Erkan ÖZKALAY
‘GULDEXWÎN’ ÇİZGİ FİLM KAHRAMANIM
Çizgi filmler çocukları eğlendiren ve hayal dünyalarında geniş bir yer edinen yayınlardır. Aile bireyleri çocukları kimi zaman sessiz kalmaları için, kimi zaman yemediği yemeği yedirmek için dikkatlerini dağıtmak ve kimi zamanda öğretici yanı ağır basan yayınları izletmek çocuklara çizgi film izlettirir. Çizgi filmler doğru seçilmediği zaman çocuk üzerinde bazen doğru etkiler bırakmaz ve olumsuz durumlar yaşanır. Mesele şiddeti temel alan bir yayın buna bir örnektir. Çocuk bunu benimser ve aynı davranışlarda bulunabilir.
Çocuk çizgi film izlerken kendisine ve algısına yakın bulduğu çizgi film kahramanının hareketleri, konuşmalarını dikkatle izler. Çocuk artık film içinde kendi hayal dünyasında kurguladığı kahramanının tercihini yapar.
Ve artık dikkatini tamamen o çizgi film kahramanı üzerinden sürdürür. Çizgi film kahramanı çocuk ise ; annesi ve babası ile ne konuştuğunu, nasıl davranışlarda bulunduğunu artık ezberler ve o da kendi anne ve babası ile bu algı ve düşünceler ile artık konuşmaya ona göre hareket etmeye başlar. Karakter değişikliği diyebiliriz. Tabi ki bu yayınların çocuklar üzerinde bıraktığı etki bir hayli yüksektir. Olumlu veya olumsuz yayınlar çocuklar üzerinde etki bırakır.
İkinci bir konu ise çocukların çizgi film izlerken karakterler arasında ki konuşmaları da taklit etmesi ve konuşmaları ezberleyip ev içinde tekrarlaması da olağan ve beklenen bir davranıştır.
Dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde çizgi film programları hangi ülkede yayınlanıyorsa, o ülkede hakim olan dillerde yayınlanır ve çocuklara eğitici, geliştirici, doyurucu ve ders verici programlar ile kısmi olarak eğitilir.
Bir Fransız çocuk Fransızca yayınlana çizgi film’in de konuşulan kelimeleri algılar ve ezberler, bir Alman çocuğu Almanca konuşulan kelimeleri ve cümleleri algılar ve ezberler, bir İngiliz çocuk İngilizce yayın yapan çizgi film programına yabancılık çekmez ve kendi dilinde yayını izler ve etkilenir, bir Arap çocuğu kendi ülkesinde kendi dilinde yayın yapan çizgi film karakterinin konuşmalarını, davranışlarını algılar ve anlar.Bunu daha da uzatabiliriz.
Fakat gelin görün ki, bir Kürt çocuğu her gün karşısına dikildiği ve saatlerce izleyip, pür dikkat kesildiği çizgi film karakterine yabancıdır. Çizgi film izlerken, kendisine ve hayal dünyasına yakın bulduğu çizgi film kahramanının sadece görüntüsünü algılar ve diline yabancı olan konuşmaları anlamakta zorluk çeker. Bu konuda dilin algılanmasının zorluğunu hisseder ve olumsuz bir etki yapar. Duyduğu fakat anlamadığı bir dil kulaklarında gezinir durur ve bir anlam veremez. Sadece görüntülere odaklanır ve konuşulan dilin ne olduğunu anlayamaz ve bu da çok trajik ve kabul edilemez bir durumdur. Dünya’nın bir çok yerinde çocuklar için anladıkları dilde yayınlar yapılır ki bu doğal ve anlaşılır bir durumdur.
Ne yazık ki bizlerde çocukluk çağımızın birçok yılını yabancısı olduğumuz bu yayınlar ile geçirdik ve bunun olumsuz durumlarının ne olduğunu zihinlerimizde bıraktığı psikolojik durumu iyi biliriz.
Bunun için Kürt’lerin Evliya Çelebisi veya Alman Medyasının “ Doğu’nun Karl May’ı “ lakabının taktıkları değerli yazar İbrahim Sediyani’nin “Guldexwîn “ ismini verdiği çizgi film projesi Kürtçe çocuk edebiyatı açısından çok önemli ve değerli bir çalışmadır.
