Umut Olmadan...

Amerikalı psikobiyoloji uzmanı Dr.Curt Richter, 1957 senesinde John Hopkins Üniversitesinde bulunan laboratuvarında asistanlarıyla beraber ilginç bir deney üzerinde çalışıyordu. Deneyin amacı su sıcaklığındaki değişimlerin canlıların vücut dirençleri üzerindeki etkisini ölçmekti.

Kısaca deney şu şekildeydi ; iki grup fare oluşturulmuş. Birinci gruptaki fareler su dolu kaba atılınca maksimum beş dakika çırpınıp ardından suda batarak boğuluyorlardı. İkinci gruptakiler ise suya atıldıktan beş dakika sonra tam boğulmak üzereyken sudan çıkarılıp dinlendiriliyor ardından bu işlem üç defa tekrarladıktan sonra çok enteresan bir durum yaşanmış. Dikkat çekici olan dinlendirilen ve yaşama şansı tanına farelerdi. Bu fareler bırakın on beş dakika dayanmayı tam altmış saat boyunca olabilecek tüm güçleriyle suyla mücadele ediyorlar ve ancak tüm güçlerini tükettikten sonra suya batıyorlardı.

Deneyin net bize anlattığı ; altmış saat direnen ve yaşamayı başarmış farelerin en belirgin özelliğinin bir umudu taşıyor olmalarından kaynaklı olmasıydı. Küçük bir umut ışığı görmenin canlılar için ne denli önemli olabileceğini anlatıyor bu deney bize. Umudun canlının direncini arttıran, yaşama olan bağlılığı en üst noktaya getiren inanılmaz güç potansiyeli olduğu net şekilde anlaşılıyor. Umut olmaksızın yaşamanın da anlamsız olacağı gerçeği yatıyor burada. Yaşanılan zorluklar, engeller karşısında eğer içimizde bir umut varsa her şeye rağmen başarı oranlarımız artış gösterebilmektedir. Ve bu umut sayesinde son noktaya kadar zorlukları aşma için mücadele etmemiz de kaçınılmaz hale geliyor.

Doğadaki çaba güdüsünün nihayetinde bir sonuca varacağı gerçeği belkide doğanın en gizemli tarafı. Amaç uğruna bir araya getirilen bir çok unsur inanılmaz bir bütünlük oluşturarak büyülü şekilde bir mekanizma haline geliyor ve işler bir hal alıyor. Aslında umutla yapılan bir çabanın değişik versiyonu bu gerçeklik. Doğa ve yaratılış ; canlının verdiği çabaya asla kayıtsız kalmıyor. Umuttan kaynaklı çaba mutlaka bir şekilde semeresini göstermektedir. Çünkü umut insanın yaşama dair içinde beslediği en değerli duygu olarak her zaman karşımıza çıkar.

Küçük canlıların bile umut ile yaşam sürelerini arttırdığı bir örnek insan ve toplum için ne denli önemli olabileceğini geniş perspektifte değerlendirmek gerekiyor. Toplumlar da daha müreffeh bir yaşam sürdürmek için en değerli duygu olan umutlarını hep korumak zorunda. Daha çok üretmenin, daha iyi ekonomi sahibi olmanın, daha barışçıl bir yaşam sürdürmenin, yeni nesillere daha sağlıklı ve güvenli temellerin bırakılması umudunu evren bize asla yitirmemeli diyor. Yaşadığı toplumun daha sağlam adımlar atması yönünde çaba harcarken kısa vadeli getiriler için umudun ortağı olmaktan kaçınmamalı ve bu toplumsal ideali de hep içinde korumalı. Ancak son zamanlarda daha kısa yoldan başka umutların peşinde koşan devasa kitlerlerin de varlığı bir gerçek. Tabi burada herkes kendi bireysel ve çevresel ihtiyaçlarını tatmin noktasında karar vermesini de saygı ile karşılamak gerekiyor

Umudun diğer kaynağı da insanlara verilen motivasyon amaçlı mesajlar olduğu görülüyor. Kısa bir cümle, bir anektod bile tılsımlı enerji yaratarak bir insan veya bir toplum için umuda kaynaklık yapabiliyor. Dolayısıyla bu anlamda mantıklı yaklaşımlar ile oluşan motive edici cümleler umut için oldukça önemli olduğu gerçeğinin de altını çizmek gerekiyor.

Umudun insanlık için en önemli değer olduğu gerçeği ortadayken bunun tam tersi bir tutumla umutsuzluk yaratan bireysel ve toplumsal çabalara da değinmek gerekiyor. Böylesine biz insanlar için önem taşıyan bir değerin göz ardı edilerek sürekli çevreye umutsuzluk saçan girişimleri net şekilde durdurmak gerekiyor. Böyle kötülüğü yapmanın salt karşısındakiyle sınırlı olmadığı aynı zamanda bu kötü eylemi yapanı da nihayetinde bir şekilde olumsuz etkileyeceği gerçeği evdenin enerji sistemi ile yakından ilgili bir durum. Herşeyden önce umutsuzluğu yayanın geleceği kararmaya mahkum olur.

Yaşam sürerken şöyle başımızı kaldırıp akşamları yıldızların coşkusunu bile gözlemlemenin umudun ve dolayısıyla kainatın daha milyonlarca veya milyarlarca yıl süreceği konusunda bize küçük bir fikir sanırım vermeye yetiyor.

Bu yazı toplam 369 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut BALTA Arşivi