Mesut BALTA
Toplumsal barış ve geleceğin inşası
Yaşamın aktif gerçeği hep değişim ve dönüşümü öze alan genel yapısıyla açıklamakla birlikte tarihsel süreçte emekle biriktirilmiş değerlerin korunması en az bu öz kadar anlam taşır. Değişimi kabullenmek aynı zamanda bizi var eden değerleri de korumak bu düşüncenin kısa özeti.
Bu gerçek karşısında şunu söylemek mümkün ; stabil olmak ölülere ve nesnelere özgü bir durum. Dolayısıyla değişim daha çok insan türüne özgü bir gerçeklik. Bu değişim bandının genel hatlarını izleyerek ona uygun adımları atmak ve buna uygun entegrasyon planlamasını yapmak belki de yaşamımızın en önemli sorumluluklarını ihtiva eder.
Değişim sinerjisi ile birlikte statükonun sorgulamaya tabi tutulması gerektiği ayrı bir realite. Değişimin reddi birçok açıdan gerginlik, çatışma ve tartışmaların önemli bir kaynağı. Haliyle sosyolojik ve sosyo psikolojik bir yönü de ilgilendiren boyutlara sahip. Değişimin sağlıklı bir rota ile sürdürülebilir olması çeşitli gereklilikleri insanlığa dayatmaktadır. Barışçıl ve birbirini yok saymayan anlayışlardan tutun önyargılarımızı bir kaba koyup çözüm odaklı olmak gibi çeşitli yelpazelerde yerini alır bu erdem timsali. Önyargılardan arınmanın en başat yöntemi kafamızda barışı inşaa etmek ile başlar. Barışın gerekliliğini güvenli gelecek inşasından, daha sağlam yaşam temellerine kadar devam eden bir genel düzeni anlamdırır.
Bir arada ve aynı zamanda kendine özgü yaşam ile farklılıkları kabullenen, karşılıklı saygıya dayalı empati felsefesini çok boyutlu hale getiren çabalar bir yaşam felsefesi halini almalı. Bunun aynı zamanda tamamiyle doğal koşulların etkisi ile olması gereken bir sosyolojik gerçeklik olarak inanç halini alması da çabalar sayesinde gerçekleşebilecektir. .
Çeşitli türdeki muuhatapları,karşımızdaki ve bizden olmayan bir figürünü ve farklı olanı empati duyguları ile donanmış ahlaki sorumlulukları ile kucaklamak barışın temelini oluşturur. Karşı tarafı asla yok saymayan, hakaret dilinden uzak saygın bir duruş geleceğin garantisi olabilmektedir. Üstelik bu kırıcı dilin sorumlu ve etkili kişilerce daha dikkatli takip edilmesi toplumsal barışın önemli kriterini temsil eder.
Kırıcı ve insani olmayan dilin özellikle başta beyinlerde yapılandırmaya yönelik genel yaklaşım modeli ile ortaya konması ilk adımı ifade eder. İradenin bu yönde tecellisi ve uyum ile barış dilinin yazılı ve sözlü mecrada dillendirmesi bu tutumun kurumsal hale getirmenin önemli adımlarını yaratacaktır.
Çatışmacı ve gerginlik yaratan bir dil, barışın önündeki en büyük engel olduğu gibi daha kötüsü maddi temeli olmayan bir çatışma kültürünün de sebebi olma potansiyeline sahiptir. Bu anlamda böyle bir dilden uzak durmanın da maddi koşullarını yaratmak belki de en büyük çözüm boyutu.
Daha sağlıklı bir ilişkiler ağı ile toplumsal barışı yaratma çabaları ortak yaşamın getirdiği tarihsel, inançsal özelliklerimizi göz önünde bulundurarak zenginleştirebiliriz. Asla umutsuz olmamak ve diğer yönü ile bu yürüyüş ile bir güvenli ilişkiler ağı yaratmak bütün bu amacın anlamını büyütecektir.
Sağlıklı ve aynı zamanda dengeli toplumsal ilişkiler üzerine kurulu barışçıl yaşam düzeni sayesinde ancak geleceğin toplumu yaratılabilir. Doğal olarak şimdinin barış dili geleceğin her anlamda kalkınmış toplumunun temellerini oluşturacaktır.
Güncel bir örnekle ; toplumsal barışa ön ayak olan tüm adımların tarihin onurlu sayfalarında yer alacağını belirtmekte fayda var ..
Olumlu bir cümle bile barışa katkı olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.