleri ve kalın kürklü giysileri ile buzdan inşa ettikleri evlerde yaşamaktadırlar. Eskimolar Kuzey Kutup bölgesinin iklim özelliklerine uygun bir hayat sürerler. Aynı kelimenin farklı coğrafyada ve farklı milletlerde anlam serüveni başka olabiliyor. Burada serinlemek için eskiden beri yediğimiz “Eskimo” kelimesinin başka coğrafyada, başka milletlerde aşağılama anlamında kullanıldığı nerden insanın aklına gelebilir ki. Bu sır elbetteki dilin, kelimelerin ve milletlerin serüvenine bağlı. "Eskimo" terimi, Alaska Yerli Bölgesi'nde yaşayan İnuit halkı için aşağılayıcı bir anlam ifade etmektedir. Hatta bu yüzden bazı yerlerde “Eskimo Dondurması” aşağılayıcı anlam anımsanmasın diye farklı adlandırma ile anılır. “Eskimo” kelimesi, her ne kadar "Eskimo Buzlu Tatlısı", “Eskimo Dondurması” gibi çeşitli kullanımlarla karşımıza çıksa da yapılış şekliyle dünyanın her yerinde ayrı form ve tarifiyle tamamen farklılık gösterebilir. Söz gelimi genellikle vanilya veya çikolata gibi farklı lezzetlerde dondurma küpleri veya dondurma çubuklar ile yapılan “Eskimo Dondurması” geleneksel bir Kuzey Amerika yerli tatlısı olarak bilinir. Dediğimiz gibi her bir yerin eskimosu başka, tıpkı bizim Cizre Eskimosu’nun yapılışı, şekli ve lezzeti bambaşka olduğu gibi.

Karşembeş ise bir birleşik sözcük olarak karşımıza çıkıyor. Telaffuz farklılığı da olduğu göre bilmekteyiz. Kelimenin nasıl geldiği, nasıl oluştuğuna dair pek çok görüş var. Hatta bu konu üzerinde yapılmış bir makale de olduğunu söylemiş olalım. Biz sadece kısaca değinelim. Karışık anlamına gelen bir kullanım olduğu, Karsambaç: “Pekmezle kar karıştırılarak yapılan kar helvası” Karsanbaç: “Üzerine vişne vb. şerbet dökülerek yenen rendelenmiş buz.” Kar+şerbet> ilerleyici benzeşme ile kar şarbat, şeklinde oluştuğunu makalede ifade edilmektedir. Türkçe’de bu şekilde ifade edilirken bir de kelimeye Kürtçe baktığınızda şöyle bir anlam ilişkisi karşımıza çıkıyor. Qar-isî (donuk, soğumuş) qar şarbat, şeklinde bir yorum getirebiliriz. (“qar” ile başlayan soğukluk durumlarını anlatan Kürtçede pekçok kelime vardır.) Velhasıl kelimeyi merak edenler için bir fikir kapısı açsak da asıl hususun Cizremiz’de yapılan Cizre usulu Karşembeştir. Bu da kavurucu sıcaklarda içimizi serinleten, imdadımıza yetişen ortaya çıkışı maziye dayanan bir geleneğimiz.

Cizre Eskimosu’nun herkeste yeri başkadır. Zira ister sokak lezzeti diye tanımlayın ister farklı bir tanım getirin, çocukluğunda Cizre Eskimosu yemeyen yoktur adeta. Bu nedenle Cizre Eskimosu, kendi etrafında bir gelenek ağı oluşturmuş ve elli dereceyi bulan Cizre sıcağına meydan okuyarak çocukluğumuzu ve hayallerimizi serinletmiştir. Rekorlarla Türkiyenin en sıcak şehri olan Cizre’de eskimo yeme geleneğinin en hakkını veren yer hiç şüphesiz Cizredir.

Cizre’de hemen hemen her mahallede eskimo yapıp satan dört beş kişi vardı. Tıpkı şimdi de olduğu gibi. Bunun dışında eskimoları alıp Suriye’den getirilen mavi termoslara koyup sokak sokak dolaşıp “eskiiiimoo!” diye bağırarak hararetten bağrı yanıklara bir abı hayat gibi imdada koşanlar vardı. Eskilerden Behiye teyze vardı Şah Mahallesinde Cizre Eskimosu yapan. Bir de Fatma abla… Gerek geçim derdi gerekse çocukları mutlu etme derdi de bu geleneğin başka bir yönü. Yaz aylarında birçok çocuk düğünlerde, bayramlarda sokak aralarında mavi, turuncu gibi termoslarda Cizre Eskimosu satarak işte böyle harçlığını elde ederdi.