Kürtlerin Heidi’si olarak tanımlanan “Guldexwîn “ çizgi film karakterinin resimlerini de ressam Zişan Özeke çizmiştir. Onun da bu konuda emekleri vardır. İbrahim Sediyani’yi bu çalışmaya iten sebeplerin başında da şu gelir. Sediyani derki ; İsviçreliler’in Heidi’si varsa Kürtler’inde Guldexwîn’i olsun der ve Kürt çocukları için büyük bir çalışma olan Guldexwîn’i yazmaya başlar.
Şimdi de isterseniz Guldexwin’in nasıl yazdığını içeriğinin ne olduğunu yazar İbrahim Sediyani’den dinleyelim ;
“Guldexwîn, Hakkâri, Şemdinli’nin Nehri köyünde iki yaşlı çiftin yanında yaşayan Elif adındaki küçük bir kız çocuğunun hikâyesi. Bu hikâyenin diğerlerinden farkıysa, çocuklara doğa ve hayvan sevgisinden başka bir şey anlatmıyor olması. Yani içerisinde gizli bir siyasî amaç yok.”
Ağlayan gül
Sediyani, şöyle anlatıyor: “Guldexwîn, anavatanı Hakkâri, Zağros Dağları olan bir çiçeğin ismi. Kürtçe’de ‘Kan ağlayan gül’ demek. Duruş ve şekil olarak, bildiğimiz güllere hiç benzemiyor. Çünkü dünyadaki tüm güller güler, fakat bu gül ağlıyor. Dünyadaki tüm güllerin yüzünde sevinç vardır, fakat bu gülün yüzünde hüzün var. Bu gülün bir diğer özelliği de; yukarıya değil aşağıya bakması, sürekli boynu bükük durması. Bundan daha ilginci ise eğik olan başının içinde su damlacıklarının yer alması ve adeta gözyaşı dökmesi... İşte bu ibretamiz özelliğinden dolayı, yüzyıllar boyunca bilim adamlarından çok edebiyatçıların, botanikçilerden çok şairlerin ilgisini çekmiş olan bir bitki. Elif, yanında kaldığı yaşlı çiftin yanına geldiğinde, alışma evresini aynı bu gül gibi boynu bükük ve gözü yaşlı bir şekilde geçiriyor. O yüzden köydekiler ona ‘Guldexwîn’ adını takıyorlar.”
En iyi dostları hayvanlar
İbrahim Sediyani’nin yazdığı ve 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Zişan Özeke’nin çizdiği Guldexwîn öyküsü, işte bu çiçeğin bir şekilde küçük bir kız çocuğunda vücut bulmasını anlatıyor bize. Şirin mi şirin, yaramaz mı yaramaz bu dört yaşındaki Elif’in en sevdiği şeyse, dört dostuyla zaman geçirmek. Bu dört dostu kim mi? Yêkdane adındaki sıpa, Berxênaz adındaki kuzu, Mircan adındaki kedi ve Zerpêri adındaki bir kuş...
Sediyani’nin Diwan Yayınları’ndan çıkan çizimli kitabı Guldexwîn, o kadar çok beğenilmiş ki, bu yıl itibariyle Doğu illerimizdeki okullarda yardımcı ders kitabı olarak okutulmaya bile başlamış. Öğretmenlerin büyük ilgiyle dersliklere soktukları kitabın ikinci cildi ise çok yakında çıkacak. Bu arada geçmişte Pepee (yayınlardan kaldıırlmış) ile ülkemizde başlayan, çocuklara yönelik animasyon furyası, Guldexwîn‘i de bu rüzgâra katmak istemiş. Bir çizgi film-animasyon yapımcısıyla görüşmelerini sürdüren Sediyani, eğer gerekli finansmanı sağlayabilirse Guldexwîn‘in maceralarını televizyondan da çocuklara ulaştıracak.
Evet değerli okuyucular kısaca Guldexwîn’in oluşumunu, çıkış amaçlarını ve içeriğinin ne olduğu konusunda detaylı bilgiyi değerli Yazarımız İbrahim Sediyani’den anlatımlarıyla dinledik.
Pepe gibi geçmişte izlenen çizgi filmlere alternatif olan ve en az bizi de bu gibi çizgi film kahramanlarının zulmünden kurtaracak bu değerli çalışması takdir edilmesi ve desteklenmesi gereken bir çalışma.
Kürt Edebiyatına katkı sunan değerli bir çalışma.Hem çocuklarımıza hem de gelecek nesiller için örnek teşkil edecek böyle bir çalışmayı bizlere kazandırdığı için kendisine buradan teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.