Şeyh Muhammed Nurullah Seyda El Cezeri’yi anma ve Serdahlé’deki icazet töreni

Ölümü sadece Cizre’yi değil bütün bölgeyi derin bir yasa boğan Şeyh Muhammed Nurullah Seyda El Cezeri’nin aramızdan ayrılışının 39. yıldönümünde Şeyh Muhammed Nurullah Seyda El Cezeri’yi Türkiye’nin farklı illerinden gelen yüzlerce kişi ile birlikte dualar ile anarken, Şeyh Seyda El Cezeri medreselerinde sıra kitaplarını tamamlayıp icazet almayı hak kazanan hocaların icazet törenlerine de tanıklık ettik. Serdahlé’deki icazet töreninde İcazetleri sunacak olan Şeyh Ömer Faruk Arapça uzun bir münacat okudu. İslam tarihi boyunca icazet veren alimlerin hepsinin isimlerini zikrederek Hz. Ali’ye kadar anlattı.

Şeyh Muhammed Nurullah Seyda El Cezeri’nin vefat yıldönümü münasebetiyle; ve Türkiye’nin değişik şehirlerinde Şeyh Seyda El Cezeri medreselerinde sıra kitaplarını tamamlayıp icazet almayı hak kazanan hocaların icazet törenlerine katılmak üzere; Türkiye’nin bir çok şehrinden davet edilen binlerce davetli gibi bizlerde davet edilmiştik. Bu atmosferi görmek, bu ilim iklimini solumak merakı ve maksadı ile Serdahlé’ Köyündeki o ilim ve irfan merkezine gittiğimizde tahminen üç bin davetli ile karşılaştık. Serdahlé’deki Şeyh Seyda Camisinin içi ve o geniş avlusu davet edilen insanlarla dolmuştu. İnsanların bir kısmı caminin dışındaki ve yine camiye ait olan mekanlarda oturup hasbihal ediyorlardı.

whatsapp-image-2024-05-13-at-13-22-44.jpeg

Şeyh Muhammed Nurullah El Cezeri’nin vefat yıl dönümü olan 12.05.1985 yılının hatırasına Serdahlé köyünde tertiplenen mevlidi şerif sofilerin arbane eşliğinde söyledikleri kasideler ve müritlerin zikir halkaları ile adeta taçlandırılıyordu. Zikir faslından sonra davudi sesli mele Şirin Kızılkaya Kur’an’dan bir aşrı şerif okudu. Akabinde Şeyh ömer Faruk El Cezeri hem Türkçe hem Kürtçe günün anlamı ile ilgili bir konuşma yaptı. Özetle: ‘Uzaktan yakından gelerek bizim bu mevlidimize iştirak ettiniz. Hoş sefa geldiniz. Sünnet-i Seniyye’ye vurgu yaparak; Kur’an ve sünnetin bir bütün olduğunu, birbirinden asla ayrılmaz olduğunu lakin ne gariptir ki bazı şahısların güya kendilerine alim dedikleri bu kişiler Kur’an bize yeter deyip sünnete ihtiyaç olmadığını dile getirmeleri bir zavallılıktır, bir basiretsizliktir. Bunun asla kabul edilemeyeceğini özellikle vurguladı’. Devamında:

‘Uzun zamandan beri ilim tahsil edip icazet alacak güzide hocalarımıza icazetlerini vermeyi bana teklif ettiler. Çok mahcup oldum. Ben kendimi bu göreve layık göremiyorum. Hatta benim icazet almaya ihtiyacım var. Ama onları kıramadım ve bu görevi kabul ettim’ dedi.

Akabinde Cizre Müftüsü Süleyman Baran kısa bir konuşma yaparak ilmin önemine vurgu yaptı. Daha sonra Seyda Ahmet Varol Şeyh Muhammed Nurullah El Cezeri’nin hayatını özetle: ’36 yaşında vefat eden Şeyh Muhammed Nurullah için bir mevlidi şerif okunacak ve icazet alacak imamların icazetleri verilecek. Hem Mahzunuz hem sevinçliyiz. Mahzunuz çünkü genç yaşta bir ilim kutbu olan Şeyh Muhammed Nurullah’ı kaybettik. Sevinçliyiz çünkü Şeyh Seyda medreselerinde ilim tahsil etmiş hocalara icazetleri verilecek. Şeyh Muhammed Nurullah ilk ilmini babası Şeyh Seyda (k.s.)’dan almış. Risaleler şeklinde 14 eser yazmıştır. 1985 Mayıs ayında Mardin Nusaybin arasındaki yolda bir kazada vefat etmiştir. Halk arasında vefatının oluş şekline şüpheyle bakıldığını da dile getirdi.