Hatırlarsanız cola tenekelerinde, efervesan ilaç kutularında, Fransız markası Duralex cam çay bardaklarında yapılırdı. Çoğumuz sütlü eskimoyu sevsek de asıl Cizre Eskimosu “Kurmiz” denilen tozdan, şeker, tarçın ve diğer başka ürünlerden de katılarak Cizreye has bir şerbetten yapılan eskimoydu. Gel gelelim günümüze. Serinletici bu geleneğimiz hala her mahallede devam ediyor. Cizre Eskimosunu yapıp satan en meşhurları da malumunuz Büyük Altay Çay Ocağı’nda yapan Edip Ataç ve Vestani Camisi yanında kendi dükkanında yapıp satan Mehmet Yiğit amcamızdır. En meşhur olanlarından biri de Mehmet amca neredeyse 2005 yılından beri Cizre Eskimosu yapıyor. Edip Ataç da ilk defa 1986 yıllarında yapmaya başladı. Ve hala bu kültürü serinleten geleneği sürdürüyorlar. 1978’de vefat eden rahmetli “Remziye Eliyê Xedre” olarak bilinen Remzi Geldeç de “Cizre Eskimosu ve Cizre Karşembeş”i yapan tanınanlar arasındaydı. Ayrıca rahmetli hacı Mehmet Geldeç de yaptığı “Cizre Eskimosu”meşhurdu. Ve daha ismini sayamadığım emektar… Cizre’ye has, Cizre şerbetiyle yapılan “Cizre Eskimosu”, bu unutulmaz serinleten tadın Coğrafi işaret tescili, patenti almayı hak ediyor. Bu tarihi tadı, tarihi tarifi, Coğrafi işaret tescili ile taçlandırmak gerektir.

Eskiden Cizre Belediyesinin buz fabrikası vardı. Uzun kalıp şeklinde. Bu buz kalıpları satın alınarak rende aletiyle un ufak edip naylon tabaklara koyunurdu. Hazırlanmış olan şerbeti de rendelenmiş buz parçalarının üzerine eklenirdi. Biçi biçi gibi ekşimsi ve tatlı bir tadı vardı. Ve içine tarçın koyarlardı. Kurmiz denilen bir tozdan yapılırdı şerbeti. Eskiden Ehmêyê Sedîk yapardı. Eski çarşıda Remzi amca vardı ve ayrıca kardeşi hacı Hemet ( Mehmet) Geldeç satardı. Teknolojinin ilerlemesiyle bu geleneksel lezzetler daha da lezzetlendi. Cizre’ye özgü şerbetlerle daha da tatlandı. Doksanlardan sonra dondurma makinaları ile buza dönüşmeye çalışan şerbetin öğütülmesi ve belirli bir işlem görmesiyle Cizre Karşembeşinin rağbeti gün geçtikçe arttı. Ben de çocukluğumdan beri Ramazan Nantu abimin yaptığı kaşembeşi yerim. Ve hep kulağımda “-Vere Qeşembeşê” şeklindeki nidası çınlar. O ses beni bu zamanlardan o zamanlara götürür. Şimdilerde en meşhuru Cizre Futbol sahasının yanında dükkanı olan ve orada yapan Metin ustadır. Cizre Kızılay Gönüllü Merkezi’nin bulunduğu sokaktaki dükkanda yapanlar arasında.

Kadim bir şehirde gözlerini açan nesiller hep aynı nida hep aynı tat ve hep aynı kavurucu sıcaklıkta serinlik sağlayan, unutulmaz bir kültürün unutulmaz bir geleneği: “Cizre Eskimosu” ve “Cizre Karşembeşi”. Bu da vardı, bunu yazmadın, bunu unuttu mu dediklerinizi duyar gibiyim. Şunu söyleyeyim buraya sığdıramayacağım pek çok isim, pek çok hatıra var, bu sayfa yetmez biliyorum. Onları da size bırakıyorum. Vefat edenleri de rahmetle yad edip, yaz devam ederken, bu güzel gelenekle serinlemeye devam edelim ve bizi bir nebze de olsa serinletmek için bu sıcakta emek sarfeden ustalarımızı unutmayıp teşekkür edelim. Ben de burdan onlara teşekkür ediyorum.

Bu yazı toplam 1183 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Abdulaziz BİLGE Arşivi