whatsapp-image-2024-05-13-at-14-18-45.jpeg

Seyda Ahmet Varol’dan sonra Serdahlé Medresesi İmamı ve müderrisi Molla Abdurrahim konuştu. Misafirlere dönerek: ‘Köyümüze, medresemize hoş geldiniz dedikten sonra Şeyh Seyda zamanındaki Serdahlé medresesinde vuku bulan bir hikayeyi- hadiseyi Seyda Molla Mahmudé Babile’den nakil ile: ‘ Fakalar dersten sonra akşam ratıblerini hep beraber yedikten sonra canları bir çay içmek ister lakin yokluk yıllarıdır. Medresede hiç çay yoktur. Yaptıkları araştırmada bir sofide çay deminin olduğu ihbarını alan fakalar sofinin evinin yanına giderek kapısını çalarlar ve sofiden bir çaydanlığa yetecek miktarda çay isterler. Lakin sofide çay olduğu halde vermek istemez. Vermem der. Fakalar ısrar edince sofi onları kovmaya çalışır. Sinirlenen fakalar sofiyi döverler. Tabi ki sofi Şeyh Seyda’nın sofilerinden. Bunu fakalar zihinlerinde tasarlayınca eyvah biz ne yaptık diyerek o gece kara kara düşünürler. Gece boyu uykuları kaçar. Fakalarda şöyle bir kanaat oluşur. Yarın olayı Şeyh Seyda Hazretleri işitir ve tereddütsüz bizi medreseden kovar. Şeyh Seyda bizi kovmadan en iyisi özel eşyalarımızı toplayalım ve yarın Serdahlé medresesini terk edelim. Dereler. Sabah olur gitmek için hazırlanan fakalar daha hücrelerden çıkmadan Şeyh Seyda Hazretlerini karşılarında görürler. Eyvah yakalandık diye mırıldanırlar kendi kendilerine. Tabi ki Şeyh Hazretleri olayı duymuş. Bu ilim ehli olan güzide gençlere bir çayı revan gören sofinin yaptığı duruma üzülmüş. Fakaların gönlünü almak için sabah erkenden hücrelerinde ziyaret etmeyi uygun görmüş. Fakaların hepsinin karşışında ayakta durduklarını gören Şeyhleri Şeyh Seyda: ‘ Fakalrım. İçinizde en küçük olanın ayakkabısını bana göstere bilirmisiniz der? Tabi ki o zamanda ayakkabıların hepsi kara lastik. Murakıp faka Ezbeni işte budur diye Şeyhine en küçük fakanın kara lastik ayakkabıyı gösterir. Şeyh Seyda eğilir ve o çift kara lastik ayakkabıyı alır hasretle öper! ‘En küçüğünüzün ayakkabısı böyle kıymetli olduktan sonra artık kıymetinizi ölçebilirsiniz.’ Dedikten sonra fakalar bir soluk alır ve Serdahé’de tedrisatlarına kaldıkları yerden devam ederler.’

Serdahlé’de İcazet törenine geçildi. İcazetleri sunacak olan Şeyh ömer Faruk Arapça uzun bir münacat okudu. İslam tarihi boyunca İcazet veren alimlerin hepsinin isimlerini zikrederek Hz. Ali’ye kadar anlattı. Daha sonra Hatip icazet alacak olanların adlarını ve medresesini zikrederek arbane ve kasideler eşliğinde icazetlerini Şeyh ömer Faruk’un elinden aldılar. Tedrisatını İstanbul Şeyh Seyda medresesinde tamamlayan Nusaybinli Yusuf İslam Yalı, Mehmet Baki Yalı, İdilli Eyüp Büyükkaya, Cizreli Abdullah Beylen, tedrisatını Gaziantep Şeyh Seyda medresesinde tamamlayan Muhammed Taha Varol.

İcazet töreni bittikten sonra mevlid yemeğine geçildi. Muhteşem bir organizasyon vardı. Binlerce davetliye hiçbir aksama olmadan yemek verildi.

Bu arada Şeyh Seyda El Cezeri (k.s.)’ye ait Türkiye’de 40, Dünyada da 4 medresesi ilim faaliyetini sürdürmektedir.

Tüm davetliler gibi bizlerde teşekkür ederek Serdahlé medresesinden, Serdahlé köyünden ayrıldık.

Bu yazı toplam 703 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
M.Emin BOZKUŞ Arşivi